KAYBEDEN KADINLAR KULÜBÜ..

Funda ÖZKALYONCU
Tüm Yazıları
Hürriyet, Kelebek yazarı, Ömür Gedik hanımefendi, "Tuvalette sevişenler kulübü" başlıklı yazısını yazmasa, bu yazıyı yazmayacaktım.

Kendi hayal kırıklığımda oturup kalacaktım.

Konumuz ne?

Kaybedenler Kulübü filminin ikincisi yani Yolda filmi.

Film vizyona girer girmez, koşarak gittim.

İlk filmi çok beğenmiştim.

Radyocuyum ya, daha da ilgimi çekmişti.

Filmdeki radyocuların özgürlük ruhu, radyonun kıt kanaat geçinme hali, filmin samimiyeti, evlerde yanan sönen ışıklar, evlerdeki duygusal, çıkmaz hayat hikayeleri, dikkatimi çok çekmişti ve filmi sevmiştim.

Eh ikincisi çekilince koşarak gittim.

Filmin radyocuları ve radyo hali bitmiş, laf olsun diye bir iki dakikalık sahne koymuşlar.

Kadınların ahlak anlayışını aşağılayan bol seks, her dakika inanılmaz küfür var.

Sinemacı biri olarak, sinemaya çok giden biri olarak,

Bilirim ki.

Filmler, hikayedir, senaryodur.

Gerçek anlamdaki ahlak anlayışımla yargılamak istemem.

Ama bu filmde, seyrederken, çıkarken aklımda, ağzımda bıraktığı tat rahatsız edici.

Kadınlar felaket anlatılmış, kadınların ahlak anlayışı yerlerde.

Bir tuvalet sahnesi var ki, mide bulandırıcı, kadınları aşağılayıcı.

Kadınlar seks konusunda o hale gelmiş ki, vay anasını, bu kadarı da olamaz dedirten hissiyat.

Sanki kadınlar, kaybedenler kulübü olmuş.

Filmi ve o sahnesini burada anlatamayacağım.

Anlatamam.

Filmi hiç beğenmedim.

Yazmayacaktım da.

Ama

Filmin o sahnesi dillerde.

Sadece filmde kalsa..

Film bu diyeceğiz.

Ama öyle olmuyormuş.

Sahiciymiş ve çok varmış.

Ömür Gedik diyor ki, "İstanbul gecelerinde sıkça duyduğumuz bir şey bu. Bir kadın, bir erkek o gece tanışır, tuvalete girerler, kapıyı kilitlerler, ayak üstü sevişirler ve hiçbir şey olmamış gibi geceye devam ederler"

Filme gidip, benim gibi "çok abartıldı" diyenler için Ömur, "tuvalette sevişme" sahnesinin İstanbul gecelerinde bolca karşılığı var yani..

Diyor.

Madem ki gerçekte çok var.

Eyy kadınlar, hiç mi canınız acımaz, hiç mi teniniz acımaz.

Adınızı bile bilmeyen adamla.

Utanmazlar falan diye anlatacağım.

Ya kalbiniz.

Kadınlığınız batsın.

Ahlakınız batsın.

Kızkardeşliğiniz batsın.

Kadınlar yurdunun bacıları hiç değilsiniz.

Bir karış suda boğulun e mi.

Funda’ya takılanlar..

..........Mina Başaran, bildiğimiz gibi uçak kazasında hayatını kaybetmişti.

14 Nisan’da düğünü vardı.

Düğün Çırağan Sarayı'nda yapılacakmış ve Kenan Doğulu konser verecekmiş.

Hem otel hem Kenen Doğulu peşin olarak aldıkları parayı iade etmişler.

Vay efendim, bravo ne büyük insanlık yapmış Kenan.

Ne yapacaktı Kenan, paramı peşin aldım, o günü size, bu düğüne angaje ettim, olan biten beni ilgilendirmez, parayı geri vermem mi diyecekti.

İnsanlığın gereği bu, yapmaları gereken bu zaten.

Takdir edilecek bir durum yok.

İade etmeseler uzun süre sosyal medyada linç edilecekler, sonra sokakta neler diyeceklerdi.

..........Bu haber sadece bizim gazete YeniBirlik’te var. Haber başlığı sunucu Defne Samyeli diye yazılmış ama, sunuculuğu pek gerilerde kaldı. Defne artık şarkıcı, gece klüplerinde şarkı söylüyor ve dizi oyuncusu.

TÜIK, Türkiye'deki hanelerin harcamalarının nasıl şekillendiğini tespit amacı ile, "Hane halkı bütçe hanesi anketi" düzenliyor. Ve Defne hanımın hanesi bu anket için seçiliyor.

1 ay içinde 8 defa yapılacakmış bu anket.

Ankette, gelir kaynağı, elde ediliş sıklığı, hanenin elde ettiği hediyeler, yardımlar, yani tüm harcamalar kayıt defterinde listelenecekmiş. Defne hanım, ankete katılamam, tanınan kişiyim, özel hayatımın gizliliği ihlal edilecek diyor. Ve dava acıyor. Anayasa Mahkemesinden ret cevabı geliyor. İtiraz gerekçeleri yerinde değil, diyorlar. Mahkeme kararını bilemem ama zorla da olmaz ki. Herkes için..

İnsan haklarına aykırı bence.