Dinomo Kiev’i elinden kaçıran, tam hazırlanamamasının bedelini Şampiyonlar Ligi yolunda saf dışı kalarak ödeyen Fenerbahçe, bu duruma nasıl ve neden geldi konusunda çok da net değil gibi. Bunu Jorge Jesus’un arada ağzından kaçırdığı bazı sözlerden çok daha net anlayabiliyoruz. Büyük umutlarla takımın başına getirilen Jesus, Fenerbahçe’nin Avrupa Kupaları için henüz hazır olmadığını söylemiş olması, buna ilave olarak hedeflerinin Türkiye Ligi şampiyonluğu olduğunu dile getirmesi, belli ki Şampiyonlar Ligi ön elemesinin pek de aklında olmadığının göstergesiydi.  

     Tanıdığımız Dinamo Kiev bu değildi. Mirceau Lucescu da hiç havasında değildi. Sadece maçı izledi. Belli ki, Jorge Jesus yönerimindeki Fenerbahçe’yi de daha iyi analiz etmiş, kendi sahasında baktı denedi ve planını İstanbul’a göre yapamıştı çok belli idi. İstanbul’da planını uyguladı ve baskılı oynuyor gibi görünen Fenerbahçe’yi 2-1 yenerek kupada turu kaptı ve istediğini aldı. 

    Şunu net söyleyebilirim ki, Jorge Jesus’un öncelikli hedefinde Tükiye Super Liginde ulaşması gereken şampiyonluk başarısı vardı. 

     Dinamo Kiev karşılaşmalarına baktığımızda; ben İsmail Kartal’ı, özellkle Mesut Özil konusundaki yaptığı anlamsız dayatmalar yüzünden çok eleştirdm. Hala da aynı düşüncede olmama karşın, geçen dönemin ikinci yarısında takımı çok başarılıydı. Yönettiği, lig ikincisi yaptığı takımıyla bu Dinamo Kiev’I çarşamba gecesi orada da yenebilirdi. 

     Ama neyi hedeflediğin ve ona göre hazırlanmak oldukça önemliydi. Transferlerdeki yavaşlıktan da bu net belli oluyordu. Planlar uzun vadeliydi. Dinamo Kiev’e elenmek Fenerbahçe’ye neleri k aybettirdi zamanı gelince anlaşılacaktı ama iş işten geçmiş olmaz inşallah.

     Fenerbahçe ile ilgili yazacak daha çok şey var ama, pek de acele etmemek lazım. Jorge Jesus’un kafasınd a şekillendirdiği öncelikli hedef belli. Şu an Avrupa Kupası’nda ilk maçına çıktı ve çok zayırf rakibi Slovakya karşısında, organize oyundan ziyade yeni transferleri Emro Mor ve Lincoln Herique’nin bireysel yetenekleri ve çabaları ile 3-0 gibi rövanş karşılaşması için oldukça avantajlı görünen bir sonuç aldılar. Hele hele, ikinci yarı bir kişi eksik oynayan zayıf rakibi karşısında rahat bir maç çıkardı. Görünen o ki, Jesus için şimdilik bu iyi gibiydi.

     Yeni transfer Lincoln Henrique ilerisi için ümit veren bir performans gösterdi. Emre Mor ile sahanın en iyileriydiler. Ancak hala etkili bir santraforun eksikliği hissedildi. Kaleci Altay Bayındır sakatlanınca ikinci üçüncü kaleci sorunu daha ligler başlamadan ortaya çıkıverdi. Bu konuda yapılan kadro planlamasında çok önemli bir eksiklik var. Başkan Ali Koç, son söylediklerinde bunu dile getiriyordu zaten. “Bir kaleci, bir solbek ve bir iyi santrafor alacağız. Takımdaki fazlalıkları boşalttıktan sonra transferi bitireceğiz” dedi. 

    Dün akşam ki karşılaşmada da görüldü ki bu eksikler en çok hissedilenler. Başkan bunu söylüyor, Şampiyonlar ligi ön elemesini pek fazla önemsemeyen, “Avrupa Kupası’nda gidebileceğimiz yere kadar gitmeye çalışacağız” diyen, takımının henüz istediği seviyede olmadığını fark eden Jorge Jesus’un da bu durumda rahatsız olduğunu görememek pek fazla iyimsarlik olacaktır. Nasıl rahatsız olmasın, artık düşünecek zaman yok gibi. Süper Lig’in ilk haftası başlıyor ve Fenerbahçe lige yeni yükselen Ümraniyespor ile kendi sahasında ilk maçına çıkacak. Ve bilinir ki, ilk karşılaşmalar her zaman sürprize açıktır.

     Takımda kaleci dahil sakatlar var. Yenilerde birkaçı oldukça iyi, Özellikle Emre Mor ve Lincoln Henrique Çekya temsilcisi zayıf Slovakya karşısında oldukça iyiydiler.

   Takıma adapte olduklarında oyunun seyrini anlık değiştirebilecek çalışkanlık ve performansda göründüler. Sakat ve yeniler de bu takıma yerleştirildiğinde Fenerbahçe şampiyonluğun en öndeki adaylarından biri gibi görünüyor. Çoğunluğu Jorge Jesus’un tercihi ve seçimi olan yeniler, takıma ne katkı sağlayacaklar şimdilik pek belli değil ama, Jesus işi olması gerekenden çok daha sıkı tutacak gibi görünüyor. 

     Şunu söylemeliyim ki; Jorge Jesus bu takımdan iyi bir Fenerbahçe çıkaracak diye bekliyorum. Ancak;  transferlerin tamamlanması ve takıma adaptasyonları konusunda hala  geç kalındığını düşünüyprum. Bu gecikmelerden ve takımdaki yabancı fazlalığının yaratacağı, eskiler yeniler karmaşından da endişeliyim. İşte o nedenledir ki en büyük endişem yenilerde, umarım bazıları ilk yıllardaki gibi yine hayal kırıklığı yaratmazlar.