İSLAM'DA TEMİZLİK

İsmail ÖZCAN 09 Haz 2016

İsmail ÖZCAN
Tüm Yazıları
Temizlik; bedenimizi, elbisemizi, evimizi, işimiz ve görevimiz gereği bulunduğumuz ortamı ve çevremizi kirlerden arındırmaktır. Müslümanlık dışı toplumların temizlik konusundaki bilgi ve kültürlerinin geçmişi pek uzun değildir.

Temizlik; bedenimizi, elbisemizi, evimizi, işimiz ve görevimiz gereği bulunduğumuz ortamı ve çevremizi kirlerden arındırmaktır. Müslümanlık dışı toplumların temizlik konusundaki bilgi ve kültürlerinin geçmişi pek uzun değildir. İslam ise temizliği doğuşuyla birlikte gündeme getirmiştir. İslam’dan önceki dönemde temizlik adına yapılan şeyler basit ve bilinçsiz birtakım davranışlardan ibarettir. İslam temizliğe açıklık ve bilinç getirmiştir. İslam, müminlerden yalnız temiz olmalarını istemekle kalmamış, bunun nasıl, ne şekilde yapılacağını da belirtmiştir. İnsan, Müslüman olmadan da temiz olabilir; ama temiz olmadan doğru dürüst Müslüman olamaz. 
    

İslam’da temizlik maddî-manevî diye kısımlara ayrılırsa da biz burada yalnız maddi temizlik üzerinde duracağız. Maddi temizlikten amaç vücudumuzu, elbisemizi, evimizi, çevremizi vb. kir ve pisliklerden arındırmaktır. Maddî temizliğin en önemli konusu ise bedenimizdir. Bedenimiz ve onun çeşitli organları, dış dünya ile sürekli temasta olmaktan ötürü sık sık temizlenmeye muhtaçtır. Bu nedenle İslamî temizlik kuralları bilhassa beden temizliği üzerinde yoğunlaşır. Beden temizliğinin Kuran’da bildirilen şekilleri abdest ve gusüldür. Kuran’da ayrıca temizliğin önemine işaret eden ayetler vardır. Bunlardan biri şu anlamdadır: “Şüphesiz Allah çok temizlenenleri sever.” 
    

Peygamberimizin en çok üzerinde durduğu, titizlik gösterdiği konulardan biri belki de birincisi temizliktir. O, Kuran’da ana hatlarıyla bildirilen abdest ve gusülü detaylandırdığı gibi, bunlardan bağımsız olarak da sayısız buyruklar vermiştir.
    

“Temizlik imanın yarısıdır.” 
    

“Müslümanlık temizlik üzerine kurulmuştur.” 
    

“Cennete ancak temiz olanlar girer.”  gibi hadislerle temizliğin önemini vurgulayan Hz. Peygamber, uygulamaya ilişkin de birçok buyruklar vermiştir.
    

“Kim, Allah’ın evinin bereketini artırmasını istiyorsa, yemekten önce ve sonra ellerini yıkasın.” 
    

“Uykudan uyandığınızda ellerinizi yıkamadıkça bir kaba daldırmayın.” 
    

“Misvak (bir çeşit diş fırçası) kullanın, misvak ağzı temizler.”
    

“Saçı olan saçına baksın, temizlesin, tarasın.” 
    

“Her Müslüman’ın haftada en az bir defa bütün bedenini yıkaması Allah’ın onun üzerindeki hakkıdır.”  Bu buyruklara yeterli örnektir.
    

Bugün için bunlar pek olağanüstü görünmeyebilir. Günümüzde çoğunluğun normal olarak uyguladığı kurallar denebilir. Fakat bu emir ve tavsiyelerin verildiği zaman ve ortamı göz önüne aldığımızda bunların gerçekten olağanüstü olduğunu kolayca kabulleniriz. O çağ insanının bu kuralların çoğundan haberi bile yoktur ve yüzyıllarca sonra da olmamıştır. Avrupa’da evlere banyo ve tuvalet ancak 19. yüzyılın sonlarına doğru girmeye başlamıştır. “Türkiye’de köylülerin, hamalların bile çarşı hamamlarında gıcır gıcır yıkandığı 16., 17., 18. yüzyıllarda Avrupa’da vücuduna su değmemiş krallar bulunmaktaydı.”  

Bir bilim adamı şöyle diyor: “Temizliğin tarihiyle ilgili bir sergi düzenlense, Avrupalıların burada sergileyebilecekleri temizlik araç ve gereçlerinin tarihi yüz yıla ulaşmaz. Ama Müslümanlar tarihi bin yılı aşan birçok temizlik araç gereci sergileyebilirler.” Günümüz Müslümanlarının İslamî temizliği yeterince temsil edemeyişlerine, yaşayışlarında bunu yansıtamayışlarına bakanlar olumsuz kanaate varabilirler. Fakat İslam’ı bundan ayırmak bir vicdan ve dürüstlük borcudur.