​İDDİA SİYASİ TAHMİNLERE DE AÇILSIN

Alican DEĞER 21 Nis 2017

Alican DEĞER
Tüm Yazıları
İddia diye bir illet var.

İddia diye bir illet var. Bildiğin kumar. Hiç oynamadığım için kurallarını detaylı bilmiyorum. Ama genel iddia kurallarına göre ise bir spor karşılaşmasının sonucu üzerine para yatırmak anlamında olmalı. Yani kazananı tercih ediyorsunuz, ona göre daha çok para yatırılan tarafa göre oranlar belirleniyor. Gol sayısı üzerine de para yatırılabiliyormuş. Kazanabilecek olan yani daha çok tercih edilenin verdiği para oranı düşüyormuş.

Türkiye’de sadece spor karşılaşmaları üzerine oynanıyor. Bu kısmı yasal. Yurt dışındaki siteler üzerinden de oynanabildiğini biliyorum. (Bu da muhtemelen yasa dışı) Hindistan’daki cricket maçları üzerine para yatıran dostlarım bile var.

Benim önerim İddia’nın kaldırılması falan değil. Tam tersi siyasi İddia’nın da tercihlere açılması. Sadece spor karşılaşmaları değil, seçimlere de para yatırılmalı. Ancak böyle anlaşılır, kimin havada uçup, kimin rüya gördüğü. 

Müteahhit Ali Ağaoğlu’nun yüzde 65 “Evet” konusunda bir sürü iddiaya girdiğini biliyoruz. Kendisi açısından gerçekçi. Parası var. Eh tarafını da belli etmek istiyor. Doğru bir tercih. Ama ben özellikle gazeteciler hangi orana para yatırıp kaybetmeyi göze alırdı gerçekten görmek isterdim.

Hele başta Adil Gür ve AKAM olmak üzere kamuoyu araştırmacıları kendi araştırmalarından çıkan oranlara para yatırırlar mıydı acaba? Bence yatırmazlardı. 

Düşünsenize bir şirket araştırma açıklıyor. Yanında da bir kupon. Kendi söylediği orana yüklü bir para yatırmış. İşte işin gerçekliği böyle anlaşılmaz mı? 

İki taraf içinde bu kadar yüksek temenniler o an için “stratejik” olarak doğru olsa bile sonrasındaki etki bakımından yanlış sonuçlar doğurabiliyor.

Diyelim ki, kendince bir kamuoyu oluşturma gücüne sahip bir belediye başkanı veya bir sanatçı veya iş adamı. Oranı yüksek açıkladığında doğal olarak temennisini ve çevresinden kendine yansıyan algıyı dile getiriyor. Evet için bu oran yüzde 60-65. Ama yüzde 51 buçuk geldiğinde bu kez başka bir tartışma başlıyor. Çünkü yüzde 51 buçuk kesin bir zafer olmasına rağmen kimilerinin gazı yüzünden zaferin tadı tam olarak çıkarılamıyor.

Aynı şey “Hayır” için de geçerli. “Hayır kazanacak. Hem de yüzde 55” dediğinizde aynı algıyı yaratıyorsunuz. Yüzde 48 buçuk gözünüze az görünüyor. Bu kez başka tartışmalara savruluyorsunuz. “Meşruiyet” kavgalarına gömülüyorsunuz. Yenilgi duygunuz şiddetleniyor.

En iyisi böylesi tahminlerde bulunanların bu işe para yatırması. Pamuk eller cebe girince bakalım kimse bu kadar cesur olabilecek mi?