KİM KORKAR HAİN KOVİD'DEN?

Mehmet Arif DEMİR
Kaçıncı dalga olursa olsun bir milim bile olumlu gelişme göstermemekte gösterdiğimiz ısrarı başka şeylerde göstersek çoktaaan uzaya uydu bile göndermiş, kolonimizi kurmuştuk.

En azından biz Türkler korkmadığımızı pandemiye defalarca pik yaptırarak, rekor üstüne rekor kırdırarak gösterdik. Biz korkmuyoruz, kim korkarsa korksun.

Kaçıncı dalga olursa olsun bir milim bile olumlu gelişme göstermemekte gösterdiğimiz ısrarı başka şeylerde göstersek çoktaaan uzaya uydu bile göndermiş, kolonimizi kurmuştuk.

#bizimçocuklar’ın ilk üç maçta 7 puanı cebe koyarak başladığımız Katar maceramızın ardından yaşananlar tam bir A La Turca’lık örneği olarak geçti kayıtlara. Geniş kadroya çağrılan futbolcularımızın tam tamına 15 (on beş) tanesinin Kovid 19 testi pozitif çıktı.

30. hafta maçlarından sonra aday kadro Riva’da bir araya geldi ve hepsinden sürüntü testleri alınarak laboratuvara gönderildi fakat sonuçlar daha belli olmadan beraberce kahvaltıya oturuldu ve ardından idmana çıkıldı tabii ki bu sırada kimsede ne yazık ki maske yoktu. O ana kadar iki olan Kovid’li oyuncu sayımız bu kahvaltı ve idmanla önce dokuza sonra da 15’e yükseldi. İşin en başında bu kardeşlerimizin yaptırdıkları testlerin sonuçları beklense ve bir araya gelmeleri bir süre için tehir edilebilmiş olsaydı bu kadar ağır hasar vermeyecektik belki. Amma velâkin; işte Kim Korkar Hain Kurttan diye bir tiyatro oyunu vardı hatırlarsınız Devlet Tiyatroları uzun süreler sahnelemişti aynı onun gibi kim korkar hain Kovid’den deyip hurra yapınca buyurunuz acı tablo 15 Kovid pozitif size.

Milli Takım kampına mı gelmişler, Kovid 19 kampına mı belli olmadı. Taylan Antalyalı, Emre Kılınç, Yusuf Yazıcı, Zeki Çelik, Nazım Sangare, İrfan Can Kahveci, Melih Demiral, Cenk Tosun, Kaan Ayhan, Dorukhan Toköz, Deniz Türüç, Kenan Karaman, Çağlar Söyüncü, Enes Ünal ve Mert Müldür yazımızın yazıldığı saat itibarıyla karantina altına alınarak tedavilerine başlanan isimlerdi.

Hatta içlerinden Çağlar ve Enes’in futbol oynadıkları ülkelere dönemeyip karantina sürecini Milli takımlarımızın Riva Kampı’nda geçirdiklerini de öğrendik.

Bu kardeşlerimizin hepsi hem ülke milli takımımızın hem de profesyonel futbol oynadıkları spor kulüplerinin göz bebekleri, temel direkleri. Her takım Lille kadar kadro derinliğine sahip değil ki, onlar Zeki ve Yusuf olmadan da PSG’yi yendiler ama Taylan ve Emre’nin yokluğunda Galatasaray, Hatay’a kaybetti. Çağlar olmayınca Leichster City, Pep’in baskısına teslim olmak zorunda kaldı. Avrupa’dan gelen futbolcularımızın başları kulüplerine karşı eğik kaldı maalesef.

Zaten son zamanlarda dünyada milli maçları angarya olarak gören ve gittikçe taraftar bulan bir görüş var bizim idareciler istemeden de olsa bu tez sahiplerinin eline çok detaylı bir koz vermiş oldular.

İrfan Can Kahveci’nin düğününden başlayarak milli takım kampına ve oradan da kulüplere kadar sirayet eden bu zincirleme reaksiyon sırasında yöneticilerimizin nasıl olup da bu sonucu öngörememiş olması ise tam bizlik bir reflekssizlik.

İlkokul öğrencileri müzik dersinde bir flütü beş arkadaş paylaşıp hünerlerini sergileyince bir anda aileleri dahil 19 kişiyi nasıl hasta ettilerse bizim Riva Kampı’na virüslü gelen iki futbolcu kardeşimiz de 15 futbolcu ve birkaç tane de yardımcı personeli böylece enfekte etmiş oldular.

Bir de bunun üzerine neredeyse TFF Başkanı Letonya maçımıza 12 bin seyirci alarak Kovid 19’a nanik yapacaktı ama Allah’tan ülkede halâ sağduyu sahibi insanlar var da bu kararın üzücü neticelerinden şimdilik yırttık.

Hepimize sağlıklı günler, hastalarımıza bir an önce şifalar diliyoruz.