İSTANBUL TERCİH FUARI GENÇLERİ BEKLİYOR

Micheal KUYUCU 21 Tem 2019

Micheal KUYUCU
Tüm Yazıları
Geçtiğimiz cuma günü İstanbul'da düzenlenen "İstanbul Üniversite Tercih Fuarı"na gittim.

Geçen sene gidememiştim, bu yıl özellikle işlerimi ayarladım ve bu ortamı incelemek üzere İstanbul Kongre Merkezine gittim. Üniversitelerin kendilerini tanıtmak adına gerçekleştirdiği çalışmaları hem bir akademisyen hem de bir medya profesyoneli olarak dikkatli bir biçimde en ince detayına kadar inceledim.

İlk önce şunu söylemek istiyorum, bu fuar üniversiteye hazırlanan ve bu yıl tercih yapacak gençler için çok önemli. Sadece bu yıl değil, önümüzdeki yıl sınavlara girerek tercih yapacak olan öğrenciler ve velileri içinde önemli. Üniversitelerin ne kadar ciddi olduklarını, tanıtım faaliyetlerinde öğrencilere nasıl ulaştıklarını, hazırladıkları katalogları filan görmek ve orada bulunan üniversiteleri incelemek adına önemli bir fırsat. Hemen ekleyeyim, fuar bu akşam saat18:00’e kadar açık. Eğer üniversitelere meraklıysanız, ya da tercih dönemindeyseniz bugün de bu fuara gidebilir ve üniversiteleri inceleyebilir orada bol bol bilgi toplayabilirsiniz. Giriş ücretsiz, yer ise İstanbul Kongre Merkezi.

Bu fuarda benim dikkatimi çeken epey konu oldu. İlk dikkatimi çeken konu Türkiye’nin önde gelen üniversitelerinin tanıtım ve bilgilendirme stantlarında hem Türkiye’den hem de yurt dışından özellikle K.K.T.C.’den çok sayıda üniversitenin olmasıydı. Bu üniversiteler içinde beni en çok devlet üniversiteleri şaşırttı. Afyon Kocatepe Üniversitesi, Anadolu Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, Selçuk Üniversitesi, Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi, ÖDTÜ gibi devlet üniversiteleri oraya stantlarını kurdu ve vakıf üniversiteleri ile çok ciddi bir rekabete girercesine kendilerini tanıttılar. Çoğu da oldukça aktifti, tanıtımlarını son derece güzel bir biçimde yaptılar. Devlet üniversitelerinin vakıf üniversiteleri ile rekabete girmesi hem rekabet adına hem de kalite adına çok güzel bir şey. Demek ki Türkiye’de memur tembelliğine girip yatıp uyumayan üniversiteler de varmış.

Vakıf üniversiteleri için beni hem olumlu hem de olumsuz yönde şaşırtan üniversiteler oldu. Bu fuarda en büyük stantlar İstinye Üniversitesi, Medipol Üniversitesi, İstanbul Kültür Üniversitesi’nde vardı. Çok ciddi stantlar yapmış bu üç üniversite. İstinye Üniversitesi bu fuarda en yüksek görünüme sahip üniversite markası oldu, çünkü fuarın içinde de oldukça fazla yerde board’lar kullandı.

Kıbrıs’tan gelen üniversiteler de çok büyük olmayan stantlarla kendilerini tanıttılar. Dikkatimi çeken bir şey, geçmişte çok ciddi rağbet gören Kıbrıs’taki üniversitelerin artık eskisi gibi rağbet görmemesi. İnsanlar genelde Türkiye ve İstanbul’daki paralı üniversiteleri tercih ediyor. Elbette bunun pek çok nedeni var ama eminim en büyük nedeni ekonomik koşullardır.

Vakıf üniversiteleri içinde beni en çok şaşırtan MEF üniversitesi oldu. Bu üniversitenin vizyonunu ve marka stratejisini çok beğeniyorum ama bu fuarda çok küçük daha doğrusu rakiplerine göre küçük bir yer kiralamış ve oldukça sönüktü. Biruni Üniversitesi ve Üsküdar Üniversitesi bu yıl reklamlara epey asıldı. Fuarda da ekipleri canavar gibiydi. Fuarda ziyaretçilerle özel ilgilenenler arasında İstinye Üniversitesi, Medipol Üniversitesi bir tık öne çıktı. Özellikle durdum baktım, inceledim fotoğraf çektim bu iki üniversitenin stantlarında cıvıl cıvıl canavar gibi gençler vardı. En önemlisi hepsi de oraya gelenlerle özel ilgileniyordu.

