HDP'YE BAKANLIK VE MUHALEFET CEPHESİNDE ZEHİRLENMELER…

Faruk AKTAŞ 15 Eyl 2022

Faruk AKTAŞ
Tüm Yazıları
HDP virüs gibi bulaştığı her partiyi, her siyasetçiyi zehirliyor.

Türkiye’de iç siyaset HDP’ye kilitlendi.

Daha doğrusu muhalefet cenahı için durum böyle.

CHP’li Gürsel Tekin’in, “HDP’ye bakanlık verilebilir” şeklindeki beyanları sonrasında Millet İttifakı’nın iki büyük partisi CHP ile İYİ Parti arasında karşılıklı açıklamalarla ipler gerildi.

İttifakın diğer küçük bileşenleri mümkün olduğunca topa girmemeye çalışıyor.

HDP virüs gibi bulaştığı her partiyi, her siyasetçiyi zehirliyor.

Gürsel Tekin bu virüsten epey kapmış görünüyor.

Sadece Tekin değil.

CHP içinde çok sayıda böyle isim var.

Öyle ki bu virüs, üstten aşağı doğru CHP’nin önemli bir bölümüne sirayet etmiş durumda.

Genel Başkan ve parti yöneticilerinin hiçbiri HDP aleyhine tek kelime edemiyor.

Aksine giderek daha fazla HDP ağzıyla konuşur duruma gelmekteler.

İYİ Parti’nin tepkisi, bu virüse duyduğu alerjiden kaynaklanıyor.

Bu da gayet normal ancak onlar da bu alerjik tepkiyi gösterirken bile kendilerince dengeli davranmak zorunda hissediyorlar.

Zira onların da tek erekleri var Erdoğan’ı devirmek.

Ve bunun için gerekirse, -ki hesaplarına göre gerekiyor- bu virüsle de hemhal olabilirler.

Bir siyasi parti açısından iktidar olma, ülkeyi yönetme arzu ve amacı gayet normaldir hatta olması gereken de budur.

Bunun için siyasi programını ortaya koyar, iktidarın yanlış bulduğu uygulamalarına karşı eleştirilerini dile getirir, halkı ülkeyi kendisinin daha iyi yöneteceği konusunda ikna etmeye çalışır.

Bunu başarırsa iktidar olur.

Ama bizdeki muhalefet partilerinin hiçbirinin ne böyle bir amacı ne de böyle bir yöntemi söz konusu.

Hepsinin tek amacı iktidarı devirmek.

Siyasette devirmek, darbelerle ilintili bir kavram.

Muhalefet cephesinin önüne bu amacı koyan güçler daha önce bunu denediler ve başaramadılar.

O güçlerin hali hazırdaki başı konumundaki Joe Biden, açık açık söylemişti bunu zaten; “Erdoğan’ı bu kez darbeyle değil, muhalefeti destekleyerek devirmek.”

Başta ana muhalefet partisi olmak üzere muhalefet cephesi, birer parti konumundan çıkıp Biden’ın sözünü ettiği planın birer unsuru haline geldikleri için, neyi nasıl yapacaklarına, hangi konuda ne diyeceklerine, nasıl bir siyaset izleyeceklerine karar vermekte zorlanıyorlar.

Kamuoyuna yansıyan bu hengâme bundan kaynaklanıyor.

Seçim süreci yaklaştıkça bu hengâmenin bir kaosa dönüşme ihtimali yüksek.

Zira, HDP virüsü kapmış bir milletvekilinin basit bir cümlesiyle bu kadar sarsılan bu ittifakın, bu virüsün daha ileri talep ve söylemleri karşısında çok daha büyük sarsıntılar geçirmesini öngörmek güç değil.

Millet İttifakı bileşenlerinden hiçbiri, HDP’nin, bir iki bakanlık karşılığında kendilerini destekleyeceği beklentisi içinde değildir herhalde.

HDP’nin taleplerinden varlık nedenlerini oluşturan taleplerinden birkaçını biz burada aktaralım, bilmeyenler öğrensin.

