Nisbeten soluk alabilecekleri, sevdiklerine güvenli gelecek kurmayı umut edebildikleri yerlere giderler. Bunlardan biri, Davut ismindeki bir Afgan mülteci Yeni Zelanda’yı kendine yeni bir yurt olarak görmüş. Kendine açılan kapıları o da elinden geldiğince diğerlerine açmaya çalışıyormuş. Hatta öyle ki kapıya gelen caniyi cami ziyaretçisi sanıp “Merhaba kardeşim!” diyerek karşılamış. “Hello brother” yani. Bu onun son sözleri olmuş ve şehit düşmüş. Yeni Zelanda’daki İslam düşmanı katliamın ilk kurbanı.

Onun dilinden dökülen bu iki kelime bambaşka kapıları açmaya vesile oldu. TRT World bu sözleri bir internet etiketine dönüştürerek İslam düşmanı kampanyaya barış çağrısıyla cevap veriyor. Katilde karşılık görmeyen bu selam sözcüklerini dünya ile paylaşıyor. Ünlü ünsüz birçok kişi bu etiketi destekliyor ve şu anda İslam’ın barış mesajını yaymak için bir vesile oldu.

Başka bir coğrafyaya geçiyoruz. Amerika ve Rusya arasındaki bölgede Rusya sınırları içinde Kamçatka’ya. Meraklı seyyahlar haricinde hemen hemen hiç kimsenin bilmediği bu topraklar iki ayrı kutbun birleştiği yer. Bering Boğazı’ndaki bu yarımada aynı zamanda Milliyet yazarı Samed Karagöz’ün köşesinin ismi. Samed, tıpkı bu ıssız topraklar gibi ıssız konular üzerinden bir hikaye anlatıyor. Sanatın izini sürerek köprüler kurmaya çalışıyor. Bunu azimle yapıyor. Sadece köşesiyle sınırlı değil yaptıkları başarılı bir televizyon yapımcısı olarak ekranlarda ve farklı sanat ortamlarında öğrencileriyle devam ediyor Kamçatka’ya gitmeye. Herkesin kolay yolculuklara talip olduğu günümüz dünyasında meşakkati bol, geri dönüşleri kısıtlı ve yüksek sabır isteyen bir maceranın ortasında ıssızlığa doğru bir yolculuk.

Kendisinin sanatı algılayışı klasik bir eleştirmen gözlüğüyle değil, yapıcı bir aklın rehberliğinde ilerliyor. Bu nedenle yazdıklarını sadece güncel parantezinde değerlendirmek doğru olmaz. Kamçatka gidilecek bir menzilden öte yolculuğun adı Karagöz’ün yolculuğunda. Farklı coğrafyalara temas eden, etkileşime açık ve köprüler kurmaya gayret gösteren serinkanlı bir hakikat yolcusu.

Sanatı, insanların birbirine olan üstünlüklerinin remzi olarak değil, iletişim biçimi olarak görüyor. Profil Yayınları’ndan çıkan kitabı bu yolculuğun gazete sayfalarında kısıtlı kalmaması, geleceğe taşınması için önemli bir fırsat.

Kamçatka’dan açılan bu sanat kapısı tıpkı Yeni Zelanda’daki “merhaba kardeşim” diyen güleç yüzlü mülteci gibi içeri davet ediyor. Uzun zaman ihmal ettiğimiz ve bizi bi araya getirmek yerine aramıza mesafe koyan sanat anlayışını farklı bir tercümeyle barış diline kazandıran Samed Karagöz’ün Kamçatka yolculuğuna katılırsanız, sanatın uzak sandığımız düşünceleri nasıl yakınlaştırabileceğini görebilirsiniz.

Hepimizin “merhaba kardeşim” diyerek yeni kapılar açmaya ihtiyacı var. Kendi hesabıma Samed’le yaptığımız bölük pörçük yolculukları Kamçatka kitabında tazeleme niyetindeyim. Yolunuz düşerse, Kamçatka’da görüşürüz. Sanatın içinde hepimize yetecek yer var.