FİLM YAPIMCILARI İLE SİNEMA SALONLARININ MAHALLE KAVGASI

Micheal KUYUCU 06 Oca 2019

Micheal KUYUCU
Yaklaşık iki haftadır film yapımcıları ve Türkiye'nin en büyük sinema salonu zinciri Mars arasında yaşanan büyük kavgayı izliyoruz.

Çok ilginç bir kavga bu. Kavga sinema salon zincirinin film biletlerine promosyon ekleyerek biletlere dolaylı da olsa zam ya da indirim yapması ile alevlendi. Bilete eklenen mısır, kola ve benzeri çerezleri bir paket halinde sunan şirket bu vesile ile cirosunu arttırıyor. Film yapımcıları ise bundan bize de pay verin diye isyan ediyor.

Aslında yapımcılar zam istediler, ama buna biletlere uygulanan promosyonlar üzerinden istemeleri bana garip geldi. Sinema salonlarının promosyon yapma hakkı var, buna ne filmciler karışır ne de başkası. Bunu tüketiciye zorla da yapmıyorlar. Kaç kere sinemaya gittim, bilet alırken bana “biletle beraber içecek mısır ister misiniz, şu kadar avantajlı olur” gibi tekliflerde bulundular ama oralı olmadım istemedim. Özetle bu promosyon zorla yapılan bir promosyon değil. Film yapımcıların isyanı belki haklıydı ama gittikleri yol çok saçmaydı.

Saçmalıklarla Dolu Bir Kavga

Saçmalıklar ardı ardına devam etti bu savaşta. Film yapımcıları bir saçmalığa daha imza attılar ve “biz de filmlerimizi gişeye vermeyiz” dediler. Bunun Türkçesi ‘siz bize biletlerden pay vermezseniz bizde birlik olur filmlerimizi gişeye yollamayız’dı. Daha dünkü yazımda Türkiye’nin bu tarz oligopolistik (benim deyimimle mafyavari) davranışların Türkiye’ye zarar verdiğini dile getirdim, film yapımcıların da aynı tarzda davranması hoş olmadı. Buna karşılık olarak ilgili sinema zincirinin bir yetkilisi çıkıp, filmlerini gişeye vermezlerse biz de izleyiciler için yeni Cem Yılmaz’lar yaratırız anlamına gelen bir laf etti. Bu lafa Cem Yılmaz Twitter hesabından “Bu cüretkar insanlar göz önünde olan kişileri kullanıp dümenini döndürmek istiyorsa yanlış adres! Ben filmimi 10 lira kardeşler mısır da bedava der yine gösteririm! Bunu cümle alem duysun Cem Yılmaz çıkaracak mış mış mış! Cem Yılmaz çıkardı haberin yok! Terbiyesiz…” diyerek işin artık bir mahalle kavgasına döndüğünün kanıtladı.

Olayı izlerken bir kez daha kendi kendime “biz neden hakkımızı bile adam gibi arayamıyoruz” diye düşündüm. Burada Mars’ın yetkilisi hanım efendi nazikçe sinema yapımcılarına meydan okudu. Bu çok saçmaydı. Buna karşılık yapımcıları temsilen Cem Yılmaz’ın tepkisi de çok narsisti. Kusura bakmasın ama Cem de saçmaladı. Neden yeni bir Cem Yılmaz’ın çıkartılması fikrinden bu kadar rahatsız oldu? Bilmem farkında mısınız Türkiye’de doksanlarda yıldızı parlayan starlar yaklaşık 25 yıldır bu ülkede hala starlar. Star sirkülasyonu en düşük ülke Türkiye. Bu insanlar hayatlarının sonuna kadar aynı koltukta kalmak için ısrarcı.

Sokak Kavgası Gibi Kavga

Neyse dönelim mevzumuza bu kavganın altında şu vardı: Film yapımcıları bilet başına beş lira alıyorlarmış rakam beş yıldır değişmemiş. Bu beş liranın sekiz lira olmasını istiyorlarmış. Yani biletlerden kendilerine verilen paydan üç lira zam istiyorlar. Film yapımcılarının zam istemesi gayet normal ama bu zam meselesinin bu tarz sokak kavgaları ile tartışılması çok saçma. Yok ben sana bunu yaparım, sen bunu yaparsın tarzı muhabbetlerle hak araması sokak kavgasından başka bir şey değil. Biz ne zaman şarklılıktan kurtulacağız? Ne zaman medeni bir biçimde hak arayacağız? Toplumun önündeki insanlar bunu yapıyorsa sokaktaki insan ne yapsın?

