​HERKESİN ENFLASYONU KENDİNE

Prof. Dr. D. Murat DEMİRÖZ
Tüm Yazıları
Yıllık enflasyon oranları TÜİK tarafından açıklandı.

Yıllık enflasyon oranları TÜİK tarafından açıklandı. Buna göre enflasyon ÜFE’de yıllık yüzde 15,47 ve TÜFE’de de yıllık yüzde 11,92 olarak gerçekleşti. Çekirdek enflasyon ise yüzde 12,30 oranında bir düzeye ulaştı. Enflasyonun uzun yıllar sonra kalıcı olarak çift haneye yerleştiğini söyleyebiliriz. Ulaştırma, ev eşyaları ve gıda fiyatlarındaki artış burada lokomotif rolü görmektedir. 

Enflasyon biz iktisatçılar için her zaman önemli bir konu olmuştur. Gerek Türkiye gibi bir ülkede bütün çocukluk ve gençlik yıllarımızda yüksek kronik enflasyonla içi içe yaşadığımız için, gerekse bize her yerde hakkında en fazla sorulan konu olduğu için enflasyon rakamı iktisatçıların her daim ilgi alanında olmuştur. 

Enflasyon kavramı nedir? Bu soru iyi ve doğru şeklide cevaplanmadığı için birçok kimse ne kavramı ne de arkasındaki dinamik süreci tam olarak anlayamamakta ve bu yüzden de yanlış beklentiler içine girmektedir. Bugün istedim ki, sizlere enflasyonun ne anlama geldiğini ve bunun arkasındaki dinamik süreci anlatayım.

İktisat bilimin de enflasyon iki farklı anlamda kullanılır. Enflasyon oranı deyince “fiyatlar genel düzeyindeki belli bir vadede (aylık, üç aylık ve yıllık) gerçekleşen yüzde artış oranı” kastedilir. Bir iktisadi sorun olarak enflasyon ise “fiyatlar genel düzeyinde sürekli ve kalıcı olarak  (genel kabule göre yüzde 5 ve üzeri oranlarda) artış eğilimi olduğu durumu” gösterir. Ekonomi politikasını yöneten politika otoriteleri için (Hükümetin ilgili bakanlıkları ve Merkez Bankası) enflasyon oranı bir gösterge ve hedef iken, enflasyon sorunu çözmeleri gereken bir problem olarak karşımıza çıkmaktadır. Buraya kadar standart bir vatandaşın bu bilgiye öyle veya böyle sahip olduğunu varsayabiliriz. Ancak ilk mesele “fiyatlar genel düzeyi” kavramında karşımıza çıkmaktadır. Vatandaş “fiyatlar genel düzeyi” ile neyin kastedildiğini çoğu zaman bilmemektedir. Bu yazının ilk paragrafında TÜFE, ÜFE ve ÇEKİRDEK ENFLASYON kavramları sıradan vatandaşın kafasını karıştırmakta ve bazen de yanlış değerlendirmelere konu olmaktadır. 

Makro İktisatta bütün bir ekonominin toplam iktisadi performansını, yani bütün bir toplumun toplam üretim ve tüketim davranışları incelenir. Mikro İktisatta olduğu gibi tek bir ürünün piyasasındaki hareketler incelenmez. Bir ekonomide, haliyle, binlerce ürün ve binlerce piyasa, bunlara bağlı olarak da binlerce fiyat bulunmaktadır. Birbirinden çok farklı ürünleri temsil eden bu fiyatlardan hangisi “bütün bir ekonomi için ortak fiyat düzeyi” olarak tanımlanabilecek fiyatlar genel düzeyini temsil eder? Hiçbiri ve hepsi… Nasıl mı? Anlatayım. 

