​KARABÜK'ÜN MAĞARALARI

İsmail ŞAHİNBAŞ
Tüm Yazıları
Karabük'ün jeolojik miraslarının anlatan yazımın üçüncü bölümünü mağaralara ayırdım.

Karabük’ün jeolojik miraslarının anlatan yazımın üçüncü bölümünü mağaralara ayırdım. Karabük’teki bu jeolojik mirası anlatmadan önce ülkemiz sınırları içersindeki genel durumu bir özetlemekte yarar var. 

DSR_46842

Dünyadaki diğer ülkelere göre ‘mağara cenneti ülke’ durumunda olan yurdumuzda yaklaşık 40 bin adet mağara bulunmaktadır. Mağara oluşumları bakımından önemli bir jeolojik-jeomorfolojik nitelik olan karstik alanlar ülkemizde Batı ve Orta Toros dağlarında (Muğla, Antalya, Isparta, Burdur, Konya, Karaman, İçel ve Adana ) yer almaktadır. 

Anadolu’nun mağaraları

Türkiye'nin en uzun (Beyşehir Gölü batısındaki Pınargözü Mağarası 16 km) ve en derin mağaraları (Anamur'un kuzeyinde Çukurpınar Düdeni 1880 m) bu dağ kuşağı üzerindedir. Günümüze kadar tüm yerli ve yabancı mağaracı gruplarının inceleyerek belgelendirdiği mağara sayısı yaklaşık 800'dür. Turizm çeşitliliği açısından ülkemizdeki mağaralar, önemli bir potansiyel oluşturmaktadır. Ülkemizin % 40’ı, mağara oluşumları aşısından önemli bir nitelik olan karstlaşmaya uygun kayalardan meydana gelmiştir. Türkiye’nin en uzun mağarası, 15 km’den fazla olan Isparta’daki Pınargözü Mağarası; en derin mağarası ise -1429 ile Mersin’deki Peynirlikönü Mağarası’dır. Türkiye’de 30’un üzerinde mağara turizme açılmış olup, bunların dışında yalnızca uygun ekipman sağlanarak rehber eşliğinde girilebilecek özel ilgi gruplarına yönelik bir çok mağara bulunmaktadır. 

Karabük’ün mağaraları

Karabük İli sınırları içerisinde yer alan Bulak (Mencilis) ve Hızar mağaraları en tanınmış olanlarıdır. Ayrıca, Sipahiler Köyü’nde 61 basamakla çıkılan bir mağara bulunmaktadır.

Bulak Mağarası

DSR_4708-ana-foto-(1)2

Safranbolu’nun 8,5 km kuzeybatısında bulunan Bulak Mağarası, Türkiye’nin dördüncü, Karadeniz Bölgesi’nin de ikinci en uzun mağarasıdır. Araç Çayı’nın kuzey bölümünde, yüksek dağlardan beslenen Mağara Deresi Kanyonu’nun sona erdiği noktada bulunan mağaranın toplam uzunluğu 6050 metredir. Kuzey-güney yönünde, birbirine bağlı üç kattan meydana gelen mağara, günümüzden 65-200 milyon yıl önce oluşmuştur. 

DSR_4724-(1)2

En uzun bölümü ‘Alt Kat’ olan mağaranın, üç girişi bulunmaktadır. Mağaranın en yeni kesimini oluşturan ve uzunluğu 4300 metreyi bulan bu bölümün içinden, yaz-kış belirgin akışı olan büyük bir yeraltı deresi akmaktadır. Bu yeraltı deresi derinlikleri yer yer 3-5 metreyi bulan değişik büyüklükte göller oluşturmuştur. Gerideki yüksek dağlardan beslenerek gelen yeraltı sularının oluşturduğu mağaradaki yeraltı deresi, büyük bir ağızdan açığa çıkmaktadır. Özellikle son kesimleri bütünüyle su ile doludur. 

