KADIN HİKAYELERİ DEVAM

Funda ÖZKALYONCU 11 Ağu 2019

Funda ÖZKALYONCU
Neden kadın halleri, kadın şımarıklıkları yazıyorum?

Kadınları çok önemsiyorum da ondan.

Bakmayın ülkeyi bıyıklı adamların yönetmesine, her evde onları yöneten, yönlendiren kadınlar var.

Dahası bu adamları doğuran, yetiştiren kadınlar olduğuna göre.

Bir ülke sorunlarını çözecekse, çıkmazdan çıkacaksa, hale yola gelecekse, kadınlar başaracaktır, kadınlar yapacaktır, diye düşünürüm.

Orkestra şefinin kadınlar olduğunu bilirim.

Evde, ailede orkestra şefi anadır, kocaların orkestra şefi kadınlarıdır, karılarıdır. 

Bakıyorum, seyrediyorum.

Özellikle orta yaş kadınlarına bir şeyler oldu.

Tam, çocuklar büyüdü, kocalar kontrol altına alındı, he karıcım, tamam karıcım kıvamına geldi.

Evde ihtiyaçlar azaldı, pre menapoz, menapoz, tam yaşlanma sürecine girerken, oh be diyecekken, birdenbire kişisel gelişim, farkındalık meselesi ile karşı karşıya geldiler.

Aman yahu, tam yaşlanma halinin dinginliğini yaşayacakken, bu da ne.

Sağım solum farkındalık, kendini sev, kendini çok çok sev, hayır demeyi öğren, gez, turdan tura atla, o otobüsten in, öbürüne bin, tangoya git, oradan çık, seramik yap, oda yetmez, ebru sanatı, boya falan, hayat tek gün, o da bugün, zehirlenmesine tutul.

Allah’ım, şuursuzca koştur Allah, koştur.

Hayatın, yaşamın, hiçbir şeyin yetmez halinde yaşa.

Gündoğan sahilde kahvede oturuyorum, 4 kadın geliyor 50’li yaşlar.

Kadınlar, boyalı sarı saçlar, el ayak tırnakları rengarenk boyanmış, pareolar, plaj elbiseleri rengarenk, çantalar taşlı pullu, ayak bilekleri kalın ama olsun, rengarenk taşlı hal hal.

Ne güzel diyorum, çok mutlu kadınlar olmalılar ki, böyle rengarenk giyinmişler.

Yanılmam 5 dakika sürmüyor. 

Telaş içinde, çay-kahvelerini alıyorlar, yanlarında getirdikleri, poğaçaları, açmaları cart diye paketlerden çıkarıyorlar.

Allah kahretsin diyor kadın, bugünkü öğretiyi yapamadım, sinir içindeyim.

Bugün 20 kişiye sebepsiz, seni seviyorum diye sarsılacaktım, kime sarılacağım ki, bütün komşularla kavgalıyım diyor. 

Bir diğeri, ben geceleri yalnız kalamıyorum çok korkuyorum, diye anlatıyor. 

Diğer kadınlar, hep beraber konuşmaya başlıyorlar, bağıra çağıra anlatıyorlar, birbirlerini hiç dinlemiyorlar. 

Dertleri hep farkındalık kendini sev. 

Ama hem mutsuzlar hem korkuyorlar, hem kendilerini çok sev derdindeler, hem farkındalık telaşındalar, bu arada asabiler.

Karmakarışık kadınlar.

Diyesim geliyor, kız kendinizi daha ne kadar seveceksiniz, etrafa ve hatta birbirinize yaptığınız saygısızlık inanılmaz, dikkat edin, dikkat etmek başkalarına vereceğiniz en güzel hediyedir. 

Bakın bacılar, aşırı farkındalık arayışı, hepinizi hallaç pamuğu gibi atmış, farkında olduğunuz şeyler Allah vergisi yeteri kadardır.

Dahasını aramak, sizi devamlı farkındalık haleti ruhuyesi ve farkındalık takvimi içinde karmakarışık yaşamanıza neden olur.

Siz daha çok,

Suratlarınız ekşi, ruhunuz karmakarışık, aklınız farkındalık ararken, fotoğraflarınızın altına dostlarla kahve keyfi yazar durursunuz.

Funda'nın aklındakiler…

... Yaz geldi, tatil sezonu derken, tatilciler kazıklama hikayelerini anlatır oldular.

Özellikle Alaçatı, Çeşme ve Bodrum.

Söğüşlenme hikayeleri.

6 Ağustos’ta, 6 tatilci Alaçatı'da ünlü bir restorana gidiyor ve deniz mahsulleri yiyorlar.

Gece sonunda hesap 19 bin 098 TL geliyor.

Atom 32 TL, köpoğlu 28 TL, karides söğüş 100 TL, (6 porsiyon yiyorlar,) ıstakoz 3 bin 740 TL, iki şişe şampanya 12 bin TL ve son olarak adisyona bin 736 TL garson parası yazıyorlar.

Bunları atmıyorum, sosyal medyada ödenen adisyonun fotoğrafı var.

Akıllara zarar, kazık ve şuursuz bir para.

Bu hesap olamaz derken, bu insanlarda ne yemişler be kardeşim, boşan da semerini ye dememek için kendini zor tuttum.

Ne kadar çok paranız var, nasıl kazandınız acaba, vergi falan ne durumda, kul hakkı yemediniz umarım, İnşallah derken. 

Bir baktım ki zenginin parası züğürdün çenesini yormuş. 

... Komedyen Hayrettin Amerika'da sosyal deney yapıyor ve bunu youtube hesabından paylaşıyor.

Hayrettin, bir restorana giriyor, karnım çok aç, bir dilim pizzanızı alabilir miyim diyor, tabiî olumsuz yanıt alıyor.

Sonra sokakta yaşayan evsizlerin yanına gidiyor, orada bir evsiz, yemeğini paylaşıyor.

Evsizin adi Mehmet.

29 yaşındaki Mehmet, 6 ay önce buraya 10 bin dolar ile geldiğini, sonra ailesinin 7 bin dolar daha yolladığını, ama bir türlü tutunamadığını anlatıyor.

Artık parasız.

Şimdi sokaklarda yaşıyor ve acıktığında insanlardan yemek istiyormuş.

Ünlü zengin inşaatçı, Ekşioğlu ve Büyükhanlı ailelerinden birinin oğluymuş.

Aile belli ki oğlunu silmiş.

Bir aile oğlunu silebilir mi?

Siler.

Yaşananlara bağlı.

Evlat doğurmak mesele değil, evlat kalmak önemli.