İSTANBUL'UN SEÇİMİ

Halil İbrahim İZGİ
Tüm Yazıları
Yerel seçimler yaklaşıyor, pazar sabahı şehrin nabzını tutmak üzere dışarı çıkalım dedik. Erken saatte Anadolu Yakasından 15 Temmuz Şehitler Köprüsü tarikiyle karşıya geçtik.

İstikamet Arnavutköy. Bilenler bilir, İstanbul’da iki Arnavutköy vardır. Biri Boğaziçi’nin semtlerinden diğeri değil, Yeni havalimanının yakınlarında. Ailece kararımız Boğaz kıyısında olana gitmek, ortalıkta kimseler yok. Şehir güne geç kalkmayı tercih ediyor. Bu bizim için iyi. Geçen hafta kalabalığa kalmamak için Arnavutköy’ü hızla geçmiştik. Bugün hakkını verme zamanı. Yukarıda Musevi mezarlığı ile kilisenin az aşağısından yürümeye başlıyoruz. İrilik ufaklı butikler açılmış, atölyeler. Bir tarafta “English High School’lular Derneği’nin” tabelası görünüyor. Sahili dik kesen caddeden oyuncak bebek dükkanının vitrinine bakarak ilerliyoruz. Karşımızda bütün azametiyle Çamlıca Camii görünüyor. Sokak, camiyi kadraja almış. Rum kilisesinin bahçesinde ikram hazırlıkları var. Kafeler açılmış ve müşterilerini bekliyorlar. Bizim tercihimiz methini işittiğimiz bir kahveci dükkânı. Bağlarbaşı’ndan geçerken simit almıştık, yolda atıştırdık. Tam kahve altı oldu diyorum. Ne var bunda demeyin, sabah yediklerini kahve içebilmek için tüketen bir gelenekten geliyoruz. Milletçe demek istiyorum. Kahvenin ardından Arnavutköy sokaklarında sessizliği dinliyorum. Bebek’teki yat limanına karşı imza toplayan adres. Açılış, kapanış saatlerini bile İngilizce yazmaya özen gösteren tabelalar ve bazı endişeler: Davet çok elbise yok. Evet bu düşünceden yola çıkarak bir dükkân açılmış. Davetler için şık elbiseler kiralıyorlar. Tercih eder miyim bilmiyorum.

Arnavutköy faslında fazla uyumayı veya geç kalkmayı tercih ettiklerini anlayabiliyorum. Muhtar adaylarının seçim çalışmaları olmasa neredeyse yerel seçimlerin olduğu bile fark edilmeyecek. Ama bu güzel Boğaz semtini huzurlu görmek mutlu ediyor.

Eve dönüp başka bir adrese geçmeye hazırlanıyoruz. İstikamet Kadıköy. Daha öğle olmadan İstanbul’un iki yakasındaki iki ayrı semte uğramış olacağız. Küçük kızım, eşim ve ben otobüsle Kadıköy iskelesine doğru yollanıyoruz. Kadıköy ve Karaköy iskelelerinin üst katları İstanbul Kitapçısı olarak tanzim edilmiş. Dalgalarla hareket eden iskelede kitaplara bakmak güzel ama geliş amacımız klasik müzik dinlemek. Pazar sabahı Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nden iki genç çello çalıyor. Geliş nedenimiz onları dinlemek. Bach ve Offenbach parçalarını solo ve düet olarak icra ediyorlar. Müzikten başımı kaldırdığım zaman Hıncal Uluç’un da orada olduğunu görüyorum. Yanımdaki yaşlı beyefendi belli ki siyasi angajmanı yüksek bir profil ama birlikte müziği dinliyoruz.  İstanbul Kitapçı’sının çay bardaklarının sesleri klasik müziğe eşlik ediyor, müzisyenlerin arkasında bir Şirketi Hayriye vapuru Eminönü veya Karaköy’e doğru hareket ediyor.

Kimimiz geç, kimimiz erken uyanıyor. Üsküdar’da sabah erkenden oluyor ve erken kalkan gerçekten yol alıyor.  Öğle olmak üzereyken eve döndüğümüzde İstanbul’un seçimini çoktan yapmış olduğunu görüyorum. Herkes bir taraflara gidiyor ama gidilmek istenen ortak hedef güzel bir gelecek ve seçim atmosferi bize sonuçların güzel olacağını gösteriyor.