Geleceğin iletişim altyapısının sadece birkaç marka tarafından inşa edilmesi benim de desteklediğim bir durum değil ama Amerika ile Çin arasındaki ekonomik savaşta bir taraf tutmam gerekmiyor diye düşünüyorum.

Bu yazının konusu Huawei’nin 9 Şubat Cumartesi günü İzmir’de açtığı ilk deneyim mağazası… Türkiye cep telefonu pazarında adını ilk olarak telekom şirketlerine kendi markalarıyla ürettiği fason cep telefonlarıyla duyuran bir marka Huawei. Bu söylediğim olay da çok eski değil; 5 – 6 yıl öncesi. Aklıma ilk gelen örnekler arasında Turkcell’in T serisi ve Avea’nın InTouch serisi telefonlar var.

Telekom şirketleri kendi markalarıyla telefon ürettirme yönteminden vazgeçmeden Huawei Türkiye cep telefonu pazarında kendi markasıyla telefon satmaya da başladı. Yani üzerinde Turkcell veya Avea markası bulunan Huawei üretimi telefonlarla, üzerinde Huawei yazan Huawei üretimi telefonlar birbirlerine rakip oldular. Huawei’nin o günlerde “Yeni bir marka” veya “Çin’in en büyük telefon üreticisi” diye tanımlandığını hatırlıyorum. O zamanlar Türkiye cep telefonu pazarında (Apple dışı) rekabet ağırlıklı olarak Samsung ve LG arasındaydı; Huawei bir yandan iki Koreli üreticiyle diğer yandan da ekonomik fiyatlı operatör telefonlarıyla rekabet halindeydi.

Biraz önce de dediğim gibi bunlar 5 – 6 yıl önceydi. Aynı Huawei 29 Eylül 2018’de yayınladığı bir duyuruyla Türkiye’deki pazar payının yüzde 21’i geçtiğini duyurdu. Yani sadece Apple’la veya Samsung’la değil, pazardaki irili ufaklı tüm markalarla kıran kırana rekabet etti ve ülkemizde satılan her 100 telefondan en az 21’inin Huawei markalı olmasını sağladı.

Geride bıraktığımız hafta sonu da ilk deneyim mağazasını İzmir’de açarken, İstanbul’daki mağazanın da en geç mart sonunda İstinye Park’ta açılacağını duyurdu.

Perakendeci Huawei

Böylece Huawei Türkiye’de iletişim altyapısı ihalelerine girmek, cep telefonu satmak ve teknik servis hizmeti vermekten başka bir de perakendeciliğe el atıyor. Bu açıdan bakınca da kendi sektöründeki doğal rakipleri Apple, Samsung, Sony ve Xiaomi ile yeni bir rekabet alanı yaratırken, satış kanalı olarak kullandığı tüm teknoloji perakendecilerine de rakip oluyor. Yakında kendi sitesinden de satış yapmaya başlayacağı söyleniyor. Yani Huawei de tıpkı Apple ve Samsung gibi büyük bir marka olduğunu, oyunun kurallarına uymayacağını; kuralları kendisinin belirleyeceğini ilan ediyor aslında.

Huawei’nin kendi mağazalarında daha avantajlı fiyatlardan veya kampanyalar düzenleyerek ürün satacak olması da bir başka konu. O nedenle de Huawei’nin Türkiye’de en yapmaya çalıştığını iyi anlamak lazım. Çok açık bir şekilde Huawei, Türkiye cep telefonu pazarının tartışmasız lideri olmaya çalışıyor.

Bunu birkaç yıl önce fark edemeyen Apple ve Samsung ise gerekli önlemleri alamadıkları için Huawei karşısında cephe kaybediyor. Görünen o ki Huawei rakiplerine karşı hem cephede hem de masada kazanıyor…

Bu arada Samsung’un aksine Huawei’nin mağazalarda bayilik sistemi ile çalışmadığını da belirtmek de lazım. Huawei’nin deneyim mağazaları doğrudan Huawei Türkiye tarafından açılıyor. Bu nedenle de mağazalarda yapılacak olan tüm satış kampanyaları aslında Huawei markasının Türkiye’deki gerçek yansıması olarak görülebilir.

Zaten İzmir’de Mavi Bahçe Alışveriş Merkezi’nde açılan ilk deneyim mağazasını iki gün içinde 3 bin kişinin ziyaret etmiş olması çok önemli. 3 bin rakamı ziyaretçi olarak size az görünebilir ama iki gün içinde mağazanın 1 milyon TL’yi aşan ciroya ulaşmış olması sanırım Huawei’nin ne yapmaya çalıştığını daha açık bir şekilde gözler önüne seriyordur.

Samsung’un tüm dünyada telefon satışlarını koruyamadığını, Türkiye’de de çok kötü bir 2018 geçirdiğini göz önüne alırsak Huawei asıl rekabeti diğer Çinli üreticilerle yapacak ve büyüyen Çin dalgası Koreli Samsung ile Amerikalı Apple’ı köşeye sıkıştıracak gibi görünüyor.