GÖÇ HİKAYELERİMİZ

Güngör YAVUZASLAN
Tüm Yazıları
İnsanlığın göçü Hz. Adem'den beri cennetten başlar.

Göç İdaresi Genel Müdürlüğünün Bursa'da gerçekleştirdiği “kültürlerin buluşma noktası Türkiye” programında Ahıska Türkü Gül Alioğlu'na nerelisin sorusuna: Ananem Ardahan, annem Gürcistan, ben Özbekistan, kızlarım Rusya, torunlarım Türkiye doğumlu dedi. Göç hikayesini kısaca anlattı. Binlerce benzer hikaye var.

Ahıska Türkleri sürgün sonrası 12 ayrı yere göçtüler. En son Ukrayna’da savaş olunca Türkiye hızlı bir şekilde onları Erzincan Üzümlü ve Ahlat'a yerleştirdi. Göç acılarını yaşamış ve şimdi Ahlat'da yaşayan Ahıskalı Muhammed İlyas amcamız Cumhurbaşkanı Erdoğan'a 10 Aralık'taki Ahıska Sürgünü Anma töreninde 12 ülkede ailesinin fidan diktiğini ama meyvesini yemeden göç etmek zorunda kaldıklarını hatırlatarak. Ama şu an Türkiye'de olduklarını ve burada diken fidanların ağaçlarının meyvelerini çocuklarının ve torunlarının yiyeceğini anlatarak duygulu anlar yaşattı. DATÜB Genel Başkanı Ziyatdin Kassanov'un Ahıskalıların ana vatanları Türkiye'ye kavuşmasını anlatan anlarda Erzincan'da Üzümlü'de yaşadığı bir olayda bu gerçekliği şu şekilde anlattı: “Evleri dolanırken bir yaşlı dedemiz oğluna Türk Bayrağına bakarak bir şeyler anlatıyordu. Yaklaştım ne anlattığını sordum. O da bana şunları anlattı, “Ben oğluma anlatıyorum ki bu bayrak Türk Bayrağıdır. Bunun değerini bil. Çünkü benim dedem Ahıska'da bir fidan dikti. Onun meyvesini benim babam yiyemedi. Onu oradan sürdüler. Sonra benim babam Özbekistan'da bir fidan dikti. Onun meyvesini ben yemedim. Beni de oradan sürdüler. Sonra Ukrayna'ya geldim. Bende oraya bir fidan ektim. Ama o ağacın meyvesini sen yiyemedin. Orada savaş başladı Allaha şükür Türkiye'mize anavatanımıza geldik. Bak bu bayrağın altında ektiğin tüm fidanların ağaçlarının meyvelerini hem sen yersin hem senin oğlun hem de onun torunları ve nesillerin mahşere kadar yiyecek” dediğini anlatarak Türkiye'nin bir milletin yazgısına nasıl etki ettiğini anlattı. Gözyaşları ile dinledik “Sürgünde Yeşerenleri”.

GÖÇ VE UYUM

İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü Uyum ve İletişim Dairesi ‘Kültürlerin Buluşma Noktası: Türkiye’ isimli programlarından mahalle buluşmalarına kadar birçok çalışmayı sürekli gerçekleştiriyor. İnsanlığın göçü Hz. Adem'den beri cennetten başlar. Hepimiz ana rahminden dünyaya ve bir gün bu dünyadan ebediyete göçmemiz bir gerçeklik. O sebeple vefat eden birinin ardından ‘Göçtü Gitti’ deriz çoğu zaman. Anadolu her zaman bir güvenli liman ve sığınak olmuştur.

Zaman zaman eleştirilerin odağında olan Göç İdaresinin İstanbul Valiliğinin bünyesinde Türk Soylulara Özel Ofisinin hizmete başladığı pek anlatılmaz kamuoyunda. Türkiye'ye sığınan Türk soyluların suça karışmadıktan sonra insani gerekçeleri ispatlı ise asla sınır dışı edilmedikleri anlatılmaz çoğu zaman. Savaş şartlarının yaşandığı Afganistan ve baskıcı Çin idaresi altında bulunan Doğu Türkistanlıların Türkiye'ye geldiklerinde sağlanan koruma pek yazılmaz, anlatılmaz medyamızda. Osmanlının son zamanlarında Birinci Dünya Savaşı şartlarında yıldızlar gibi dağılan dindaşlarımız, soydaşlarımız ve akrabalarımız hep bir evladın annesine sarılması gibi her canları yandıklarında Anadolu'ya sığınmışlardır. Göç ve uyum konusunda Türk Devlet aklı ciddi çalışmalar yapıyor.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu Türkiye'de ikamet sorunu olan Türk soylularla ilgili hep özel programlar uyguluyor. Ülkemizde zaman zaman kara propaganda yapan kesimlere rağmen İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi başta Suriyeliler olmak üzere Türkiye'ye sığınanların kendi ülkelerinde güvenlikleri varsa ve şartlar oluştuysa dönüşleri için adımlar atıyor. Şu an 400 bin Suriyeli ülkelerine geri döndü. Bir de başta Almanya olmak üzere dünyanın dört bir yanında gurbetçisi olan her ailenin en az bir akrabası dünyanın değişik ülkelerinde göçmen olan ülkenin vatandaşlarıyız. İçimize bakalım hepimizin birer göç hikayesi var burası TÜRKİYE.