İFLAH OLMAZ BU SPOR MEDYASI!

Mustafa YAŞAR 29 Oca 2021

Mustafa YAŞAR
Tüm Yazıları
Ben yıllardır yazarak, konuşarak eleştiriyorum hatta bu yüzden adım ayrık otuna çıkmışken Mesut Özil'in basın toplantısında bir kez daha gördük ki; mevcut spor medyası çalışanlarının büyük bir kısmı mesleğimiz adına ne acıdır ki liyakatsız, amigo ve dahi kocaman bir safralar topluluğu.

Ben yıllardır yazarak, konuşarak eleştiriyorum hatta bu yüzden adım ayrık otuna çıkmışken Mesut Özil’in basın toplantısında bir kez daha gördük ki; mevcut spor medyası çalışanlarının büyük bir kısmı mesleğimiz adına ne acıdır ki liyakatsız, amigo ve dahi kocaman bir safralar topluluğu.

Sayın başkan Ali Koç o salonda medya mensubu sıfatıyla yer alan kerameti kendinden menkule ama şaka, ama ciddi ‘Belki senin içinde bir fırsat kapısı açılır O Ses Türkiye yarışmasına katılırsın’ diyorsa aslında daha fazla söze gerek kalmıyor fakat başkana bu sözleri söyletecek kurgu içeriği hazırlayanları da es geçmemek lazım diye düşünüyorum.  

İşin o kısmına şimdilik ‘O nasıl bir iletişim anlayışıdır beyler?’ diyelim ve geçelim asıl konumuza.

ESKİSİ DE YENİSİ DE AYNI…

Düşünsenize Türk spor medyası ile birlikte o medyanın içinden gelenlerin idare ettiği Fenerbahçe Medya İletişimin de sınıfta kaldığı toplantıda Mesut Özil’e İrfan Can Kahveci transferini sordular.

Akıl alır gibi değil.

Üstelik bu soruyu soran dünkü değil yılların gazetecisi!

(Nitekim sayın başkanda geçiniz diyerek geçiştirdi bu akıllara zarar soruyu)

Yetmedi eline mikrofonu alan ve hangi kriterlerle akredite edildiği (bence malum ama izleyenlerce tartışmalı, orada bulunan gazetecilerce de sorgulanmaya muhtaç) bir YouTuber ‘Ben Fenerbahçeliyim’ diye başladığı, aile özeline girerek kah üzüp, kah sınırları zorladığı, sonrasında yağ damlatarak devam ettiği konuşmasında (konuşma diyorum çünkü sorusunu bile doğru dürüst soramadı) yayıncı kuruluşu gündeme getirdi.

Mesut özneli bir basın toplantısında ne ilgi, alakaysa artık?

Daha neler, neler...

AMİGO MUSUN GAZETECİ Mİ?

Ama uzatmaya gerek yok.

Şimdi şunu soralım.

Söze ‘Başkanım’, ‘Fenerbahçe taraftarıyım’ diye başlayan, paçalarından amigoluk akanlara, amacı kamuoyunu bilgilendirmek iken kendi meraklarını tatmin etmeye çalışanlara dünyanın neresinde gazeteci denilir söyler misiniz bana?

Ben cevap vereyim.

Dünyanın hiçbir yerinde

Ama Türkiye’de...!

İŞİ EHLİNE VERMEZSEN…

Hal böyleyken…

Ülke spor medyası ne yazık ki her geçen gün dibe vururken çalışanlarına değil aslında onları bu göreve getiren kadrolara bakmak lazım.

Eleştiriyi de ona göre yapmakta yarar var ancak orada da durum içler acısı maalesef.

Ehlini, ilkelisini tenzih ederek yazayım.

Bugünün spor medyası yöneticileri de tartışmalıdır.

Hasbelkader oturdukları koltukları, korumak adına ne kadar liyakatsız varsa kadrosunda bulunduranlar geldiğimiz bu çarpık spor medyası düzeninin baş aktörleridir aslında.

Yazımın başında da dedim.

Ben yıllardır spor medyasının bu çarpık oluşumuna dair çok yazdım, çok da konuştum.

Aslına bakarsanız çokta sıkıldım.

Maksadım asla mensubu olduğum camiayı kırmak, dökmek değil.

Hele ki kişiler ve kurumlar hiç hedefim değil.

Ancak şu da bir gerçek ki; haklı, çokça da haksız hep eleştiren ama eleştirilmeye gelince de burnundan kıl aldırmayan da bu spor medyası.

O yüzdendir bu yazı.

Hani belki aynaya bakarsınız diye.

Hadi şimdi bildiğinizi okumaya devam edin.

Çünkü siz artık iflah olmazsınız.