KAHVE BAHANE

Recep GARİP 01 Tem 2022

Recep GARİP
İnsan, mazeretler üretmeyi seviyor. Aslında mazeretlerimiz yeni kapıların açılmalarını da sağlıyor bizlere.

İnsan, mazeretler üretmeyi seviyor. Aslında mazeretlerimiz yeni kapıların açılmalarını da sağlıyor bizlere. Durup dururken bir konuyu ya da şu anda yazmayı düşündüğüm bu yazıyı bile bir mazereti ileriye sürerek yazabiliyorum. Biz buna ister mazeret diyelim, ister sebep-vesile diyelim anlayacağımız odur ki vesilesiz, sebepsiz, mazeretsiz insan insana, insan sevdiğine, insan hasretle kavuşmak istediklerine erişemiyor.             

Hani ecdadımız ifade  etmişler ya; "gönül ne kahve ister ne kahvehane/ gönül sohbet ister kahve bahane" diye aynene öyle. Bir yıla yaklaşan bir süredir her pazar Diyanet Televizyonunda "Kahve Bahane" diyerek izleyicilerin karşısına çıkmak, her hafta yeni bir konukla muhabbeti kahveye bağlamak önemli. Elbette her konuğun kendine has üslubuyla çocukluğundan bugünlere gelme hikayelerini samimi, içten, hisli terennümlerle hayatın zorluklarıyla gereçekleştirilen mücadelelerin nasıl insanı güçlü kıldığına tanıklık ettik, etmeye devam ediyoruz. Televizyonlar dünya insanın hayatını tepeden tırnağa şekillendiriyor. Bunu bilerek ilkeli yayınlar yapan, insanın fıtratına uygun programlarıyla dünyanın dört bucağında izlenen Diyanet camiamıza, Televizyon yöneticilerine, bütün programcılarına, yapımcılarına, izleyicilerine şükranlarımı iletiyorum.

İlk programımıza Türk tiyatro ve sinema sanatçısı Hasan Kaçan'ı konuk etmiştim. Konyada çok kıymetli bir dostunu ebedi yurda uğurlayarak mazeret üretmeksizin sete çekime gelmişti. Yaz döneminde Kuleli Askeri Lisenin ön tarafındaki tarihi caminin avlusunda çekimleri açık havda, boğazın kıyısında, bir yandan gemileri, diğer yandan şairlerin, yazarların, seyyahların, ilim ve irfan sahibi insanların yazmaktan büyük keyif aldığı İstanbul'u canlı kayıtlara düşürmeye gayret ettik, ediyoruz. En son izlediğiniz, Çizer-yazar ve sanatkar Hasan Aycın, MÜSİAD Başkanlarından Ömer Cihad Vardan, Hattat Hüseyin Kutlu, Sanatkar, Bestekar,  Oyuncu roman yazarı ve sesiyle Anadolu’nun yankısı haline gelen Ahmet Şafak misafirimdi. Büyük bir keyifle hayat hikayelerinin arasından kendimize çıkardığımız derslerle nasıl başarılı olunması gerektiğinin yollarını ve yöntemlerini öğrenmiştik.

İlkokul yıllarımdan hatırladığım Ziya Gökalp'in "Ala Geyik" şiirinden kısa bir bölüm buraya oldukça şık düşlecek; "Çocuktum, ufacıktım/Top oynadım,acıktım/Buldum yerde bir erik/Kaptı bir Ala Geyik//Geyik kaçtı ormana/Bindim bir ak doğana/Doğan, yolu şaşırdı/Kaf Dağından aşırdı//Attı beni bir göle/Gölden çıktım bir çöle/Çölde buldum izini/Koştum, tuttum dizini//Geyik beni görünce/Düştü büyük sevince/Verdi bana bir elma/Dedi, dinlenme, durma//Dağdan yürü, kırdan git/Altın Köşke çabuk yet/Seni bekler ezeli/Orda dünya güzeli//Bin yıllık çile doldu/Bunu dedi, kayboldu/Yedim sırlı elmayı/Gördüm gizli dünyayı..." Böyle sürüp gidiyor şiirimiz. Her insanın böylesine içli, sevimli, ahenkli çocuklukları yok elbette. Lakin yaşanılan bütün hayat insan için birer tecrübe, deneyimler bohçası. Bohçayı açtığımızda gördüğümüz odur ki her bireyin kendince yaşadıkları ve cocukluk yıllarında başlayan hayatı anlamlı hale dönüştürme çabaları büyük gayretlerin sonucudur. Başarı, sabır ve istikrar gerektirir. Her pazar saat 13.00 de yayınlanan "Kahve Bahane", Aort Medyanın emekleri ve özellikle Diyanet İşleri Başkanımız Prof. Ali Erbaş'ın tensipleriyle Dini Yayınlar Genel Müdürü Doç. Dr. Fatih Kurt Beyefendi kardeşimizin büyük gayretlerinin olduğunu ifade etmeliyim. Diyanet İşleri Başkanlığımız ve Dini Yayınların attığı her adım sınırsız coğrafyadaki mazlumların sesidir. Büyük Türk-İslam coğrafyasıyla birlikte mazlum ve mahzun insanlık aleminin sesi olmak, İslam, iman ve itikat meselelerini Kuran ve sünnet çizgisinde sürdürmek büyük bir gayret ve medeniyet çabasıdır. Dün böyleydi, bugün de böyle yarınlarda da böyle olacak biiznillah.

