HAYATI AKIŞINA BIRAKMA SAKIN!

Ümit G. CEYLAN 23 Kas 2017

Ümit G. CEYLAN
Tüm Yazıları
Kuru bir yaprak gibi bir oradan bir buraya savrulmak istemeyiz.

BİR KASAP FERMANINDAKİ İNCELİK

FermanEditöryazısınaait2

Osmanlı bir medeniyetti ve onu anlayabilmek için şu fotoğraftaki vesikaya bakmak lazım. Ancak bugünkü idrakimizle bu medeniyeti anlayabilmemiz pek zor. II. Mahmut’un 25 Temmuz 1835 tarihinde kasaplarla ilgili yayımladığı bu ferman İstanbul’a gelen kasaplık hayvanların dağıtımı ve kesimleri ile kasap esnafının tabi olduğu eski usulün düzenlenmesini kapsıyor. Üzerindeki altın varak ve tezhip sanatının en güzel, nadide ve zarif çizgileri bir kasap fermanında yer alacak kadar Osmanlı’da estetik anlayışı hakim. Osmanlı’da kasaplara bir vakit izin verilir ve bahçıvanlık yaparak ruhunun ve mizacının sakinleşmesi sağlanırmış. İnceliğe bakın. Günümüzde de kimlere bahçıvanlık yaptırılmalı sizce! 

HAYATI AKIŞINA BIRAKMA SAKIN!

AnaYazı32

Kuru bir yaprak gibi bir oradan bir buraya savrulmak istemeyiz. Ömrümüzü gelgeç heveslerle çarçur edemeyiz. Kararlı, tutarlı ve hayatta ne istediğimizi bilerek adımlarımızı atmanın huzurunu yaşayabilmeliyiz. Gereğini yapalım ve sonrasını Allah’a bırakalım. Evet pekala kader denen bir gerçek var. Bize verilen bir rolü oynamak durumundayız ama, rolümüzü en iyi şekilde oynayabilmemiz için her ne iş yaparsak yapalım en iyisini yapmaya çaba göstermeli ve işimizi şevkle yapmalıyız. Samiha Ayverdi hanımefendi çöpçü dahi olsan en iyisi olmak için çabala derken, üstlendiğimiz rolü mutlu ve şahane bir alkış ile kapatmanın mümkün olduğunu vurguluyor. 

Kaderden kaçmalı mıyız?

Minibüs sözü gibi gelse de çoğumuzun sığındığı bir bahanedir bu söz; kaderden kaçamamak. Oysa kader dediğimiz şey oyun ve rol ilişkisindeki bir rotayı belirler. Hayatta bizden istenilen tek şey vardır o da kaderin içindeki mutluluğu bulup çıkartabilmek. Akıllı insanlar bulunduğu ortama intibak eder demişler. Bu söz kabullenmeyi değil geçici olan bir süreyi atlatabilmek için pozisyon alabilmeyi ifade eder. Ahmaklarsa her şeyden şikayet ederler. Kader yazılmış bir yazgı; ama gücün kadar iraden var. İradeni iyi yönde kullan yeter. 

Hedefimiz yerimizi belirler

İşte öyle bahtımızın rüzgarına kapılıp gitmek falan olmaz bu hayatta. “Ne yapalım ben böyleyim işte! Değiştiremiyorum kendimi” demek kadar acizlik olamaz. İnsan her an kendini yenileyebilmeli ve geliştirebilmeli. Monotonluktan ve kullanılmaktan insanı alıkoyan tek şey hedef belirlemektir. Hayatın her safhasında insanın hedefi olmalı. İnsanın ufkunu daraltan, adım atmasını engelleyen düşünce ve hatta insanlardan kurtulmalıyız. “Bir Ferrari araba almayı hedefliyorum. Bu hedef midir?” diye sorarsanız mutlaka bu da bir hedeftir. Ancak içi boş bir hedeftir. Hızla bilgeliğe götürecek bir yol da değildir Ferrari! Hedefimiz bilgeliktir. Bilgelik bizi getirir kendimize!.. 

Didişme ama gülümse

Kaderimizle didişmenin, insanlarla cebelleşmenin bir anlamı olmadığını anlatıyoruz naçizane. Tecrübe ile sabittir. En güzel cevap gülümsemektir. Ama bildiğin ve yapman gerekeni de yapmaktır. Çocuklarımıza kaldırabileceği sorumluluklar vermediğimiz takdirde onları kolaya ve sonunda da hiçliğe yaklaştırırız. Hedefsiz bırakırız. Tam tersi çok ağır sorumluluklar yüklediğimizde de depresif ve kendi hakkını aramaktan çekinen, korkan aşırı iyimser ve sinik insanlar yetiştiririz. Her şeyde Sıratı müstakim üzere olmak demek; ne ezdireceksin ne de ezeceksin. Ne istediğini bileceksin. “Hayırlısı” demeyi de unutmayacaksın.

Sınırlarını belirle mutlu ol

İster iş hayatında isterse arkadaşlıkta mutlaka sınırlarımız olmalı. “Samimi ol ama laubali olma” der atalarımız. Laubaliliğe izin vermeyelim. Karşımızdaki kişinin bize olan yaklaşımı, davranışları sizin belirlediğiniz sınırları aşmamalı. Bu sınır samimiyet içinde bizim belirlediğiniz ve kendi yerimizi belirleyen bir seviyedir. İnsan olarak çok yardımsever, iyi niyetli olabiliriz işte bu noktada sınırlarımızı belirlemediğimiz takdirde insanoğlu bir silindir gibi üzerimizden geçmek isteyecektir. Bu da insanda yılgınlık, insanlardan uzaklaşmak, güvensizlik oluşturacaktır. Sizi ezenlerin de istediği budur; sizi kendi bulunduğu yere çekmek. Sınırınızı belirleyin hayatınızın akışını da kontrol edin. Yoksa “kader bu, ne yapalım” demenin kısır döngüsü içine gireriz. 