Bir- PKK terör örgütü olmaktan çıkarılıp bir özgürlük hareketi olarak kabul edilecek.

İki- PKK ile mücadeleye son verilip, masaya oturulup talepleri kabul edilecek.

Üç- Türkiye’nin üniter yapısı federal devlete dönüştürülerek Doğu ve Güneydoğu bölgeleri özerk yönetim şeklinde PKK’nın yönetimine devredilecek.

Dört- Türkiye, işgalci olarak (HDP ve PKK böyle tanımlıyor) bulunduğu Irak ve Suriye’den çekilecek.

Beş- Suriye’nin kuzeyinde PYD’nin denetimindeki bölgelerdeki özerk yönetim tanınacak.

Altı- Irak’ın kuzeyinde IKBY’nin denetimindeki bölgenin PKK’nın yönetimine geçmesine destek sağlanacak.

Yedi- Kuzey Irak ve Kuzey Suriye’de PKK’nın yönetiminde bir Kürdistan devletinin kurulmasına onay verilecek.

Sekiz- Bu devletin Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu’nda PKK’nın yönetimine geçmiş özerk yönetimle her türlü askeri ve siyasi ilişki içinde olması kabul edilecek ve ileride bu özerk yönetimin de kurulmuş olan devlete bağlanmasına karşı çıkılmayacak.

Bu sayıyı daha uzatmak mümkün.

 Yukarda saydığımız taleplerden bir tekine “hayır biz buna karşıyız” diyecek bir tane HDP’li var mı?

Varsa çıkıp söylesin.

HDP’nin varoluş amaçlarının bunlar olduğu bilinmiyor mu?

Elbette biliniyor.

HDP bu taleplerinden en azından birkaçı kabul edilmeden, Gürsel Tekin’in söylediği bir iki bakanlık verilerek Millet İttifakı’nı destekler mi?

Asla değil.

Peki Millet İttifakı’nın hangi bileşeni bu taleplerden sadece birine bile evet diyebilir?

Hiçbiri diyemez çünkü demesi halinde sokağa çıkamayacağını bilir.

Burada bu konuları takip eden, mümkün olduğunca anlamaya ve anlatmaya çalışan yazar-çizerler olarak şöyle bir sorumluluğumuz var -ki bu satırlar bu amaca hizmet etmektedir- HDP ile yapılan ya da yapılacak her türlü ittifak ya da iş birliği, bu şartların en azından birkaçının kabul edildiği anlamına gelmektedir, gelecektir.

Zaten bu şartlardan birinin kabulü bile devamının gelmesini sağlayacaktır.

Böyle bir anlaşma olmaksızın dahi, HDP ile açık ya da gizli bir iş birliği Türkiye’yi sözünü ettiğimiz şartların adım adım hayata geçmeye başlayacağı bir sürecin önünü açacaktır.

Kimse öyle “bir iki bakanlık taahhüdüyle HDP’yi doğrudan ya da dolaylı olarak ittifaka destek vermeye ikna ettik” diyerek kamuoyunu yanıltmaya çalışmasın.

Seçim sürecinde HDP ile içine girilen ya da girilecek her türlü ilişki, iş birliği ya da ittifak, Türkiye’nin parçalanma sürecinin önünü açacaktır.

HDP ile iş birliğiyle iktidarı devirmeye çalışmak ülkeyi yok etmektir.

İttifak bileşeni partilere tavsiyemiz, siz siz olun, dış güçlerin dış güçlerin Türkiye üzerindeki hesaplarının birer unsuru olarak iktidarı devirmeye çalışmak yerine makul yoldan, kendi siyasi programınızla iktidar olmaya çalışın.

O zaman HDP olmaksızın kendi aranızda ittifaklar da kurabilirsiniz, tek başınıza yürümeye de karar verebilirsiniz. 

O durumda böyle zehirlenmelerle karşılaşmazsınız.

Başarsanız da başarmasanız da Türkiye için en hayırlı olanı budur.