KİM NE DURUMDA?

Yusuf DİNÇ 04 Eyl 2018

Yusuf DİNÇ
Kur atağında piyasada kim ne durumda diye şöyle bir düşünelim. Bir grup avantajlı durumda.

Bunların ilk sırasında ithal ikameci üretim yapanlar var. Bun grubun ürünlerine olan talep yükseldi. Artan talep fiyatı destekledi. Uzun zamandır KOSGEB gibi kurumların ithal ikameci projelere desteklerinin önemi bir kere daha anlaşılmış oldu.

Stokunda ithal ürün bulunanlar ki stokları değerlendi. Stokunda ithal ikameci yerli ürünleri bulunanların ise tıpkı ithal ikameci üretim yapanlar gibi talebi arttı ve artan talep ürünlerinin fiyatını destekledi.

Bu iki grubu besleyen yurtiçi enflasyondur.

İhracatçılar ki bunların özellikle üretim deseninde yerli girdiye yer verenleri. Bu durumdakilerin ürünleri ihraç pazarlarında görece ucuzlamış halde. Devalüasyonla ihracat artışı bir dış ticaret teorisidir. Bu şartlar altında ihracat rekoru gelmiyorsa sorun var demektir. İhracatçıların ithal girdi kullananları ise ilk başta paritedeki daralmadan etkilenmiş olsa da son dönemde paritede toparlanma görüldü.

Bu grubu asıl besleyen dinamik ise ihraç ettikleri deflasyondur. Buna göre kapitalist iç piyasadaki temel dinamik olan enflasyon dış piyasada aksi biçimde çalışmaktadır. Enflasyonun kur kaynaklı olması ise başlı başına deflasyon ihracını beslemektedir.

Dezavantajlı grupta önce çalışanlar var. Ücretler yapışkan olduğundan enflasyonun yansıması görülmeyecektir. Görülse de ücret artışlarının tatmin etmesini beklemek iyimserlik olur.

Diğer dezavantajlı grup rotatif kredi kullananlardır. Bu grup bankaların kendi risklerini taşıttığı iki gruptan birisidir. Karşılaşacakları faiz oranları karşısında moralleri bozulacaktır. Bir daha aynı hataya düşmemeleri umulur. Bankaların kendi risklerini aktardığı diğer grup döviz cinsi kredi kullananlardır. Bunlar büyük ihtimalle kur riski yönetmeyi de bilmiyorlardır ki moralleri bozuktur.

Bir de krizin fırsatçıları var. Bunlar ufak tefek peynir, domates, hırdavat vesair ticaretiyle uğraşanlar değildir. Bunlar üzerine konsantre olunması algı yönetimidir. Asıl fırsatçılar bir hafta içinde kredi faizlerini yüzde 20’lerden yüzde 40’lara çıkaran bankalardır ki ortaya çıkan duruma rağmen velinimet görülmektedirler. İvedilikle bankacılık sistemindeki oligopol ve oligopson yapının kırılması gerekmektedir. Bu yapı rasyonel değildir. Hala mevcut durumda konut kredisi erken kapaması için komisyon talep edebilecek kafadadırlar. Düzenleme kaynaklı fayda-maliyet körlüğü yaşıyorlar desek hüsnüzan olur.

Elbette bankacılık sistemi rekabetçi bir yapıya taşınırken sağlıklı göstergelerin korunması esastır. Bu ekonominin aktörlerinin finansal gücü artık ellerine almaları gerekmektedir.

Enflasyon ekonomiyi hızlandıracak dinamiği oluşturacaktır ancak bir risk var o da stagflasyon. İstihdam tarafına özenilmelidir. Kurdaki hareketin enflasyon üzerinde yapacağı baskı kur trendini güçlü tutacaktır. Bu dönemde istihdam güçlenmeli en azından kayıp olmamalıdır.