Bu fuar çok önemli. Çünkü bu fuara direkt müşteri gidiyor. Yani bu vakıf üniversitelerine kayıt yaptıracak olan hedef kitle gidiyor. Oraya giren kişinin mutlaka bir yönüyle eğitime ve üniversitelere ilgisi ve oraya gitme nedeni vardır.  Çok güzel kataloglar hazırlamış üniversiteler, çantalar, broşürler çok itinalıydı. Fuarda dikkatimi çeken şey Okan Üniversitesinin, İstanbul Aydın Üniversitesinin, Beykoz Üniversitesinin, Doğuş Üniversitesinin geçmişe göre daha az ilgi gördüğü oldu. Bu anlık bir durumda olabilir tabii ki, ama benim orada bulunduğum iki buçuk saat içinde yoğunluk sirkülasyonunda bu üniversiteler biraz geride kaldı.

En çok şaşırdığım konu bir dönemler Türkiye’nin en önemli ve en fiyakalı iki üniversitesi olan Yeditepe ve Bilgi Üniversitelerinin bu fuara hazırlıksız katılmasıydı. Bu iki üniversite birer kağıttan ibaret broşür elinde birkaç gençle katıldı fuara. Yeditepe’nin standı biraz daha hareketliydi ama Bilgi Üniversitesi’nin standı çok lay lay lomdu. Oraya gidenler sanki piknik yapmaya gitmiş gibiydiler. Bu iki üniversite 2000’lerin başında çok büyük üniversitelerdi ama sonra ciddi bir duraklamaya girdi. Sanırım biraz “olduk” havasına girdiler. Yeni nesli kaçırmaları durumunda çok ciddi sıkıntı yaşarlar. Bundan 15 sene önce Bilgi Üniversitesi dendiğinde “herkes vouuu” derdi, öyle bir markası vardı. Şimdi bu marka değeri gitti. Bu fuarda bunu bir kez daha gördüm.

Bu fuarda gözlerim Kadir Has Üniversitesi’ni aradı ama ya yoktu ya da ben göremedim. Bu üniversitede çok çabuk “oldum” havasına girdi. Üniversiteleri eleştirmek akademik anlamda haddime değil ama bir medya profesyoneli olarak hiçbir üniversite kusuruma bakmasın, hele o vasat iletişim fakültelerine sahip olanlar (ki bu iletişim ve medya eğitimini daha sonra yazacağım) hiç kusuruma bakmasınlar takır takır eleştiririm. Bu konuda hiç de mütevazı olmam, çünkü onların yetiştirdiği daha doğrusu yetiştiremediği öğrencilere biz iş veriyor, biz sektörde destek oluyoruz. 

Uzun lafın kısası, İstanbul Üniversite Tercih Fuarı çok güzel bir etkinlik olarak tasarlanmış. Bu fuara katılmayan üniversitelerin çok ciddi söylüyorum eğer anlamlı bir gerekçeleri yoksa hiçbir özürleri yoktur.   

Üniversite tercihi yapacaklara #istinyeli önerileri

Yılların profesyoneli ve akademisyeni İstinye Üniversitesi rektörü Prof.Dr. Melih Bulu tercih döneminde gençlere çok stratejik öneriler ve #istinyeli olmanın ne anlama geldiğini anlattı. Bulu ile ‘yapay zeka’dan tercih yaparken dikkat edilmesi gereken konulara kadar her şeyi konuştuk.

Eğitimde yapay zekanın önemi

Yaşadığımız günlerde çok önemli değişimler oluyor dünyada. Belki de tarihte bu günlere dönüp bakıldığında yeni çağın başladığı günler olarak bile geçebilir. O da yapay zekanın hayatımıza girmeye başlaması. Bu ne demek? Yapay zeka dediğimiz şey aslında bir bilgisayar programı ama bu bilgisayar programı datayı verdiğiniz zaman öğreniyor. Ve öğrenerek o geçmiş veriyi kullanarak insandan daha hızlı belli alanlarda karar verebiliyor, daha doğru kararlar verebiliyor. Bu ne demek somut bir örnek vereyim. Mesela bir patologu düşünelim. Bir patolog ne yapar? Sizin Allah göstermesin bir tümörünüz olduğunda gidersiniz bir işte MR’la falan çekerler bakarlar orada bir tümör olduğunu görürler. Sonra bir örnek alırlar. Bunun ne seviyede bir şey olduğunu riskli olup olmadığını anlamak için bakar patolog daha önceki kitaplara öğrendiği bilgilere göre bakar der ki, “bu evet şu üçüncü derecede bunu ameliyatla almamız lazım”. Ya da “çok önemli değil bu kalsa da olsun” der. Şimdi bilgisayar programları ne yapıyor? Geçmişteki bütün verileri bilgisayara yüklüyorlar. Ondan sonrada bilgisayar programına yeni bir örnek verdiğiniz zaman o hemen saniyeler içerisinde geçmişteki milyonlarca örnekle onu karşılaştırıp hangisine benziyorsa size “bu şudur” diyor. Yani ortalama bir patologun bilemeyeceği seviyede doğru kararı size söylüyor. Bu ne demek? Patologlar yakında işsiz kalacak demek! Yani patolog olmak için şu an Türkiye’de 6 sene tıp okuyorsunuz. Üzerine 4 sene uzmanlık okuyorsunuz. Sonra bilmem ne kadar tecrübeyle uğraşıyorsunuz ve iyi bir patolog oluyorsunuz.