TÜİK her ay ekonomideki hemen hemen bütün ürünlerin fiyat düzeylerini tespit ederek kaydeder. Sonra her bir ürünün satış miktarı ve fiyatının çarpımından oluşan satış hacmini hesaplar. Bir de, bütün bunların toplamında “toplam satış hacmini” tespit eder. Her bir ürün için, o ürünün satış hacminin toplam satış hacmine oranı TÜİK’e kabaca bir katsayı verir. Bütün ürünlerin katsayılarının toplamı da bire eşittir. Bu katsayılar bütün fiyatların ağırlıklı ortalamasını almak için kullanılır. İşte, hesaplanan bu ağırlıklı ortalamalar bize iki tane fiyat endeksini verir ki, biri “Tüketici Fiyat Endeksi – TÜFE” diğer de “Üretici Fiyat Endeksi – ÜFE” olarak adlandırılır. “Hocam hem ekonomi için tek bir fiyat göstergesi diyorsunuz hem de bize iki tane endeks sunuyorsunuz… Bu ne iş?” diyenleriniz için, siz sormadan ben söyleyeyim: İnsanlar toplum içindeki rolleri itibarıyla hem üretici hem de tüketicidir. Dolayısıyla kendi durumlarının ekonomi geneline göre nerede olduğunu görmek isteyecek üretici ile tüketicinin farklı endekslere ihtiyaç duyacağı tabiîdir. TÜFE ürünlerin mağaza satış fiyatlarının ağırlıklı ortalaması iken, ÜFE ürünlerin fabrika çıkış fiyatlarını gösterir. Üreticiler için gösterge endeks malını pazara ulaştıracak nakliyeci veya aracıdan elde ettiği geliri mukayese edeceği ÜFE iken, tüketici için gösterge endeks ise geliri ile satın alabileceği ürünlere ödediği fiyatları mukayese edeceği TÜFE’dir. 

Burada hemen hemen herkesin sorduğu bir soru karşımıza çıkar: “Enflasyon yüzde 11,92 olmuş, yani fiyatlar yüzde 11,92 artmış. Ama benim harcamalarım bir yılda yüzde 45 artmış. Bu nasıl oluyor? Hükümet bizi aldatıyor mu?” Hayır, hükümet ne beni, ne sizi, ne de kendisini aldatıyor. TÜFE ve ÜFE bütün ekonomide alınıp satılan ürünlerin fiyatlarının ağırlıklı ortalamasıdır. Ancak her bir vatandaşın farklı ürünleri farklı miktarlarda satın aldığı da bilinmektedir. Mesela ev sahipleri için kira masrafı yoktur, ben beyaz et yemediğim için tavuk ve benzeri ürünlerin fiyatları benim bütçemi etkilemez, sigara tiryakileri için tütün ve tütün mamullerinin fiyatları çok önemliyken Yeşilaycılar için bunların hiçbir kıymet-i harbiyesi yoktur. Yani sizin anlayacağınız herkesin enflasyonu kendinedir. Cumhuriyet hükümetinin politika belirlerken Kasap Bayram’ın, Fırıncı İlhan’ın ve Dündar Hoca’nın özel harcamalarını dikkate alması düşünülemez herhalde… Politika otoritesi stratejisini, hedef ve göstergelerini toplumun genel ve vatandaşların da ortalama davranışına göre belirler.  

ÜFE artışının (yüzde 15,47) TÜFE artışından (yüzde 11,92) daha fazla olması ne anlama gelir? Bu oranlar 2017 yılı gibi genelde kötü bir yılın bilançosunu temsil etmektedir. 2017 son açıklanan veriler haricinde 2016 yılından beri süre gelen durgunluk veya yavaş büyüme süreciyle anımsanacak bir yıldır. ÜFE artışı maliyet artışının bir göstergesi olduğu gibi TÜFE artışı da toplam harcama artışının bir göstergesidir. Yani 2017 yılında üreticilerin maruz kaldığı maliyetler tüketicinin ürün talebinden daha hızlı artmıştır, bu da firma kârlarının reel olarak düştüğünü bize göstermektedir. Bunun ana sebebinin döviz kurundaki yükselme olduğu söylenebilir.

Çekirdek enflasyona gelince, TÜFE içinden enerji, gıda, alkollü ve alkolsüz içecekler, tütün mamulleri ve altın fiyatları çıkarıldığında, ağırlıklı olarak sanayi ürünleri ve dayanıklı tüketim malları fiyatlarının olduğu bir endeks elde edilir. Bu endeksin artış oranı Çekirdek Enflasyon olarak adlandırılır. Çekirdek Enflasyon TÜFE’nin gelecekte alacağı seyri öngörebilmekte yararlı bir araçtır. Çekirdek Enflasyonun (yüzde 12,30) TÜFE artışından (yüzde 11,92) daha fazla olması TÜFE enflasyonunun 2018 yılında daha yükseleceğine dair bir göstergedir. Zaten bunu üçüncü çeyrek verilerinde sergilenen yüksek büyüme oranı ile de görebilmekteyiz. Şu halde bu veriler 2018 yılında ciddi bir enflasyon sorunu ile karşı karşıya olduğumuzu bildirmektedir. Politika otoriteleri ne yapmalı? Bu soruyu da pazartesi cevaplayalım… Hayırlı Cumalar…