​KONJONKTÜR VE YATIRIMLAR

Yusuf DİNÇ 30 Oca 2018

Yusuf DİNÇ
Tüm Yazıları
Buradan hep söylüyoruz Türkiye güçlü bir kalkınmanın arifesinde diye. Mevcut konjonktüre rağmen büyüme potansiyelimiz bunu göstermektedir.

Darbe girişimi, Avrupa Birliği ile artık bir karar aşamasına gelmiş olmamız, ABD’nin terörist organizasyonlar üzerinden ilişkileri zedelemesi, bölgemizdeki karışıklıklar, reyting şirketlerinin manipülasyonları, kur üzerine manipülatif saldırılar ve sair gibi standart bir ekonominin hiçbir şartta kaldıramayacağı gelişmelere rağmen rekor büyüme bunu göstermektedir.

17 Temmuz 2016 günü işletmelerinin fatura kesmeyi başardığı bir ekonomiden bahsediyoruz. Yatırımcıların yatırım kararlarını hiçbir şartta ertelemediği bir ekonomiden. 

Bu gelişmeler Türkiye’yi elbette etkilemektedir. Şöyle ki; girişimciler yatırım kararlarını ertelememekte fakat etaplara ayırmaktadır. Örneğin 10 makinalık veya 1 milyon liralık bir yatırım kararı bir kerede değil peyderpey gerçekleştirilmektedir. Böylelikle yatırımcılar riski yönetmektedirler. Bu durum 2017 büyümesinin 2018 ve hatta 2019 yıllarında da devam edeceğini göstermektedir.

Bu ilişki bir bakıma da “sürdürülebilir büyüme” ifadesidir.

Türkiye’nin zor bir dönemdeki bu performansı uluslararası yatırımcıları da cezbedecektir. Dahası birçok yatırımcı profili bakımından Türkiye ortak paydaları olan bir ekonomidir. Hem Batılı hem Doğulu yatırımcıların kendilerini anlatabilecekleri ve kendilerinin de anlayabileceği bir pazar yapısı mevcuttur.

Uluslararası işletmecilik bakımından temel belirleyici olan kültür unsuru Türkiye’nin önemli bir avantajıdır. Üstelik bu bakımdan rakip ekonomilerin iç piyasalarının katalizör etkisi sağlayamadığını ortaya koymak gerekir.

Türkiye’de üretim yapıp pişman olan yoktur. Burada yatırım yapmaya karar veremeyenlerin gittikleri ekonomilerde karşılaştıkları sorunları ise takip ediyoruz.

Afrin ve Münbiç sonrası Fırat’ın doğusunun da tehditlerden arındırılıp kontrol altına alınmasını müteakip başka bir ortama çıkacağız. Bundan sonra geri gitmek yoktur.

Haretz gazetesinin bir değerlendirmesi ilginçtir; Zeytin Dalı Harekatı’nın Trump’ın ilk savaşı olduğu biçiminde bir tespitte bulunmaktalar. Belki terörün desteklenmesi konusunda ABD ile beraber hareket eden bölgedeki belli başlı yönetimlerin de son savaşlarına ve böylece sonlarına gelinmiştir. Türkiye artık hem yatırım, hem politika, hem finans, sağlık, eğitim alanlarında dünyadaki temel eksenlerden birisini oluşturacaktır.

Haklı mücadelesinde Türkiye’nin yanında olanlar kazanacaktır.