Yapay zekalı tırlar geliyor

Yapay zeka bunun gibi birçok mesleğe tehdit oluşturuyor. Şu aralar yazılımlarda yapay zekalı araçlar geliyor. Yani kendi kendine giden arabalar. Bunların ilk uygulanacağı yer tırlar. Tır şoförleri çok uzun süre araç sürdükleri için çok ciddi bir risk altındalar. Artı yaptıkları iş çok değerli, çünkü çok ciddi bir yük götürüyorlar. Ve yapay zeka ile kendi kendine giden tırlar çok önemli olmaya başlıyor.  Yapay zeka ile kendi kendine giden tırlar olacak. O zaman tır şoförleri işini kaybedecekler. Yani yavaş yavaş bu algoritmaların, yazılımların özellikle yapay zeka yazılımlarının belli iş gruplarını ortadan kaldırdığını göreceğiz önümüzdeki günlerde.

Biz bu gelen dalgayı gördük ve yapay zekayı İstinye Üniversitesi merkezine oturttuk. Yani “bu iş ciddi bir iştir” dedik ve sadece bu bilgisayar, yazılım, yönetim, bilişim sistemleri, endüstri mühendisliği gibi direkt bu işin içerisinde olacak bölümlerle ilgili olmayacak kadar önemlileri bütün üniversitedeki bölümleri yapay zekayla ilişkilendirdik. Çok büyük bir yapay zeka laboratuvarı kurduk. Birçok farklı bölümün hocalarının bu konuda ne yapmaları gerektiğini konuştuk. Şimdi her akademisyenimiz kendi bölümünün yapay zekada nasıl bir tehdit olabileceğini ve buna karşı nasıl bir çözüm üretmeleri gerektiğini düşünüp projeler üretiyorlar.

Yapay zeka hem büyük bir tehdit hem büyük bir fırsat. Eğer siz bu işe tarafsız kalırsanız, habersiz kalırsanız sizin için tehdit olur. Yani mutlaka günün birinde sizi işsiz bırakır. Ama işin içinde olursanız tam tersine bu programları sizler yazabilirsiniz, bunları sadece yazılımcılar, bilgisayar mühendisleri yazmayacaklar. O mesleği bilen insanlar yapay zekayı geliştiriyor. Yani biraz önce bahsettiğim patoloji programını da doktorlar geliştiriyor, yazılımcılar yapmıyor.

Üniversite adaylarına ‘Kampüse Hoş Geldin Bursu’

Ben öğrencilere şiddetle tavsiye ediyorum. Okuyacağınız, tercih yapacağınız üniversiteyi görmeden asla tercih etmeyin. Çünkü ondan sonra sizin için büyük bir hayal kırıklığı olabilir. Hatta bu konuda biraz da teşvikte bulunmak içinde biz mesela şöyle bir burs açıkladık. Bu Türkiye’de bir ilktir diye tahmin ediyorum. “Kampüse Hoş Geldin Bursu”. Yani öğrenciler eğer tercih döneminde yani şu günlerde gelip üniversitemizi ziyaret ederlerse ve tercih edip kazanırlarsa yüzde 5 ek bir burs veriyoruz. O yüzden de gelsinler görsünler. Çünkü çok güzel bir kampüs yaptık ve insanların bunu görmesini istiyoruz. Gerçekten etkileyici bir kampüsümüz var. Ve gelip görünce zaten tabi ki hocalarla da konuşunca üniversitemizin farkını göreceklerdir diye düşünüyoruz. Kampüsümüze gelenlere bir kupon veriyoruz, özel numarası var. O numara sadece o kişiye ait ve saklıyor. Kazandığı zaman geliyor kuponu gösteriyor ve alıyor.

