İNSAN ZEKASI MI, YAPAY ZEKA MI?

Mehtap DEMİR 19 Oca 2020

Mehtap DEMİR
Tüm Yazıları
Yapay zeka insan zekasına kast etmek midir, yoksa insanlığa bir yardım çalışması mıdır?

Geçen haftaki yazıda, Almanya’da ünlü besteci Beethoven’in hayattayken tamamlayamadığı 10.senfonisinin yapay zeka ile tamamlanacağına yönelik bir çalışmadan söz etmiş ve müzikologlar, piyanistler, besteciler ile bilgisayar uzmanlarından oluşan bu uluslararası “tamamlama” grubunun yapay zeka ile bitirmeyi istedikleri 10.senfonide “ruh” olabilecek mi sorusunu sormuştum. 

Aynı soruyu Beethoven örneklemesi üzerinden daha genele taşıyarak devam edelim istedim ki konu bir hayli önemli.

Yapay zeka insan zekasına kast etmek midir, yoksa insanlığa bir yardım çalışması mıdır?

Soru kafamı kurcalayıp duruyor.

Çünkü, günümüzde, teknolojik gelişimlerin insanlığa fayda ölçütünü sorgulamak haklı bir gerekçe halini aldı…

“Her teknolojik gelişim özellikle kültürel gelişime katkı mı sağlıyor, yoksa kültürel yozlaşmayı mı getiriyor” sorusu, üzerine eğilmemiz gereken bir soru.

Elbette “yapay zeka” insan zekasının bir ürünü. Sağladığı kolaylıklar da ortada.

“İnsandan bağımsız hareket edebilen makineler, bilgisayar sistemleri ve robotların bazı yazılımlar aracılığı ile insanı taklit edebilmeleri” tanımı  ilk başta insanı tedirgin edebiliyor, ancak “İnsan kaynaklı olan tüm hatalar ve aksaklıkların önüne geçebilme” hedefi bu tedirginliği biraz hafifletse de tamamıyla ortadan kaldırmıyor…

Doğrusu iş, bu tanımlamadan çıkıp, örneğin “Beethoven’in 10.senfonisini tamamlama” isteğine varınca tartışmalar da beraberinde geliyor...

İnsan yönettiği bir ürün nasıl oluyor da insanın yapamayacaklarını yapma noktasına gelebiliyor? Yani Beethoven’in bir eserini “insan” tamamlayamıyor da insan ürünü yapay zeka neye göre nasıl tamamlayacak?

“Tamamlayamaz, zinhar meşru değildir ” katılığında bakmıyorum konuya.

Sadece soruyorum “Nasıl olacak? ve ruh olmadan bu işin anlamı ne olacak?”    

Öte taraftan meseleyi daha basit bir soru ile netleştirmek istesem doğru bir yol izler miyim bilemedim:

Sözgelimi, yapay zeka bir doktorun işini elinden mi alacak, tersine, işini kolaylaştırıp ona yeni iş imkanları mı sağlayacak?

Yapay zeka insan zekasını geçebilir mi? Geçerse ne olur?

Muallakta kalan pek çok soru var.

Uzmanlar yapay zekanın “ne öğretilirse onu yapacağını” söylüyor…

Ve diyorlar ki;

Örneğin bir sağlıkçı yapay zekayı iyi kullanırsa ilaç keşfinde, hastalığın tanımlanmasında, tedavinin planlanmasında büyük aşama kaydeder… Ya kötü kullanırsa ne olur? Onun cevabı yok… Kötü kullanım değil de kötüye kullanım olursa ne olacak?

“Dinamiti insan yararına bulanın, insana verdiği zarar sonucu ile yine karşılaşır mıyız?” tespiti korkunun getirdiği bir paranoya olarak kalır mı?

