HAKAN PEKER'LE DOBRA DOBRA

Micheal KUYUCU 06 Eki 2018

Micheal KUYUCU
Tüm Yazıları
Kim ne derse desin o, Türk popunun doksanlarda yaşadığı ikinci baharın mimarlarından. Türkiye'de pop müziğin adı bile anılmazken o çıkıp bir pop albümü yaptı.

O dönem Taverna ve Arabesk albümler peynir ekmek gibi satıyordu. “Bir Efsane” adlı şarkısı ve albümüyle doksanlarda yeniden gündeme gelen pop müziğin ilk gazını verdi. Sonrasında prodüktör oldu, Burak Kut, Özlem Tekin gibi isimleri müzik endüstrisine kazandırdı. Türkiye müzik tarihinde ilk profesyonel tanıtımlar yapan, ilk klipleri çeken ve Türkiye müzik endüstrisine video klip olgusunu kazandıran adam oldu. Kasım ayında “Asi” adlı on şarkılık yeni albümü yayınlanacak. Yıllar geçtikçe gençleşen bir delikanlı, Hakan Peker ile hem yeni albümünü hem de müzik endüstrisini konuştuk. Bakın Hakan Peker, müziği ve müziğini nasıl anlatıyor.

Bu Albüm Son Albüm Olacak

1989’da ilk müziğimi yaptım, 2000’li yılların en çok satan albümü “Karam” albümüm oldu, sonra hiçbir albüm öyle satmadı. Şimdi tekrar aynı listelerde bir numarayı yakalamak benim için çok önemli. Bana göre bu zor bir şeydi. Demek ki güzel bir şey yapınca karşılığını alıyorsun. Bu da son albümüm. Zirvede iyi bir şekilde albüm olarak bitirmek istiyorum. Bu albüm iki sene sürecek, üç ayda bir klip çekeceğim. Konserlerimiz var; Avrupa, Amerika, Avustralya gibi birçok yerde konserlerim olacak. “Son albüm” demek, minimum 10 tane yeni şarkının olduğu bir albüm demek. Ben de 10 tane yeni şarkı yaptım ve hepsini bir albümde toplayacağım. Albümün ilk şarkısı “Unutuluyor mu Aşklar” ve 2 Kasım tarihinde geri kalan 9 şarkı da yayınlanacak. Bir albüm, bir CD haline gelerek dijital platformlarda ve marketlerde de yerini alacak. Bu da son albüm olmuş olacak. Ondan sonra bir daha böyle bir albüm yapmayacağım. Single belki yapabilirim. Bu albümde daha çok güzel şeyler yapacağız, her şarkıma klip çekeceğim. Ben Türkiye’de ilk özel klibi çeken insanım. Herhangi bir müzik kanalı ve Kral TV bile yokken benim çektiğim klipler vardı.

2000’lerden Sonra Çıkan Abuk Sabuk Şarkılardan Sonra İyi Geldi

Bu şarkı ağzıma çok yakıştı. Sözü ve müziği Emre Eyüpoğlu’na ait. Kendisi ile biz geçen yıl tanıştık. Emre Londra’da yaşıyor ve “Londra’da yaşarken bu şarkıları nasıl yapıyorsun?” diye sormuştum ona. Hem Londra’da yaşıyor hem de şarkılarının içinde Türk ezgiler var. Bana “Oradan burası daha bir romantizm ve daha bir hasretlik görünüyor” demişti. Ben de bu albümde Emre’den 5 şarkı aldım. Ben bu şarkıları söyleyince o da çok şaşırdı. “Bu kadar mı bütünleşir bir şarkı sanatçısıyla, sanki senin besten gibi” dedi. Bu şarkıda hoşuma giden şey şu oldu; 2000’lerden sonra o yeni popun langur lungur, abuk subuk, iki kere iki dört mantığı ve o soğuyan şarkılardan sonra tekrar böyle bir sıcak şarkıların ortaya çıkması insanları çok sardı. İlk başta bu şarkı slowdu, biz hızlandırdık üste bir romantizm, alta güzel soundlarla insanları tekrar kucakladık.

Albümün Adı “ASİL” Olacak

Kasım ayının başında yayınlanacak olan yeni albümde yer alan “Saltanat” adlı da Emre Eyüpoğlu’nun. Dans ağırlıklı, eğlenceli, tam bir gençlik şarkısı ve bu da benim dansçı kimliğimi okşadı. Aranjmanını Suat Aydoğan yaptı. Şarkının ismini belirlerken “Mesaj At” ve “Saltanat” arasında kaldık. Yalçın Polat’ın şarkısı “Asil” albüme adını veren şarkı. Sözleri sevgiyi, aşkı anlatan bir şarkı. Bu şarkının sözleri beni etkiledi. Dürüstlüğün, aşkın, sevginin günün birinde ne olursa olsun hep kazanacağının mesajını veriyor. Düzenlemesi Suat Aydoğan’a ait.