#istinyeli diplomasının önemi

Üniversiteler mezun olan öğrencilerine bir diploma veriyorlar işte x üniversitesinin diploması. Biz ama iki diploma veriyoruz. Bir normal İstinye Üniversitesi’nin o bölümünün derslerini aldığını ve geçtiğine dair bir diploma, ikincisi ise İstinyeli Diploması. İstinyeli Diploması dediğimiz şey şu: Bir üniversite olarak bizim iddiamız şöyle: Öğrenciye sadece o bölümdeki dersleri öğretmekle yetinmemeli daha fazlasını öğretmeli. Bu da nedir? Bir İstinyeli kültürü tanımladık. Bu kültür derslerde öğrencilerin öğrenemeyeceği şeyleri öğrettiğimize dair bir belge. Ne demek bu? Mesela liderlik özelliği. Bu bir derste öğretilecek bir şey değil. Bu yaşanarak, görerek, tecrübe ederek öğrenilecek bir şey. Bir takım çalışması kültürü. Aynı şekilde bir sporcu olma kültürü ya da bir toplum önünde konuşma, sunuş yapabilme gibi bizim böyle 10 maddeden oluşan bir #istinyelik manifestomuz var. Çünkü insanlar sadece derslerinde iyi notu alıp da geçtikleri için başarılı olmuyorlar hayatta. Biraz önce bahsettiğim liderlik gibi, takım çalışması gibi yerine göre spor gibi, sunuş yapma konuşma gibi özellikleriyle de öne çıkıyorlar.

“Türkiye’nin ilk kanser ilacının patentini aldık”

Bir üniversitenin iki tip temel fonksiyonu var. Bunlardan bir tanesi eğitim öğretim. Yani gelen öğrenciye var olan bilgiyi öğretmek. Bu tamam. Yani derse giriyorsunuz işte hocalar size anlatıyor ve siz de öğreniyorsunuz. Sınavda zaten bunu öğrenip öğrenmediğinizi ölçüyoruz. Ama ikinci bir konu daha var o da bilime katkıda bulunmak. Üniversiteler için bence daha da önemli bu. Yani dünyadaki bilgiyi daha da yukarıya taşımak, ona katkıda bulunmak. Bilim piramidine bir taş koyabilmek. Daha az sayıda üniversite buna soyunuyor. Bu zor bir şey. Biz buna soyunan üniversitelerden birisiyiz. Ve o yüzden de tabi ki birçok araştırma laboratuvarımız var. Dünyaca ünlü birçok bilim adamını yurt içinden ve yurt dışından bünyemize kattık. Onlar gerçekten dünyada yeni bir şeyler söyleyebilmek için uğraşıyorlar. Söylediler ve söylüyorlar ve söyleyecekler de diye düşünüyoruz. İşte bu bizim belki de önemli farklarımızdan birisi. Mesela Türkiye’nin ilk kanser ilacının patentini biz aldık. Böyle bir ilaç geliştirdik. Şu anda hayvan deneyleri aşamasında. Ondan sonrada insana geçecek. Bir kanser ilacı geliştirildi üniversitemizde.

Tercih Yapanlara: En son kararı siz verin

Üniversite tercihi yapmak insanların hayatlarındaki en önemli kararlardan birisi. Burada ben hep kendi tecrübelerimi ve gördüğüm vakaları düşünerek şunu görüyorum. Tercih yapan öğrenciler çoğu zaman yeterli bilgi seviyesine ulaşmadan tercih yapıyorlar. Bu iyi bir şey değil. Yani şu anda üniversitelerin hepsinin web siteleri var. Sizin düşündüğünüz bölümlerle ilgili açıklamalar var. Oradaki hocaların isimleri, CV’leri var. İnternet güzel bir şey. Ama daha da önemlisi belki gidip o üniversitenin kampüsünü görmek lazım, bu insanlarla konuşmak lazım. Bir kere ben bunu şiddetle tavsiye ediyorum. Yani öğrenciler gitsinler okumayı düşündükleri bölümle ilgili hocalarla görüşsünler. Şunu görecekler; çoğu zaman o hocaları orada bulamayacaklar. Tanıtım döneminde bile hocayı bulamıyorsa üniversite zamanında onu bulma ihtimali çok daha düşüktür. Hocaların öğrenci başına düşen ya da hoca başına düşen öğrenci sayısı çok yüksek çoğu zaman. Peki ben adaylara ne söyleyeceğim? Adaylara birçok şey söylenebilir ama en önemli şey şu bence: Etrafta bu konuyla ilgili yani sizin tercihinizle ilgili tecrübeli gördüğünüz insanlara mutlaka danışın. Daha da önemlisi üniversiteye gidin oradaki hocalarla konuşun ve en son tabi ki ailenizle de konuşun ama en son kararı kendiniz verin. Yani çünkü bu sizin hayatınız. Başkalarının sizin bölümünüzü tercih etmesine asla izin vermeyin. Mutlaka görüşlerini alın ama son kararı kendiniz verin.