Devlet “Dur” Dedi

Filmciler ile Mars, Rocky 6 filmini çevirmek üzereyken, devlet olaya el koydu ve Kültür ve Turizm Bakanlığı bir türlü çıkartılamayan Sinema Kanununu meclise gönderdi. Ben devletçi müdahalenin olduğu liberal ekonomiyi savunan biri olarak buna sevindim. Devlet her zaman bir anne bir baba gibi müdahale etmeli, buna Türkiye’nin ihtiyacı var, isteyen istediği demokrasi masalını okusun. Siyaset gerektiğinde konu ne olursa olsun müdahale etmeli ve bir hakemlik yapmalı. Türkiye’nin buna ihtiyacı var. Çünkü kimse kusura bakmasın biz hak aramayı da bilmiyoruz, hemen işi mahalle kavgasına çeviriyoruz. Bu yapımcıların olayı da bunun en somut örneği.

Bu kanun teklifinin meclisten geçmesi durumunda sinema salonu işletmecileri izleyici sayısını arttırmak için yaptıkları promosyonları, kampanyaları filmin dağıtımcısı ve yapımcısı ile beraber belirleyecek. Buna ek olarak sinema salonu işletmecileri tarafından uyulması gereken reklam, fragman ve film arası süreleri de belirlenecek.  Sinemalarda film öncesi gösterilen reklamların süresi en fazla 10, film fragmanlarının süresi en fazla 3 ve film arasındaki süre en fazla 15 dakika olacak. Bu yasanın aktifleşmesi ile beraber sinema salonlarında ki tartışmalar da bitecek. Buna uymayan sinema salonlarına da 20 ile 50 bin TL arasında idari para cezaları verilecek. Bu konuda yaşanan bir diğer sıkıntı ise satılan bilet sayısının net olarak bilinmemesi. Dijital dünyada yaşıyoruz ama hala satılan biletlerin on line olarak gösteren bir sistem yok. Yasa Türkiye’de tüm sinema salonlarında kullanılması zorunlu olan bir ara yüz geliştirilecek. Bu ara yüz tüm sinema salonlarında satılan biletleri kaydedecek ve bilet satışları otomatik olarak yapımcı ve dağıtımcılarla paylaşılacak. Bu da çok güzel bir şey. Kim kaç bilet satmış herkes görecek ve bilecek. Artık her şey şeffaf olacak. Dilerim bu yasa ile beraber film yapımcıları ile sinema salonları arasında filmlere aratmayan kavgası da biter ve sinema sektörü iyi bir nefes alır.

Sinema Endüstrisi Hızla Büyüyor

Öte yandan sinema sektörü Türkiye’de iyi yerlere gidiyor. 2018 yılında 69 milyon kişi sinemaya gitmiş. Geçen yılın hasılatı toplam 874 milyon lira olmuş. On yıl önce yani 2008 yılında toplam hasılat 301 milyon TL iken bu on yılda iki buçuk kat arttı. Son on yılda yaşanan bu artış Türkiye’deki sinema sektörünün ne kadar iyi gittiğinin göstergesi. Türk insanı sinemaya gitmeyi seviyor. Bu alanda fırsat var, iyi bir pazar var. Dilerim bu mahalle kavgaları biter ve Türk sineması daha da büyür.

Ajda’ya Ömür Boyu Sözleşme Yaparım

Geçtiğimiz hafta Ajda Pekkan’ın müzik şirketi DMC, süperstara 20 yıllık bir sözleşme teklifinde bulunduğunu açıkladı. Ajda Pekkan’da bunu kabul etmiş. Bu olay müzik dünyasında çok konuşuldu. Dalga geçenlerde oldu, işi ciddiye alanlarda oldu. Nilüfer bu sözleşme ile ilgili “Bana böyle bir teklif gelirse uzun süreli bir sözleşme yapmam” dedi. Bunu söylerken de “Önemli olan insanın kendisini iyi hissettiği noktaya kadar çalışmaya devam etmesi” diye tezini savundu. Ben bu konuyu fazla ciddiye almadım. Bence basit ama etkili bir promosyon çalışması oldu bu. Yaşı yetmişe gelen Ajda’ya 20 senelik sözleşme teklifinde bulunmak iyi bir haber malzemesi olur. Ha Ajda Pekkan hak etmiyor mu? Tabii ki hak ediyor. Ben olsam Ajda Pekkan’a ömür boyu sözleşme yaparım. Çünkü Ajda Pekkan Türkiye’de tüm zamanların en önemli yorumcusu bir efsane. Allah ömür verirse Ajda 20 sene sonra doksanında da şarkı söyler. Yirmi sene sonra DMC kalır mı? Onu bilmem. Aydın Doğan müzik şirketini satmadı. Neden satmadığını da bilmiyorum, çok da merak ediyorum. Bunun nedeninin para olduğunu düşünmüyorum. Bu konuyu özellikle araştırıyorum bazı tezler var ama şu an için erken.

Yeni Nesil “Depresyondayım”

Göksel’in doksanlı yılların sonlarında seslendirdiği ve ona şöhret kapılarını açan “Depresyondayım” şarkısı yeniden yorumlandı. Funda Arar, Tuğba Yurt, Aylin Coşkun gibi ünlü isimlere verdiği bestelerle tanınan Duygu Eyüpoğlu, DJ Mert Aydın ile beraber şarkıyı günümüz sound’una uyarlayarak cover’ladı.