Müzik TV Kanallarının Eski Gücü Yok Artık

Youtube TV’yi bitirdi diyenlere sözüm, hayır bitirmedi. Bir video klibi bir kanalda izlemek çok daha iyidir, fakat müzik sektörü ekonomik olarak bunu kaldıramadı. Müzik kanallarının eski gücü yok artık. İnsanlar da kanalda klip aramakla uğraşmak yerine internete yazıyor, hemen çıkıyor ve klibi oradan izliyor.

90’lardan Günümüze Geçen Zaman Uzay Yolculuğu Gibi

Doksanlı yıllardan günümüze geçen zaman benim için uzay yolu macerası gibi bir şey oldu. Benim aslında en büyük şokum ne biliyor musun? 2000 yılında Bir milyon albüm satıp ödül aldıktan sonra, bana birisi 2003 yılında yani üç yıl sonra satışların birdenbire 100 bine düşeceğini söyleseydi “Hayal görüyorsun” derdim. Kaset satışlarının bu denli düşmesi bende hayal kırıklığı yaşattı. Sonra da zaten 2006’ya doğru iyice düştü ve artık 100 bini yakalayana ödül veriliyor. Ben günde 100 bin kaset satardım. Bizim jenerasyondaki arkadaşlarımız falan günde 500 bine çıktığımızı biliriz. 1993 yılında “Amma Velakin” ve “Köylü Güzeli”nin çıkacağı zaman aynı dönem Sezen Aksu’nun da albümü çıkacaktı. Sezen Aksu’nun satışları o dönem de çok iyiydi. O an Unkapanı bir durdu; “Abi Sezen Aksu çıkacak kimse çıkmıyor herkes bekliyor” dediler. Benim de kendime bir güvenim vardı, derken biz Sezen Aksu’yla albümleri aynı gün çıkarttık. Sezen Aksu’nun o albümü daha sanatsal bir albümdü. Ben “Amma Velakin”i çıkarınca biz daha hızlı yol aldık, daha çok sattık ve herkes şaşırdı.

Bizim Jenerasyon Çok Süründü

Biz çok emek verdik ve çok süründü bizim jenerasyon, hatta benden önceki kuşakta öyleydi. 1989’da ben ilk albümümü yaparken beste arıyordum. O dönem pop albüm yoktu; “Pop müzik satmıyor kime yapacaksın bunu” diyorlardı. Bir prodüktör bana inandı ve bir bütçe verip “Albüm yapın” dedi. Biz “Bir Efsane” albümünü yaptık ve şarkımı TRT 1’de söyleme fırsatı buldum ve şarkım tuttu. Bir de o dönemler TRT denetimi vardı, “Bir Efsane” TRT denetiminden de geçti ama sonra benim dansçı olduğumu öğrenince TRT bana boykot koydu. “Dansçısın sen çaktırmadan denetimden geçtin” dediler. Bana ön yargıyla bakıp diğer şarkılarımı denetimden geçirmediler. Zor yıllardı.

Hadise ile Murat Boz Jüri Koltuğuna Oturdu Kalkmıyor

Maalesef artık müzik Türkiye’deki gündemi meşgul etmiyor. Kendimiz çalıp kendimiz oynuyoruz. Eskiden bütün taksilerden, minibüslerden, deniz vapurlarından, her yerden şarkıları duyardık, şimdi kalmadı. Türk pop müziğinin en rüzgârlı döneminde müziğimizle dünya starı yaratamadık, artık hiç yaratamayacağımızı düşünüyorum; çünkü bir sanatçı çıkarken büyük sermaye gerekiyor. Biz Türkiye’den çıkarırsak bir bütçe yaratmalıyız. Bir reklam kampanyası hazırlamak lazım. Müzikte dünyanın bize bakış açısı farklı. Bize yukarıdan bakıyorlar. “Popun iyisini ben zaten yapıyorum sen ne yapabilirsin ki bana!” diyorlar. Türklere karşı bir ön yargı var. Hem ekonomik hem siyasi hem gelişimle ilgili bir takım şeylerden dolayı olmaz. Bir dönem Hadise yurt dışında tanındı, sonra Hadise’nin Türk olduğunu öğrenince şaşırmıştık. O da orada yürütmedi geldi Türkiye’de jüri oldu. Benim Hadise’den beklentim vardı aslında. Dansların var, altyapıyı almışsın, Hollanda’da meşhur olmuşsun, Avrupa’ya açılmışsın; niye o tarafa doğru yönelmiyorsun? Hadi biz mahkûm kaldık buraya. Hadise’nin kendisine ve müziğine haksızlık ettiğini düşünüyorum. Jüri koltuğunda oturalım, paramızı kazanalım, küpümüzü dolduralım mantığı yanlış. Murat Boz’da oturdu o koltuğa kalkmıyor. Müzisyensen çok da iyi değil bu. Sizin işiniz müzik yapmak, siz müzikle geldiniz bir yere. Jürilik yapıyorsan da yılda da bir albüm yapıp dinleyicine bir şey verirsin. Tuhaf geliyor bana.

