KÜÇÜK ATAKAN'LAR… VE BÜYÜKLERİ…

Mehtap DEMİR 23 Şub 2020

Mehtap DEMİR
Pek çok düşünürü okuyup hazmettiğini bir kitapevinde çekilen videonun sosyal medyada yayılmasıyla öğrendik.

Henüz 10 yaşında

Atakan…

Bir anda gündemimize düştü.

5 ayda 250 kitap okuduğunu

Bauman’dan Sokrates’e, Aristotales’ten Rousseau’ya

Pek çok düşünürü okuyup hazmettiğini bir kitapevinde çekilen videonun sosyal medyada yayılmasıyla öğrendik.

Çoğumuz şapka çıkardık Atakan’a. Eminim ki pek çoğumuz da çocuklarımıza örnek gösterdik, videosunu izleterek.

Atakan Kayalar'ın annesi, İstanbul'daki bütün kolejlerden teklif aldıklarını söyleyerek "Bunlardan birini kabul edeceğiz" demiş. 

Babası ise "Atakan bence çok değerli bir cevher. Onunla felsefi olarak daha çok ben muhabbet ediyordum. Çok geniş spektrumu olan bir çocuk" açıklamasında bulunmuş.

Sonra bir baktık ki televizyonda… Adı da küçük filozof olmuş.

Sunucu soruyor Atakan nasıl hissediyorsun kendini?

Söze başlıyor, masaya ellerini dayayıp…

“Nasıl hissediyorum… çok garip hissediyorum” diyor.

“Ben burada olmak ister miydim, istemez miydim bilemiyorum” diye de devam ediyor.

Sunucunun “kitap okumak dışında Atakan’ı bize anlatır mısın?” sorusunu ise

“Tamam tamam orayı biliyoruz, kitap okuma dışında soruyorsunuz, anladık”

Yanıtıyla karşılıyor…

Sevgili Atakan henüz 10 yaşında. Çok güzel bir çocuk… Akıllı da. Belli ki kavrayışı sağlam.

Anlayışı yerinde.

Kitapevinde ilk çekilen videosunda da epey şirin.

Ancak yine yoğun gazeteci ilgisi ile karşılaştığı bir ortamda annesinin sözünün kesip, “sen şöyle şurada bir bekle bakalım” diyerek onu arkalara göndermesi hanesine bir “0” yazdırmış.

İşte o görüntüden sonra Atakan’ı sevenlerle sevmeyenler ayrışmaya başlamış.   

Atasözlerinden tutun da imalı nitelemelere kadar farklı tanımlamalarla Atakancılarla,

Atakancı olmayanlar ayrımı baş göstermiş.

Televizyonlar da Atakan’ı yayına çıkarma yarışına girmiş…

Yani Atakan’ın Bauman’dan Sokrates’e, Aristotales’ten Rousseau’ya okuduğu bütün felsefeciler unutulmuş.

Ve konu Atakan’ın duruşuna gelmiş.

Hatta ayrım o kadar derinleşmiş ki, Atakan’ın okuduğu kitaplar Deist-Ateist tartışmasına evrilmiş.

Kimine göre Atakan tehlikeli kitaplar okuyormuş, kimine göre ise böyle bilim ışığını gören çocuklara ihtiyacımız varmış.

Bir de bakmışız ki, Atakan bizim yeni ayrışma alanımız olmuş…

Çocuk “çocuk” da biz “biz” değiliz.

***

Ah “Kristal Çocuk” ah…

Atakan dikkatleri üzerine çekerken hal ve tavırlarıyla elbet çok konuşuluyor.

“Büyümüş de küçülmüş”ün bir üst versiyonu gibi duruyor.

Yani diyorlar ki o bir kristal.

Kristal çocuk…

Peki neymiş kristal çocukların özelliği:

“Yoğun, uzun ve dikkatli gözlere sahiptirler.

Bağışlayıcı, çok mutlu ve sakin yapıdadırlar.

Zihinsel iletişim güçleri olduğu için geç konuşurlar.

Otoriteye karşı çıkarlar.

Çok hareketli ve canlıdırlar.

Sezgileri çok güçlüdür.

Son derece duyarlı yapıda ve psişiklerdir.

Farklı bir asalet duygusuyla doğarlar ve bu karaktere uygun davranırlar.

Bu çocuklar kendi değerlerinin farkındadır.

Yaratıcılık gerektiren işler, onlar için ilgi çekicidir.

Güzel sanatlarla ilgilenirler kendileri gibi diğer indigo çocuklarla beraber olmadıklarında asosyal bir görüntü çizerler denge kabiliyetleri çok iyidir.

Bu çocuklar alışılmışın dışında zekidirler.

Öz güvenleri çok yüksektir.”

Pek çok madde Atakan’a oturuyor oturmasına da psikologlar uyarıyor:

“Bu tarz çocukların ilgi odağı olması doğru değil”

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un açıklamaları ise tam da biz eğitimcilerin aklını özetliyor.

"Biz bir çocuğun durumunun bu kadar sosyal medyada yer almasını, çocuğun üzerinden bu kadar tartışma yapılmasını onaylamıyoruz. Diğer çocukların üzerinde olan baskıyı kimse umursamıyor. Beklenti patlamasına, kendi çocukluğu açısından oluşabilecek sıkıntılar düşünülünce bizim tavrımız şu olur; bu, sadece ihtiyacın dilinden konuşmak. Aileyle görüştük, uzmanlarla görüştük, ihtiyacı neyse bu altyapıya, testlere, hangi öğretmenin desteğine ihtiyacı var gibi... Biz bunu yaparız ama sessizce yaparız. Sürekli sosyal medyada dillendirmek, çocuğun kişiliği, başka çocukların psikolojisi açısından birtakım olumsuzluklara yol açabilir."

Bu açıklamadan reyting medyasının da nasiplenmesi dileğiyle…

***

Bir emek… Bir hayat… Bir Yaşar Kemal…

Anadolu’nun yetiştirdiği en önemli değerlerden biri Yaşar Kemal…

Büyük ustanın ölümünün 5.yıl dönümü, bu hafta.

Hayatın sertliğini, acımasızlığını iliklerine kadar hissetmiş,

öyle büyümüş, öyle yetişmiş bir usta.

Tarlalarda ırgatlık, ırgat katipliği,

pamuk toplayıcılığı, patozlarda işçilik,

su kanalları bekçiliği, çeltik tarlalarında kontrollük…

vekil öğretmenlik, kütüphane memurluğu…

Kısacası;

Emek, hayatının adı olmuş büyük ustanın.

Eserlerinden ziyade neden mi yaptığı işleri yazdım? 

Biz yeni Yaşar Kemal’ler görelim… Yeni Yaşar Kemal’ler yetiştirelim. Emek verelim hayata çarçabuk olmayalım,

Pişelim yavaş yavaş. Büyüyelim.

Çocuklarımızı da ona göre büyütelim,

Yaşar Kemal’leri örnek gösterelim.

 

***

Günün Sözü

"Çocukların, nasihatten çok iyi örneğe ihtiyaçları vardır."
Joseph Joubert