​GALATASARAY TARİHİ BİR DEFA YAZDI İKİNCİSİ GERÇEKLEŞİR Mİ BİLEMEYİZ

Süleyman KORKMAZ
Tüm Yazıları
17 Mayıs 2000 tarihi…

17 Mayıs 2000 tarihi… Türk spor hayatında dönüm noktasıdır. Kafilelerle Kopenhag’a gidiş Tarafalgar Meydanı dahil her yerde Türk bayraklı içleri umut dolu insanlarımızın oluşu, “Bu Türkler ne heybetliymiş” imrenişiyle bakılmalar. Bu görkemden rahatsız olan polisin sis bombalarıyla ortalığı savaş meydanına çevirişi daha dün gibi aklımda. Oysa yaşanan bir futbol efsanesiydi. Kalede devleşen Taffarel, sahada büyüyen Arif’ler, Ergün’ler, Ayhan’lar Hagi’ler ve daha niceleri… Tribünlerde sevinçten ağlaşıyorduk. Kim kimi buluyorsa ona sarılıyor ağlaşıyordu. Galatasaray UEFA şampiyonu olmuştu. Sen ben yoktuk biz vardık. O varlığın adı Türkiye idi. Sokaklar, caddeler, çarşılar, pazarlar her yer Galatasaray ve Türk bayraklarıyla dolup taşmıştı. O dönemde satılan bayrak ve flama sayısına şimdilerde ulaşıldığı görüşünü taşımıyorum. Oysa imkanlar kısıtlıydı. Mesela internet bugünkü gelişiminin çok ama çok gerisindeydi.

O büyük ve unutulmaz zafer nasıl kazanılmıştı bunu bugün gazetemizin ve gazetelerin spor sayfalarındaki Fatih Terim ile Taffarel’in sarmaş dolaş fotoğrafları çok güzel özetliyor. O dönemin başkanı Faruk Süren efsane isimdi. Kafasındaki hedef çok büyüktü. Bunun için ne gerekiyorsa yaptı ve büyük zafere en büyük imzayı attı. Fatih Terim “İmparator” payesini ve övgüsünü o dönemdeki direnciyle, planlarıyla, programlarıyla ve sinir savaşlarıyla aldı. Hepsi birer kahraman idiler. Galatasaray bu büyük isimlerin emir ve komutasında zaferin en görkemlisine ulaşmayı başarmıştı. Galatasaray tarihi bir kere yazdı. 17 Mayıs 2000’den bu yana bu büyük zafer kutlanmakta ve o günler anılmaktadır.

Şimdi şu bunu yenmiş bu şunu yapmış dönemleri yaşanıyor. Geçen yıl kim şampiyon oldu desek bir kere de cevap alamayız. Önceki yıl kim şampiyon olmuştu diye sorsak aldığımız cevapların hem süresi uzar hem de çeşitleri oluşur. Ama UEFA’da kim şampiyon olmuştu diye sorsanız herkes bir ağızdan gururla haykırır:

Galatasaray…

Bu tarihin bir tekrarı daha  olur mu? İnşallah olur. Ama ne zaman onu bilemiyoruz. Önce beyinlerin büyük işlere programlanması buna göre adımların atılması lazım.

Biz o dönem yönetimi, teknik kadrosu, futbolcuları ile değil gazetecileri, malzemecileri ve taraftarları ile bir bütündük o bütünlük bir daha sağlanırsa o başarı da gelir inşallah….

Başakşehir final sevincini

yaşarken kaybeden kim?

Kimse Volkan Demirel’e kaçırdığı penaltı için kızmasın… O kadar kurtarış yaptı o kadar takımını motive etti ki, bu kadar kusuru olmuş olmamış bahse bile değmez. Ama biri üzülüyor ve kahroluyordur. Kim diyeceksiniz? Kim olacak sayın Başkan Aziz Yıldırım…

Her kaçırılan fırsat her kurtarılan penaltı her dakika var olan ve az sonra uçup giden umutlar hep sayın Başkan Yıldırım’ın kayıplarıdır.

Dick Advocaat gibi büyük bir firmayı İstanbul’a getirip neredeyse arkasından def çalınacak hale çeviren Başkan Aziz Yıldırım’ın kararları ve demeçleridir. Aykut Kocaman hoca bugün için yeni bir umuttur. Onun da üzerinde adımlar atılırsa Kocaman hocamızın da kaderi farklı olmayabilir. Aman bu konuya dikkat…

Fenerbahçe Stadı’nı tıklım tıklım dolduranlar artık hayal oldular. Kupa yarı finalini 7 bin seyirci izlemiş. Ama diğerleri televizyon başında milyonlar bu mücadeleyi takip ettiler. Penaltılarla sevinç işareti yapan sarı-lacivertli renklere gönül verenler penaltı sonuçlarından sonra birbirlerine sarılarak kutlama yapan bir avuç Başakşehirli futbolcu ve teknik kadronun sevinç seslerini kulaklarından silemeyeceklerdir.

Fenerbahçe’ye çok şeyler kazandıran ama başarıya süreklilik ekleyemeyen başkan Aziz Yıldırım’ın yerinde olmak istemezdim.

Aslında Başakşehir’in başarısının mimarı Abdullah Avcı’dır. Daha önce yazdığımı bir kere daha tekrar etmeliyim. Fener’in başına Abdullah Avcı’yı getirin bakalım ligi, kupayı başka bir takım kazanabiliyor mu?

Denemesi bedava değil aslan gibi yürek ister…

Emre Mor’a attırıldığı söylenen imza ve yeni sezonda Fenerbahçe forması giyecek sözleri iyi gol ama acıyı unutturacak ölçüde değil…

Kerem Demirbay’a kızmayın

anlayış gösterin lütfen!

Fatih Terim’e seçimini Türkiye’den yana yapacağını söyleyip sonradan fikir değiştirip Almanya’yı tercih eden Kerem Demirbay’a kızmayıp öfkeyi anlamakta zorluk çekiyorum. Çocuk orada doğmuş. Alman terbiyesi ile büyümüş. Ailesi, yakınları hep Almanya’da tabii ki, Almanya Milli Takımı’nı seçecektir. Yok ıslak imzaymış, kuru imzaymış geçiniz bunları lütfen… Burası ne mahkeme ne de ne de sizler birinci şube emniyet müdürüsünüz.

Son anda olsun Almanya diyen Kerem’in daha önce Türkiye’ye söz vermesi ve mektup yazması gençlik hatasıdır. Kimler hata yapmıyor ki? Bırakın kariyerine Almanya Milli Takım oyuncusu payesini katsın.

Kerem’e bundan sonraki futbol hayatında başarılar dileyen Türkiye futbol federasyonunu tebrik ediyorum…

Şenol Güneş hoca Avrupa’da

turlar geçerse başarılı sayılır

Beşiktaş tarihinin önemli teknik adamları içinde zirvede gösterilen Şenol Güneş için yazılanlara diyeceğim yok ama ekleyeceğim var. Benim için başarı Avrupalı rakipler karşısında geçilen turlardır. Öyle gelen yenecek giden yenecek sonra Beşiktaş başarılı Şenol Güneş zirvede diyecek saflardan değiliz.

Lyon maçı unutuldu gitti. Gelecek sezon artık kim rakip olacaksa onun karşısında Beşiktaş’ın elde edeceği sonuçlar başarılı olup olmadığını anlamamıza yetecek. Yoksa burada şunu yenmiş bunu devirmiş şuna yenilmiş fazla önem taşıyan şeyler değil.

Haydi Beşiktaş haydi Şenol hocam size yakışanı yapın. Herkesin yaptığını değil…