KÖLE YAKALAYICILARININ GİZLİ YAŞAMI

Halil İbrahim İZGİ
Tüm Yazıları
Sokakta iki zenci, biri polis diğeri sıradan vatandaş.

Belli ki aralarında bir tartışma geçmiş. Polis Allah yarattı demeden vurmaya başlıyor. Vatandaş zenci elini bile kaldırmıyor. Mukavemet yok yani. Ama Polis zenci vurdukça vuruyor. Bu anlar bir telefon kamerasıyla kaydediliyor. Sonra sosyal medyaya düşüyor ve bizim haberimiz oluyor. Aktaran kişi Anadolu Ajansı’nın ABD çalışanlarından Bilal Kenasari şunu ekliyor paylaşımına: Bu polis için köle yakalayıcısı (slave catcher) olarak tavsif ediliyor vatandaşlar tarafından.

Olayın geçtiği yer Baltimore, ismini İngiliz koloni valisi Lord Baltimore’dan alıyormuş. Sonra Amerika özgürlüğüne kavuşmuş. Ancak kölelik bir süre daha devam etmiş. Maryland eyaletinin başkenti olan Baltimore Amerikan İç Savaşı sırasında köleliğin devam ettiği yerlerden biri olmasına rağmen Güneylilerin safında yani kölelik yanlılarıyla birlikte olmamış. Küçük bir bilgi daha: ABD’nin 1931’de kabul edilen milli marşı o topraklarda yaşamış birisi tarafından kaleme alınmış. Kendisi küçük ama hikayeleri büyük bir şehir anlaşılan.

Köle yakalayıcısı ne demek ona da bir bakalım. ABD ekonomisinin kölelerin işgücüne bağlı olduğu dönemlerde acımasızca kullanılan kölelerden bazıları zincirlerini kırıp kaçmaya muvaffak oluyorlarmış. Sisteme karşı girişilen bu özgürlük çabasını sona erdirmek üzere Köle Yakalayıcılığı Yasası çıkmış. Sonrasında kölelik kalktığı için ne yasa ne de bu yakalayıcılar kalmış. Ama ruhlardaki köleliği kaldırmak pek kolay değil. Zenci polisin renktaşı vatandaş zenciye muamelesi kölelik günlerinin kara sayfalarından birini hatırlatıp gün yüzüne çıkarıyor.

Konuyu getirmek istediğim yer ise biraz farklı. Baltimore’dan Türkiye’ye dönelim. Bugünlerde ne kadar farklı dünya görüşüne sahip olursa olsun pek çok kişi ülkenin ekonomik bir kuşatmaya maruz kaldığının farkında ve açıkça bunu dile getiriyor. Akademisyen Deniz Ülke Arıboğan da sosyal medya hesabından görüşlerini dile getirdi. Özetle yerim ülkemin yanıdır dedi. Sen misin bunu diyen? Saldırılar başladı. Kendisine karşı alaycı ve hakaretamiz cevaplar veren kişilerden bazıları eğitimlerini, doktora süreçlerini yurtdışında sürdüren kişiler. Muhtemelen birçoğu devlet bursuyla farklı ülkelerde bulunuyorlar. Meselenin özü bu olmadığı için küçük bir ayrıntı. Devlet bursu olmasa bile Türkiye dışında eğitim almak zordur. Giderleri ister aile karşılasın ister bir hayırsever, gönderilen kişiden istenen şey genelde ülkenin prangalarından kurtulması için çözüm üretmesidir. Tanzimat’tan bu yana durum üç aşağı beş yukarı böyledir.

Her öğrenci tam bağımsız Türkiye için edilmiş bir duadır özünde. Türkiye’nin tam bağımsızlığa gücünün yetip yetmeyeceğini zaman gösterecek. Dileğimiz, muradımız odur ki zor günler bizi daha güzel bir geleceğe taşısın. Bu süreçte en büyük tehditlerden biri aşağılık kompleksine sahip okumuş kesim. Muhtemelen geçmişlerinden hicap duydukları için gizli bir yaşamı tercih ediyorlar. İstiyorlar ki herkes kendileri gibi uşak ruhlu olsun ve prangalardan kurtulmak istemesin.  Dünya ilginç bir yer. Tam her şeyin değiştiği sanırken geçmiş kafasını aradan uzatıveriyor. Kendini hatırlatıyor ve kendimize ayna tutmamızı sağlıyor.