En Pahalı Klibi Ben Çektim

Prodüktörken, Burak Kut’un “Yaşandı Bitti” klipini Amerika’da 40 bin dolara çektik ve o dönemin en pahalı klibiydi. Bugünün parasıyla 240 milyar. Şu anda da bu paraya klip çeken bir sanatçı yok ve doğal olarak yine en pahalı klip “Yaşandı Bitti.” O dönemin en pahalı klibiydi hala üstüne çıkan olmadı.

Radyo Patronları Bizim Kuşağı Emekli Etmek İstiyor

Türkiye’de şu an radyo sektörlerindeki patronlar bizim kuşağı emekli yapmak istiyor. Yeni arkadaşlarımızı biz de çok destekliyoruz, seviyoruz, hatta ben yeni şarkıcılar çıkararak destek oldum; herkes biliyor zaten, fakat bizim kuşak zorlanıyor. Yeni şarkılar yapınca da zorlanıyorsun. Omuz atıyorsun tekrar araya girmek için. Oysa ki senin bir ürünün çıkıyorsa, ürününün radyolarda yeteri kadar çalması lazım. Radyoculuk demek güncel, dinamizm, o an, şimdiki zaman demek. Mesela Tarkan’dan yeni bir şarkı gelse ben hemen “Yayına koy dinleyelim” derim. “Beklesin bir hafta sonra rotasyona gireceğiz” demek saçma. Radyolar öyle yapıyor. O kadar çok sisteme bağlamışlar ki olayı. Radyoculuk bu değil.

Yakında Sahte Tıklamalarla İlgili Operasyon Olacak

Dijital müzik çok para kazandırmıyor. Aynı zamanda Türkiye’de öyle hackerlar var ki, başarısız sanatçıları başarılı gibi gösteriyor, başarılı sanatçıları da başarısız gösteriyor. Kliplere yapılan sahte tıklanmalar ile halkı yanıltmaya çalışıyorlar. Şarkıcılar artık para karşılığı tıklanma satın alıyorlar. Yakında bunlarla ilgili bir operasyon var, bunu da buradan söyleyeyim.

Müzik Dünyasında Çok Problem Var

Bugün müzik endüstrisi kötü durumda. Bunun tek bir sorumlusu yok, bunda medya ayağı, televizyon ayağı, lobicilik, gruplaşma, çeteleşme, üretilen şarkıların kalitesinin kötü olması gibi etkenler var. Burada birçok problem var. Halkın sanata bakış açısı ile ilgili de çok ciddi problemler var.

Yolu sevgiden geçenler için söyleyecekler Popüler Türk müziğinin ustası Kayahan klasikleri “Yolu Sevgiden Geçen Şarkılar” adlı etkinlikte müzikseverlerle buluşacak. 24 Ekim Çarşamba günü Cemal Reşit Rey Konser salonunda yapılacak olan konserde Kayahan klasikleri Alper Kömürcü’nün yöneteceği senfonik orkestra eşliğinde İpek Açar ve Hakan Aysev tarafından seslendirilecek. Bu güzel etkinliği kaçırmayın derim. KUTU 2

Soner Sarıkabadayı destekli

Edis’i müzik dünyasına kazandıran Soner Sarıkabadayı genç müzisyenlere destek olmaya devam ediyor. Sarıkabadayı, şimdi de bugüne kadar Murat Boz, Demet Akalın ve Gökhan Tepe gibi pop müziğinin sevilen isimlerinin vokalistliğini üstelenen Okan Albayrak’ın prodüktörlüğünü üstlendi. “Yazı Tura” adlı ilk teklisini dijital platformlara sunan Okan Albayrak sözü ve müziği kendisine ait şarkısı ile müzik dünyasına merhaba dedi. KUTU 3

Aşkın baş döndüren hallerini anlattı

Dördüncü albümü “Maya” ile müzik dünyasındaki yerini sağlamlaştıran Mabel Matiz, albümünü ilk klibini “Sarmaşık” adlı şarkıya çekti. Sıla ile beraber yazdığı şarkısının klibinde Mabel Matiz aşkın baş döndüren farklı halleri ve aynı insanı farklı kimliklere bürüyebilme gücünü tasvir ediyor.

Sezen Aksu’nun ayakkabılarıyla konsere çıktı

fizy İstanbul Müzik haftası kapsamında sahneye çıkan Türk popunun yükselen yıldızı Simge sahneye Sezen Aksu’nun kendisine hediye ettiği ayakkabılarla çıktı. Sahnede yeni albümü “Ben Bazen” de yer alan şarkıların yanı sıra eski şarkılarını da seslendirdi. Simge, “Uğurum” dediği ayakkabıları ile ilgili ‘Sezen Aksu bu ayakkabılar senin uğurun olsun. Seni korusun ve sana şans getirsin’ diyerek kendisine verdiğini, bunun için çok büyük bir manevi değeri ve anlamı olduğunu söyledi. Hediye için Sezen Aksu’ya teşekkür etti.