Sorunun yanıtı yine bir uzmanın açıklamasında:

“İnsanlığın yeni elektriği olarak tarif edilen yapay zekaya henüz geçilmedi. İnsanlık şu an ‘yapay dar zeka’ türünde… Yapay dar zeka tehlikeli, çünkü amaç yanlışsa, yanlış öğretilirse yanlı ve yanlış sonuç elde edebilirsiniz”

Dileyelim de,

“Beethoven’in 10.senfonisinin “yapay zeka” ile tamamlanmış halini görelim de ondan sonra konuşalım” diyenlerle,

“Yapay zeka kolaylık sağlayacak, insan kaynaklı olan tüm hatalar ve aksaklıkların önüne geçilebilecek” diyenler,

Haklı çıksınlar…

***

Konuya ilişkin bir de not ekleyip kapatalım…

Yaklaşık 10 gün önce gelmişti bu uyarı.

Beyaz Saray yönetimi, yapay zeka geliştirilmesi ve kullanımında yetkililerin sınırları aşmaması için mevzuat kuralları önerdi.

Sadece kendi ülkesi için değil, Avrupa için de bu uyarıyı tekrarlıyor.

Düzenleyici herhangi bir adım atmadan önce herkese uyan tek bir mevzuattan ziyade esnek sistemler geliştirmeye odaklanılması ve risk değerlendirmesi analizi yapılması isteniyor…

Ayrıca yapay zekanın güvenli bir şekilde teşvik edilmesi ile eşit muamele, açıklık, şeffaflık hususlarının göz önünde bulundurulması vurgulanıyor…

Özetle “Mütecaviz yaklaşımlardan uzak durun” diyor…

‘Mütecaviz’in karşılığı ise saldırganlık.

***

Narsisizm nesilden nesile nasıl değişiyor?

“Hayatta insanları biraz sarsabilecek ve onları narsist niteliklerini uyumlu olmaya zorlayacak şeyler oluyor. Yaşlandıkça yeni ilişkiler kurar, yeni deneyimler yaşar, bir aile kurar ve böyle devam edersiniz. Tüm bu faktörler birinin "her şeyin onunla ilgili olmadığını" fark etmesini sağlar. Ve yaşlandıkça, her an geride bırakabileceğiniz dünya hakkında daha fazla düşünmeye başlarsınız. Bir noktada narsistler, arkadaş olmak ya da anlamlı ilişkiler kurmak istiyorlarsa bu şekilde davranmalarının mantıklı olmadığını anlamaya başlayabiliyor.”

Narsisizm üzerine yapılan yeni bir araştırmanın yazarlarından ABD’li akademisyen William Chopik’e ait bu sözler…

Araştırma, narsisizmle ilgili bugüne kadar yapılan en uzun çalışmanın bir parçası olarak görülüyor.

Narsisizm nesilden nesile nasıl değişiyor ve etki alanını nasıl genişletiyor, bakın…

13 ile 77 yaş arasında yaklaşık 750 kişi analiz edilmiş.

1946-1964 arası doğanlar ile 1980'ler ve 2000'lerin başında doğanlar ilginç bir karşılaştırmaya tabi tutuluyor.

Yaşa göre yapılan narsisizm araştırmasında, davranışların “yaşam boyunca ve belirli dönüm noktalarında azalma eğiliminde” olduğu vurgulanıyor.

Buna göre de narsisizm seviyeleri kuşak gruplarına göre farklılık gösteriyor ve eski kuşakların genel olarak daha duyarlı oldukları görülüyor

Yani eski kuşak, diğer kuşaklara göre daha narsist…

Nedeni ise “hükümetlerinin sosyal güvenlik gibi ayrıcalıklar sağladığı bir dönemde yetişmeleri" imiş… 

Araştırmadaki sevindirici gelişme, 

“Sürekli kendisinden ya da başarılarından bahsetmek, eleştirilerden fazla etkilenmek ve başkalarına kendi düşüncelerini zorla dayatmak gibi niteliklerin”

Yani narsisizm göstergelerinin “zamanla ve yaşla” azaldığının tespit edilmesi…

Sonuçların tümü için bakabilirsiniz https://www.independent.co.uk/

***

Günün Sözü:

Neye yarar insan dünyaları kazanıp da ruhunu kaybettiyse? 

Shakespeare