DSR_46172

Bu suların bir bölümü Safranbolu'nun içme ve kullanma suyu ihtiyacını karşılamaktadır. Bulak Mağarası'nın en güzel bölümünü ‘Orta Kat’ oluşturmaktadır. Bu katın girişi, ‘Alt Kat’ girişinin (suyun çıktığı giriş) 200 metre kuzeydoğusunda, suyun çıktığı yerin doğu üst yamacında yer alır. Ana girişten 100 metre yukarıda giriş ağzı bulunan bu bölümün uzunluğu 1200 metredir. Son kesiminde ‘Alt Kat’ ile birleşen ‘Orta Kat’ın içerisi görünümleri son derece güzel, değişik renklerde damla taşlarla (özellikle sarkıt, dikit, sütun, duvar ve perde damlataşları) kaplıdır. Buna karşılık, ‘Orta Kat’ın hemen hemen orta kesiminden de bütünüyle fosilleşmiş olan ‘İkinci Üst Kat’a çıkılır. Bir birinden bağımsız iki galeriden oluşan bu üst katın gelişimi durduğundan; buralarda damlataş oluşumları yoktur. En son noktası, yeraltı deresinin açığa çıktığı kaynak girişten 291 metre yukarda bulunan Bulak Mağarası; Türkiye'nin turizme açılan en uzun mağarasıdır. Bütün katları göz önüne alındığında, en azından iki milyon yıldan beri gelişim gösteren ve sahip olduğu canlı ve cansız varlıkları ile büyük bir ekosistem oluşturan bu mağara, aynı zamanda ülkemizde en çok araştırılan ve en çok bilinen mağaralardan biridir. Mağara havasında insan sağlığını olumsuz yönde etkileyecek her hangi bir gaz fazlalığı veya azlığının saptanmadığı Bulak Mağarası, 2000 yılında MTA Karst ve Mağara Araştırmaları Birimi'nin elemanlarınca incelenerek; ‘Orta Kat’ın ilk 310 metrelik bölümünün mimari, aydınlatma, koruma ve risk projelerinden oluşan Uygulama Projesi hazırlanmıştır. Bu projeye bağlı olarak inşaatı yapılarak, 2003 yılında da turizme açılmıştır. 310 metrelik bölüm dışında kalan alanlar ise; özel donanımı olan mağaracılar tarafından spor, macera ve bilimsel amaçlarla gezmeleri ve araştırma yapmaları amacıyla uygulama dışı bırakılmıştır. Giriş kısmında tarihi dönemlerde insanlar tarafından iskân edildiğini gösteren duvar kalıntıları bulunan mağara; mağara turizminde tüm ilgi gruplarına hitap edecek özelliklere sahiptir. Mağaraya hem Safranbolu ve hem de Karabük üzerinden araçla gidilebilmektedir. Bulak Mağarası; gerek gelişim özellikleri ve sahip olduğu şekilleri ve gerekse bulunduğu bölgenin vahşi güzelliği ile bölgenin yaygın olan kültür turizminin, alternatifsiz bütünleyicisidir.

Hızar Mağarası

DSR_46792

Safranbolu merkeze yaklaşık 8 km uzaklıktaki Aşağı Dana Köyü’nde bulunan Hızar Mağarası, Hızar Çayı’nın kireçtaşlarından oluşmuş sahayı aşındırması sonucunda oluşturduğu Tokatlı Kanyonu’nun başlangıç kısmında III. Zaman Eosen Dönemi’ne ait yaşlı kireçtaşları içerisinde oluşmuştur. Sarıçiçek Dağı üzerinden de ulaşılabilen 900 metre rakıma sahip mağara henüz tam anlamı ile keşfedilmemiş ve bu sebeple turizme açılmamıştır. 

DSR_46302

Geniş bir girişi bulunan yatay gelişimli mağara bir ana koridor ve bu ana koridora bağlı iki yan koridordan meydana gelmektedir. Yeraltı suyuna sahip mağara içerisinde yeraltı sularının kireçtaşlarını çözerek şekillendirmesi sonucunda sarkıt ve dikit gibi karstik şekiller bulunmaktadır. Yeraltı suyu, süzülerek ilerlemesi sebebi ile temizdir ve bu nedenle içme suyu olarak kullanılmaktadır.

Devam edecek…