Ümmet coğrafyasında var olan, olmakta olan hadiselerin gözüken ve gözükmeyen yönlerine pencereler açarak Filistin’den Filipinler’e, Afrika’dan Doğu Türkistan'a, Buhara’dan Semerkant'a, Fildişi sahillerinden Avrupa’nın ve Asya’nın her bir yanında iman ve İslam sancağını dalgalandırma gayreti Türk milletinin "Kızılelma"sıdır. Bu gayret ve çabaya karınca kararınca her birimizin katkılarda bulunması icap eder. Kimimiz eserlerimizle, kimilerimiz ahlakı hamidelerimizle ve kimilerimiz de bizatihi yaşantılarımızla. Uzattığımız her elin, baktığımız her gözün bizden izler taşıyacağına inanmamızla yol devam ediyor.

Elbette hayatımızın içinde var olan bahaneleri doğru değerlendirebilirsek bizler için büyük kazanç olacaktır. Selamı, tebessümü, şefkati, merhameti, muhabbeti, sevgiyi, esenliği, günaydını, merhabayı daha  bir sürü işimizi, aşımızı bahane edebilirz. Karşılaştığımız her insana selam vermenin bir vecibe olduğunu unutmadan, esenlik dilemenin insan yüreğinde baharlar açtığına inanarak yürümeliyiz. İşte böylesi coşkunluk içerisinde "Kahve Bahane" yeni dönemi için kollarını tekraren sıvamış ve yollara düşmüştür. Yine yaz çekimlerimizi Kuleliden, denizin kıyısından şiirli muhabbetlerle sürdüreceğiz. Yeni dönem konuklarımızdan çok değerli Cumhurbaşkanlığı Politikalar Kurulu Üyesi Prof. Dr. Sosyolog Ümit Meriç Hanimefendi, Kalemiyle Hz. Hatice'den, Hz. Meryem'e, Hz. Asiye'den, Fatma ve Ayşe Validelerimize kültür, sanat ve medeniyet mücadelemizde her daim omuz omuz durduğumuz araştırmacı, gazeteci yazar Sibel Eraslan, Türk şiirinin önemli isimlerinden.şair, yazar, çevirmen, editör, radyo ve televizyon sunucusu Ahmet Murat Özel ve yine doksanlı yıllardan bu yana dinlemekle şurumuzu kamçılayan akademisyen sanatkarlarımzdan Ömer Karaoğlu üstadımla karşınızda olmayı sürdüreceğiz. Gelin isterseniz siz bahane etmeyin; bence kapıları çalarken, seslenirken, selamlaşırken, hal hatır ederken, sofraya otururken, cemiyette buluşurken, camilerimize saf saf dururken, kahvaltılarda, akşam yemeklerinde bahanemiz muhabbet olsun. Besmelemiz, hamdimiz ve şükrümüz çok olsun.

Elbette her şey bir bahaneyi gerektirmiyor. Örneğin namaz vakitlerle belirlenmiş, vakt erişince-ezan okununca kılmak icap ediyor. Ramazan ayında oruç tutmak üzerimize farz kılınmış tutmak gerekiyor. Sılai rahim, hasta ziyaretleri, büyükleri arayıp sormak, ihtiyaçlarını görmek, düşkünlere, yoksullara, yetimlere, kimsesizlere sahip çıkmak görevlerimizden. Bunlar için bir bahane yok. Aklımıza düşen dostumuzu bir vesileyle arayıp sormak, bayram ziyaretleri yapmak, helalleşmek gibi hususlar da bu baplardandır. Yine de biz yaşadığımız hayat içerisinde fırsatları değerlendirip "Kahveyi Bahane" edelim. Bugünlerde yeni dönem çekimlerimize başlıyoruz. Aman dikkatli olalım bu yaz sıcak geçeceğe benziyor. Bundan böyle her pazar birlikte olma ümidiyle adı gibi "Kahvenin Bahane" sohbetin şahane olduğu programlarımızda görüşmeyi umarak Rabbime emanet olun. Sağlıcakla kalın.

www.recepgarip.com