KOLAYLAŞTIRALIM ZORLAŞTIRMAYALIM

Cemalnur SARGUT 02 Tem 2020

Cemalnur SARGUT
Tüm Yazıları
Kolaylaştırmanın en güzel yolu; Allah'ın affediciliğini, sevgisini, insanlara olan muhabbetini, Peygamber'deki tecellisini anlatmaktır.

Kolaylaştırınız zorlaştırmayınız emri Allah’ın kullar arasındaki ilişkide bize yol gösteren en önemli düsturdur.

Kolaylaştırmanın en güzel yolu; Allah’ın affediciliğini, sevgisini, insanlara olan muhabbetini, Peygamber’deki tecellisini anlatmaktır.

Hep yargılayıcı, hep ‘cehennemlerden’ bahsedilirse bu kişiyi meşreben yaralar ve imandan uzaklaştırır ve insanı devamlı kendini suçlamakla baş başa bırakır en sonunda da imandan uzaklaşmanın en belirgin özelliği olan kendinden ümit kesmesini ve kendine acımasını sağlar.

Bunun için vazifeli olduklarımıza öğüt verirken Allah’ın yasakladığı konularda taviz vermemekle beraber hadiselerde ümit kesmemeyi telkin etmek lazım.

Mesela; insan tekâmül esnasında en kolay vazgeçebileceği şeyle başlamalıdır. Bir insan diyelim ki, onu Allah’tan gayrı tutan her tür kötülüğü işliyorsa, bunların içinde en kolay vazgeçeceği şey neyse, o damardan kesmek, onu keserken de diğer şeyleri azaltacağını görmek lazım.

Peygamber Efendimize birisi gelmiş, demiş ki:

·         “Ben kumar oynuyorum, zina yapıyorum, yalan söylüyorum, ahlaksızlık yapıyorum ama Müslüman olmak istiyorum”

Gülmüşler Peygamber Efendimiz:

o   “Yalanı bırak yeter” demişler.

Adam o gece ahlaksız yerlere gidecek fakat Peygamberden de etkilenmiş. Yalan da söyleyemeyecek. Çünkü Peygamber efendimiz yalanı yasaklamıştır. O gece oraya gitmekten vazgeçiyor, ertesi gün başka yerden vazgeçiyor, daha ertesi gün başka yerden vazgeçiyor.

O halde, kolaylaştıran bir Peygamberin sözleri sonucunda ne oluyor?

Aşka kavuşuyor insan ve aşkla kolaylıkla kötü huylarını verebiliyor.

Hatta Hocamın çok güzel bir sözü var;

·         “İnsanın aşksız kötü huylarıyla mücadelesi, toplu iğneyle dağı delmeye benzer; aşkla ise yakar gider” diyor.

Onun için kâmil insanın diğer yaratılmışlara tesiri onlara Allah aşkı ve ümit aşılamasıdır. Zira kâmil bilir ki son noktada Allah’ın rahmeti gazabını örtecektir

Kolaylaştırmak, karmaşık bir işi sadeleştirmek anlamına geldiği gibi, zorda kalan birinin işini maddi ve manevi görmek de zoru birlikte aşmak ve işi kolaylaştırmak anlamına da gelir. Böylelikle, zorda kalanın zorunu yüklenmek, onun işini kolaylaştırır. Ona çözüm yolu bulmaya çalışmak, onun işini kolaylaştırır. Tabii ki manevi hayatta nasıl Allah’la ilişkiyi kolaylaştırmaya çalışıyorsak, maddi hayatta da insanların yüklerini devralmakla onların işlerini kolaylaştırabiliriz.

Bu devralmak; dua olabilir, maddi yardım olabilir, kendi maddi yardım yapamıyorsa başkalarını aracı kılarak ona yardım edebilmek olabilir, hastaya güler yüz göstermek olabilir. Yani ona hayatı güzel ve mutlu gösterecek, vesveseden kurtaracak her tür hareket, gayret kolaylaştırmaktır.

Kaş yapayım derken göz çıkartmak deyimi kullanılıyor kültürümüzde. Bir işin ehli olmak ve kendi işini yapmaktan ziyade başkasının işine karışmak ve ona engel olmak. Bu da kolay olan bir işi zorlaştırır. Başkasının işine kim karışır? Allah’tan uzak olan karışır. Kenan er-Rifâî Hazretlerinin annesi bir çocuğa:

·         “Kızım çok yükseğe çıkma, düşeceksin” dediğinde,

Çocuk ona:

o   “Sana ne!” diyor.

O zaman Valide Sultan’da buyuruyorlar ki:

·         “Ne kadar doğru söyledi; bana ne”

Dolayısıyla başkasının işine müdahale etmek eğer yaptığı iş haram değilse ben onu düzeltebilirim iddiasıdır ki bu da peygambere bile yasaklanmıştır. Yani sen Ebu Cehil’i düzeltemezsin cümlesidir.

Lakin bize bir soru sorulduğunda, doğru yolu göstermekle yükümlüyüz. Yapmıyorsa bu onun Allah’a karşı vereceği bir hesaptır. Fakat şu muhakkak ki; bizim gibi basit kulların müdahalelerinde nefsaniyet vardır. Ancak kâmil insanın müdahalesinde hakikat vardır.

Onun için danışacaksak, doğru mercie danışalım.

İkincisi: Sözünü dinleyeceksek danışalım. Sözünü dinlemeyeceksek hem danışıp hem yapmayacaksak sormayalım. Çünkü böyle bir durumda büyük vebal vardır. Buna da dikkat etmek lazım.