‘Depresyondayım’ şarkısıyla kariyerinde yeni bir döneme giren Duygu Eyüpoğlu, bu projeyle çok iddialı: ‘Aslında biz Mert Aydın’la birlikte başka bir şarkı yapacaktık. Ama o kendi projesi ‘Depresyondayım’ı bana dinletince bu şarkıda karar kıldık ve üzerinde yoğunlaştık. Mert’in yönlendirmeleriyle şarkının son hali ortaya çıktı. Günümüz sound’una uygun bir proje oldu. Çok içime sindi. ‘Depresyondayım’ zamanının hit şarkılarından biriydi, bu versiyonunun da çok beğenileceğine inanıyorum.’ diyor.

TRT’den İddialı Bir Dizi Geliyor

Mafya, para ve entrikanın hakim olduğu karanlık dünyayı yıkmaya çalışan Cihangir ve Kaan’ın mücadelesini ekrana taşıyan TRT’nin yeni dizisi “Halka” 15 Ocak günü ilk bölümü ile izleyici ile buluşuyor. Özel televizyon kanallarının yatırımları kestiği bir dönemde rekabeti kızıştıracak bir girişimde bulunarak diziyi yayına sokmaya hazırlanan TRT dizide Es Yapım’la çalıştı.

“Halka” isimli bir suç örgütü ve bu örgütün etkilediği hayatları seyirci ile buluşturan halk dizisinin başrollerini Serkan Çayoğlu, Hande Erçel, Kaan Yıldırım, Hazal Subaşı, Nazan Kesal, Ahmet Mümtaz Taylan, Burak Sergen,  Erdal Yıldız, Umut Karadağ, Funda İlhan, Dilan Telkök, Şehsuvar Aktaş ve Serhat Midyat paylaşıyor. Dizinin sloganı ise iddialı: ““Her şey başladığı yere döner” .

2018 Yılında Para Basan Yorumcular

Forbes geçtiğimiz hafta dünyanın en çok kazanan müzisyen ve solistlerini açıkladı. Listeyi görünce dudak uçuklatan paraları gördüğümde “vay be” dedim. Bir sizde bakın bakalım ne hissedeceksiniz

Ünlü İngiliz müzisyen Ed Sheeran 4.9 milyon adet konser bileti satarak 2 milyar 311 milyon 114 bin TL gelir elde etti.

Pahalı bilet fiyatları yüzünden eleştirilen ABD’li şarkıcı Taylor Swift ise 1 milyar 647 milyon 420 bin lira kazandı. 2018’in konser geliri rekortmeni dünyaca ünlü isimler şöyle sıralandı:

Ed Sheeran - 2.311 milyar TL

Taylor Swift – 1.647 milyar TL

Jay Z & Beyonce – 1.3 milyar TL

Pink – 903 milyon TL

Bruno Mars – 890 milyon TL

The Eagles – 883 milyon TL

Justin Timberlake – 802 milyon TL

Roger Waters – 694 milyon T

U2 – 670 milyon TL

The Rolling Stones – 620 milyon TL

Müthiş Bir Kitap: Diplomatik Vahşet

Ferhat Ünlü – Abdurrahman Şimşek ve Nazif Karaman son yılların dünya medyasını en çok meşgul eden olayını kaleme aldı. “Diplomatik Vahşet – Cemal Kaşıkçı Cinayetinin Karanlık Sırları” adlı kitapta Kaşıkçı cinayetinin tüm detayları yer alıyor. Kitap dünyada bir ilk, Allah kimseye yaşatmasın, bir cinayetin dakika dakika anatomisini içeriyor. Turkuvaz kitap tarafından yayınlanan kitapta Diplomatik Vahşet, Cemal Kaşıkçı cinayetinin tüm karanlık sırlarını açığa çıkartıyor. Kitapta hepimizin merak ettiği soruların cevapları var:

Cemal Kaşıkçı’nın ölümünden önceki yedi buçuk dakikada, konsoloslukta neler yaşandı?

Cinayet nasıl planlandı, cinayeti sahada kimler uyguladı?

Kaşıkçı’nın cesedi nasıl parçalandı ve yok edildi?

Cinayet ânı ve öncesinde infaz timi başkonsoloslukta neler konuştu?

Suudi İstihbarat Şefi’nin birlikte keşif yaptığı ‘gizemli’ kişi kim?

Gizli servis başkanları MİT karargâhında neler konuştu?

Cemal Kaşıkçı’nın cesedi şu anda nerede?

Suikastta rol alan 15+3 kişinin kimlikleri ve özellikleri neler?

Çok başarılı bir istihbarat çalışmasının kitaplaştırılmış hali mutlaka okunması ve hatta arşivlenmesi gereken bir kitap.