HRANT'IN KATİLİNİ TANIYORUZ

Ekin GÜN 21 Oca 2020

Ekin GÜN
Tüm Yazıları
Zaman öyle baş döndürücü bir hızla geçiyor ki yaşadığımız birçok olayı unutuyor ya da yarım yamalak hatırlıyoruz.

Pazar günü Hrant Dink’in katledilişinin 13. yılıydı.

Zaman çabuk geçiyor ve sanki dün gibi hatırlıyorum o alçak cinayet gününü.

Her 19 Ocak’ın sabahında aklıma Hrant’ın ölümünden 9 gün önce yazdığı o son yazısı geliyor:

“Evet kendimi bir güvercinin ruh tedirginliği içinde görebilirim, ama biliyorum ki bu ülkede insanlar güvercinlere dokunmaz. Güvercinler kentin ta içlerinde, insan kalabalıklarında dahi yaşamlarını sürdürürler. Evet biraz ürkekçe ama bir o kadar da özgürce.”

***

Zaman öyle baş döndürücü bir hızla geçiyor ki yaşadığımız birçok olayı unutuyor ya da yarım yamalak hatırlıyoruz.

Hrant Dink suikasti katıksız bir FETÖ suikastidir, bu gerçeği görmezden gelerek olayı siyasi bir kamplaşmaya çevirenler ne “Hrant’ın arkadaşı” olabilir, ne de onun mirasını taşıyabilir.

Bir kez daha tarihe not düşmek ve hafızamızı tazelemek için kısaca bahsetmek gerekirse (Kaynak: http://fetogercekleri.com/cinayetler/hrant-dink-suikasti/):

2006’dan itibaren Hrant Dink’in öldürüleceğine ilişkin bilgilere Trabzon Emniyeti İstihbarat Şubesi erişti ve tetikçiyle, beraberindekileri takibe aldı.

Trabzon Emniyeti’nin başında Aralık 2003’ten Mayıs 2006’ya kadar Ramazan Akyürek vardı. Akyürek bu bilgilerin hiçbirini ne başsavcılıkla ne de MİT’le paylaştı.

Akyürek, Dink suikastinden önce Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı olarak atandı.

Trabzon Emniyeti MİT’le dahi paylaşmadığı istihbaratı Şubat 2006’da İstanbul Emniyet’iyle paylaşarak “Yasin Hayal’in Hrant Dink’i öldüreceği” bilgisini iletti.

Bu bilgi İstanbul Emniyeti İstihbarat Daire Başkanlığı C Şubesi Müdürü Ali Fuat Yılmazer’e ulaştı ama ne suikast önlendi ne de bu cinayet çetesi etkisiz hale getirildi.

FETÖ tutuklusu Ali Fuat Yılmazer emniyet içinde illegal kurduğu büroda Ergenekon kumpasını hazırladı.

Ergenekon kumpasını başlatmak için Hrant Dink’in suikastine göz yumularak FETÖ ilk kurşununu 19 Ocak’ta attı.

Bu suikastle hedeflenen algı tetikçi Ogün Samast’ın Türk bayrağıyla çekilmiş görüntülerinin servis edilmesiyle sağlandı.

Ercan Gün tarafından bu görüntüler servis edilirken, Gün’ün “servis şoförlüğü” şike kumpasıyla ve 17 Aralık yargı darbesinde bakanlara ilişkin fezleke numaralarıyla devam etti.

Hrant Dink’in öldürüleceğine ilişkin istihbarat raporu FETÖ’cü Ramazan Akyürek tarafından nasıl imha edildiyse Dink davasında bilirkişilik yapan Levent Yarımel’in talep ettiği log kayıtlarını Akyürek, “bunlar bizi sıkıntıya sokar” diyerek aynı şekilde vermedi.

Başbakanlık Teftiş Kurulu Başmüfettişi Ayşegül Genç de 2008 yılında suikastle ilgili raporunda, Ali Fuat Yılmazer’in ve Ramazan Akyürek’in isimlerinin çıkarılması için kendilerine baskı yapıldığını itiraf etti.

Kapatılan İstanbul Özel Yetkili 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Hrant Dink suikastında “örgüt yoktur” kararını verirken, mahkeme başkanı Rüstem Eryılmaz 15 Temmuz darbe girişiminden sonra tutuklandı.

***

Bugün bu sürece bakıp da FETÖ’den bahsetmemek Hrant’ın kemiklerini sızlatmaktan başka bir işe yaramaz.

Pazar günü “Hrant’ın arkadaşları” olduğunu iddia eden bir grubun tek bir cümlesinde FETÖ’nün F’sinin geçmemesi ne büyük acı.

Bu en başta Hrant’ın söylediği ve toplumun ortak değeri olarak kabul ettiğimiz düşüncelerine ihanet.

Oysa biz katili tanıyoruz, ayan beyan, katıksız olarak ortada duruyor işte.