KÜRESEL SİSTEM YENİDEN İNŞA EDİLİYOR

Ekin GÜN 24 Ara 2021

Ekin GÜN
Tüm Yazıları
'Çalışma şeklimizden tutun da yaşam tarzımız "yeni normalle" birlikte kökünden değişmişken, kapitalist sistemin veya adına her ne derseniz deyin değişmeyeceğini iddia edebilir misiniz?'

Böyle zamanlarda insan en çok kendi para biriminin birkaç saat içinde yüzde 30 birkaç günde de yüzde 40 değer kazanmasından büyük hüsran yaşayan bazı sosyal medya trollerinin geçmişte Merkez Bankası başkanlığı yapmasına üzülüyor.

Düşünün, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıklanan TL’yi koruma paketiyle para birimimizin değer kazanmasından ve dolar kurunun düşmesinden dolayı kim üzülme refleksi gösterebilir?

Anlamakta güçlük çekiyorum, orada burada Pazartesi günü dolar düşerken “çok neşelisiniz” şeklinde içindeki büyük üzüntüyü tutamayanların bu nefret motivasyonu nereden geliyor?

Farkındayım, belki de bu ülkede doğdukları ve yaşadıkları için kahroluyorlar ve bu tedavi edilebilecek bir sorun değil.

Durum kronik.

“Kur arttıkça artsın, ülke batsın, yeter ki Erdoğan gitsin” kafasında hayatına devam edenlerin “objektif gazeteci” olarak takıldıkları ve kitlelerine bunu kolayca yutturdukları bir dönemi yaşıyoruz.

Sözüm ona bizler yandaşız, onlar tarafsız gazeteci!

Geçiniz…

Dolar yükselirken bundan dolayı “mutsuz” pozisyonları kesip içten içe sevinerek “hepimiz aynı gemideyiz, kurun artmasını kim ister ki” diye yapaylıklarını sergileyenler doların 5-6 lira düşüşünün ardından nasıl da televizyon ekranlarında yutkunarak program açtı, nasıl da yüzlerinden düşen bin parça her hallerinden belli oluyordu.

Her seferinde bu kadarı da fazla diyoruz ama daha fazlasını icat etmeyi başarıyorlar.

Ekonomist değilim ama geçtiğimiz Salı günkü yazımda da sesli düşünmeye çalıştım.

Salgın sonrası dünya ekonomik sisteminin “genel kabul sayılan finans ilkeleriyle” yönetilmeyeceği ve yeni bir küresel dünyanın inşa edileceği şüphesiz bir gerçek.

Çalışma şeklimizden tutun da yaşam tarzımız “yeni normalle” birlikte kökünden değişmişken, kapitalist sistemin veya adına her ne derseniz deyin değişmeyeceğini iddia edebilir misiniz?

Size bundan 3 yıl önce “hayat duracak, sokaklarda maskeyle dolaşacaksınız” deseydim muhtemelen “delirmiş” etiketi yapıştırırdınız.

Öyle bir dünyada yaşıyoruz ve yaşayacağız ki sürpriz olarak kabul edeceğimiz her şey bize “yeni bir normal” olarak geri dönecek.

Zira ABD ve Avrupa ekonomileriyle birçok gelişmekte olan ülke de bu süreçte daralma potasına girdi.

Çin ve hızlı büyüme hızlarıyla dikkat çeken Asya ekonomileri büyüme ivmelerinin düşmesi gerçeğiyle karşılaştı.

Daha fazlası üretim süreçlerinden tüketim ve hizmet sektörlerinin tasarlanmasına uzanan bir yelpazede büyüme dinamikleri değişirken, salgın döneminin bıraktığı hasarı düzeltmek epey bir zaman alacak.

Çünkü hesapta olmayan bir kamu sağlığı maliyetiyle tüm dünya karşı karşıya kalmış durumda.

Türkiye de tüm bu parametrelere karşı geliştirmiş olduğu Şefik Çalışkan’ın da Dünya gazetesindeki röportajında belirttiği gibi “Parasının Değerini Düşük Tutan Ülkelere Karşı Yerli Üretimi Koruma Modeline” geçerek yeniden şekillenen küresel dünyada yerini almaya çalışıyor.

Salı günü Dünya Ekonomik Forumu’nun Başkanı Klaus Schwab’ın yazısından alıntılar vermiştim, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’in bir hafta önce yaptığı açıklamalar da aynı sonuca çıkıyor:

"Günümüzün küresel finansal sistemi eşitsizlikleri ve istikrarsızlığı artırıyor. Bu durum, toplumsal kargaşa ve istikrarsızlık için bir barut fıçısı ve bu yüzden uluslararası finans sisteminin reforma ihtiyacı var."