Üniversite tercihlerinin olmazsa olmazları

Altınbaş Üniversitesi Rehberlik Koordinatörü Murat Acet, kariyer planının bu en kritik döneminde adaylar için tercihlerini belirlerlerken dikkat etmeleri gereken önemli noktaları anlattı. Acet, üniversite tercihi yaparken adayların dikkat etmeleri gereken temel noktaları 3 ana başlıkta özetledi:

Akademik Kriter ve Olanaklar

 Eğitimin Niteliği: Üniversite tercihi mesleki bir seçim olacaktır. Bu nedenle tercih edilecek üniversitenin uzmanlaşmak istenen bölüm ve meslekle ilgili başarısı, adaylara sundukları önemli bir faktördür. Bölümdeki akademisyenlerin durumları, deneyimleri, verdikleri dersler, yürüttükleri projeler, diğer bölümlerle olan temasları, yeni ve teknolojik öğrenme modellerinin uygulanması ve öğrencilerin bu sürece katılımları oldukça önemli göstergelerdir.

Yabancı Dil Eğitimi: Yaşamın ve mesleklerin hızla değiştiği, bilgiye ulaşma ve kullanmada sınırların ortadan kalktığı dünyada yabancı dilin gerekliliği kaçınılmaz. Dünyayı bilen ve uluslararası literatürü takip edebilen her öğrenci ve mezun, iş yaşamının arananları arasına girmekte zorlanmaktadır. Bu nedenle tercih etmek istediğiniz üniversitenin yabancı dilde eğitim vermesi ya da verdiği destekleyici bakış açısına sahip olması oldukça önem taşır.

Uluslararası Bağlantılar, Anlaşmalar ve Standartlar: Sizi kendi bünyesinde ya da iş birliği ve değişim programlarıyla dünyaya açan, çift diploma imkanları, uluslararası standartlarla uyumlu müfredat ve ders içerikleri sunan, farklı kültür ve akademik ortamlara ulaşımınızı kolaylaştıran üniversiteleri önemle takip edin.

Kariyer Desteği- İş ve Staj İmkânı: Öğrenciliğiniz boyunca edineceğiniz mesleki bilgi ve süreçlerin deneyimlenmesi ve iş yaşamına uyarlanması kariyer adımlarınızı hızla tırmanmanızı sağlayacaktır. Tercih etmek istediğiniz üniversitenin size bu olanakları sağlaması, kariyer yolculuğunuzda “yol arkadaşlığı” yapması sizi rekabetin kaçınılmaz olduğu günümüz dünyasında güvende hissettirir.

Fiziksel ve Sosyal Olanaklar

Üniversite tercihinde dikkat edilmesi gereken konuların bir diğeri de üniversitenin sahip olduğu fiziksel, teknolojik ve sosyal imkanlar. Öncelikle üniversitenin yeri, şehre uzaklığı, kampüsünün /yerleşkelerinin lokasyonları dikkat edilmesi gereken unsurlardır. İlgi alanınıza uygun ya da size yeni bakış açıları sunacak öğrenci kulüplerinin varlığı, bireysel ve takım sporları aktiviteleri, sosyal sorumluluk projeleri, paneller, seminerler ve etkinliklerin sayı ve çeşitliliği, kütüphane ve bilgiye erişim seçenekleri ve bunlara ulaşabilme kolaylığı akademik başarının yanında bireylerin kişisel ve sosyal yönlerini de güçlendirir.

Mali Süreçler

Adaylar, eğitim ve öğretim boyunca alacakları desteklerin maliyet süreçlerini iyi değerlendirip karar vermeliler. Tercihlerinizde bir vakıf üniversitesi olacaksa, burs imkanları, öğrenciliğiniz boyunca sizi motive edecek ek desteklerin varlığı, ücretsiz sunulan eğitim hizmetlerini bilerek karar vermek adayların yararına olacaktır.