İtalya ekonomisi 2008 sonrası krizden bir türlü çıkamadı. Hatta IMF ölçümlerine göre, ekonomisinin 2008 mali krizi öncesindeki seviyelerine, ne yazık ki 2020’den önce gelemeyecek. Çünkü 2010-11 yılları arasında yaşanan krizi AB bölgesi büyük borç batağını temizleme noktasında sorularına yanıt bulamıyor. Dolayısıyla İtalyan halkı da bu süreçteki aldıkları payları nedeniyle ne sağ ne sol bloktan memnun olmayınca 4 Mart 2018 seçiminde 5* ve Lig partilerini öne çıkardı. O günlerde Euro için en kötü senaryo bu iki partinin koalisyonu olarak gösterilirken süreç buraya doğru kaydı. Ancak Cumhurbaşkanı, ikisinin kurduğu hükümetteki ekonomi bakanını veto edince tepkiler arttı. Cumhurbaşkanı Mattarella, bir teknokrat hükümeti kurulmasını ve erken seçime gidilmesini isteyerek IMF'nin eski Türkiye Masası şefi Cottarelli’yi görevlendirdi. Ama Demokrat Parti haricindeki büyük siyasi partilerin hepsi, teknik hükümete güvenoyu vermeyeceklerini açıkladı. Bu durum nereye gidecek belli değil.  

Alnus Yatırım Araştırma Müdürü Yunus Kaya’dan aldığım bilgiye göre; 

Riskten kaçınma eğilimi ile İtalyan tahvillerine gelen satışlarla faizler artarken Almanya ve ABD tahvillerine para girişi oldu. Euro dolar karşısında sabah 1.1630 iken hızla değer kaybederek öğlen 1.15'e kadar geriledi. Zaten düşüş trendinde olan İtalyan borsası yüzde 3 daha düşerken Avrupa borsaları da günü kayıplarla kapattı. ABD’de Dow Jones yüzde 1.6 kayıpla kapandı. Bu satış dalgasından BIST de etkilendi ve bugün de etkilenecek.

İtalya'da siyasi krizin derinleşmesi dün global ekonomiyi vurdu. 

Basında yer alan haberlere göre Londra'da yatırımcılarla buluşan Mehmet Şimşek ve Murat Çetinkaya'nın, yeni bir faiz artırımı sinyali verdiği bildirildi. Bilindiği üzere TCMB 1 Haziran’dan itibaren yüzde 16.5’dan 18.0’e çıkma hakkına kavuşacak. Bu sayede dolar endeksi 3 gündür değer kazandığı halde TL’ye karşı değer kaybediyor.  Bu elbette yeterli ve ölçü değil.

İşte küresel krizden nasipler…