İnsan önce kendini tanımlamalı. Ne istediğini ve neye gereksinim duyduğunu bilmeli. Hakkaniyet içinde insanlarla ilişkisini sürdürmeli. Farkındalığımız iyiliklerimiz ve güzelliklerimizdir. 

FOTOĞRAF VE FOTOĞRAFALTI YAZI

ft2

Eğitim

Eğitim nedir ki; bir kara tahta, beyaz bir tebeşir. Arkan karanlık olsa da, yeter ki önün aydınlık olsun. Dünden bugüne yetişen nesiller önce ruhu keşfettiler. Okumayı, öğrenmeyi, öğrendiklerini hayata geçirmeleri şu olayım, bu olayım değil; adam olmayı, insan olmayı yeğlediler. Okumuş, bilim adamı ve bir atom alimi olmuş; basmakla bir düğmeye milyonlarca mazlumun katili olmuş neye yarar!.. Bir Hiroşima, bir Nazgazaki, bir Filistin, bir Bosna, bir Bağdat kan ağladıktan sonra. Hepimiz insanlık ailesindeniz; ilmi ve irfanı özümsedikçe ne savaş kalır, ne salgın hastalık, ne kıtlık kalır, ne de susuzluk. Bize haydut yetiştiren çağdaş okullar değil; bize güzel adamlar yetiştiren mektepler gerek!.. Kalbi sökülmüş, zembereği kırılmış bu köhnemiş çağa dur diyorum!.. Bize kutsal bir kitap ve bir rahle gerek. Bize güzel kalpli insanlar gerek!..

POZİTİF – NEGATİF

negatif pozitif

Pozitif:

Diyanet İşleri Başkanlığı yardımcılığına Prof. Dr. Huriye Martı’nın seçilmesi biz kadınları çok sevindirdi. Zira Diyanet İşleri tarihinde ilk defa bir kadın, başkan yardımcılığına getirilerek önemli bir eksiklik giderilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan Müslüman kadınların temsiliyeti demek olan bu adım, büyük bir açığı kapayacaktır. Kadınların sosyal hayatın içindeki sorunlarının ve sıkıntılarının giderilmesi, çözüme kavuşturulması dininimizin emir ve tavsiyeleri içinde yer alır. Bir kadını da en iyi anlayacak yine bir kadındır. Dinimizde cinsiyet ayrımı olmasa da, yaratılış olarak kadın duyarlığına da ihtiyaç duyulur. Dini yerlerde kadınların daha fazla görünür olması anlamına da gelecek olan bu adımın eş, anne ve çalışan kadın profillerine olumlu yansıyacağını düşünüyorum. Başkanımıza şimdiden başarılar diler hayırlı olmasını temenni ederiz.

Negatif:

Birkaç ay evvel eşim ile birlikte bir camiiye gittik. Cuma namazına bende eşlik ettim. Kadınlar bölümünde kızımla birlikte namaz kılmak için hanımlar yerini ararken kalabalığın içinden bir erkek camii görevlisi eliyle hiddetli bir şekilde yerimizi gösterdi. Gösterdi göstermesine de, insanın o suratı gördükten sonra bir daha camiye gidesi gelmez. İki karış suratı ile ne işin var burada erkeklerin içinde der gibi terslemesi İslam davetine hiç uymayan bir davranıştı. İçimi bir sıkıntı kapladı uyarmak istedim. Ancak Cuma vakti ortalığı bulandırmak istemedim bir daha da bu camiye gitmedim. Kutsal bir mabette bir erkeğin hiddetli bir şekilde azarlayarak bir kadına hitap etmesi asla kabul edilemez. Madem ki cami görevlisisiniz, kadın erkek trafiğini de kolaylaştıracak önlemleri en baştan almak sizin vazifenizdir.

PERİSKOP

Ağzınızın tadı bozulmamalı

İnsanın canı ister ve limonlu bir kek yapayım der. İnternette o kadar çok tarif var ki; hangisi doğru, hangisi bizim ağız tadımıza uygundur asla bilemeyiz ve kimseye de bu konuda güvenemeyiz. Onun için bildiğin anne tarifi klasik kekleri yapacaksın ve ağız tadını bozmayacaksın.

Kavrulmuş helva; kokusu bile hoş

Biri çıkmış ekmek bulamıyorsanız pasta yiyin demiş ya; biz pastayı buluyoruz da muzlusu, çileklisi, çikolatalısı, frambuazlısını arıyoruz. Kutlamaları da pastayla yapıyoruz; sanki eskiden evlerimizde pasta mı yapılırdı? Oysa kavrulmuş un ve irmikle nefis bir kokulu helva da yapabilirsiniz. Hem üzerinde çam fıstığı da olur.

Bismillah... Elhamdülillah

Eskiden su içmenin de, yemek yemenin de bir adabı vardı. Tarlada çalışırken susadığınızda çömerek su içilirdi. Ayakta su içmek hoş karşılanmazdı. Ayrıca su içilen kaba ya maşrapa, ya da tas denirdi. Rahmetli anneannem çocuklara bilmece gibi sorular sorarak onlara adabı muaşeret öğretirdi. "Tasın ağzı nedir, tasın dibi nedir?" sorusunun cevabını; tasın ağzı "Bismillah" tasın dibi  "Elhamdülillah" olduğunu ondan öğrenmişimdir. Ruhu şadolsun.