LOBİ VE KÜLTÜR DİPLOMASİSİ

Zeynep BAYRAMOĞLU
Bir iletişimci olarak lobi faaliyetlerinin bazı durumlarda olmazları olur yaptığına şahit oldum. Bu nedenle lobi faaliyetlerini ve kültür diplomasisini önemserim.

Kültür diplomasisi ne yazık ki Türkiye’nin yeni faaliyet göstermeye başladığı bir alan. 2009 yılında kurulan Yunus Emre Enstitüsü bu misyonu üstlendi. Rakipleri oldukça zorlu; Goethe Enstitüsü, British Council… İlk merkez Saraybosna’da, ikinci Tiran’da kuruldu. Balkanlar ve yakın coğrafya sonrası, Avrupa’da da merkezler açan kuruluş, sonra günlerde Brezilya ve Pakistan’daki merkezlerinin açılışı için gün sayıyor. Amaç, Türk kültürünü anlatmak, kültür diplomasisi yürütmek ve Türkiye’nin algısını olumlu yönde değiştirmek. Şimdiye kadar 100 binin üzerinde insana hizmet vermiş enstitü merkezleri. Başlangıç için iyi bir rakam.

Yunus Emre Enstitüsü, kuruluşunun ilk zamanlarında devletin tüm kılcal damarlarına işleyen FETÖ’nün yuvalandığı yerlerden biriydi. Malum FETÖ, yurtdışı lobi faaliyetlerinin sadece kendi üzerinden yürümesini sağlayan bir ağ kurmuştu. Bunun memleket için nasıl bir felaket olduğunu 15 Temmuz gecesi anladık. Kendi içindeki hainleri erken temizleyen Yunus Emre Enstitüsü, 15 Temmuz gecesi ve sonrası önemli işler yaptı. 

Yunus Emre Enstitüsü’nün organize ettiği Katar’daki Türkiye Günleri’ne katıldım. Program çerçevesinde Enstitü Başkanı Prof. Dr Şeref Ateş ile görüşme imkanımız oldu. 15 Temmuz gecesini ve sonrasını bizzat kendisinden dinledim. Ateş, 15 Temmuz gecesi kalkışmanın öğrenilmesi ile birlikte 45 merkezde bilgi paylaşımı yapıldığını, merkezlerin bulunduğu ülkelerdeki networklerin harekete geçirildiğini, Türkiye’de yaşanan olayların muhataplara kapsamlı bir şekilde anlatıldığını söylüyor. Yunus Emre Enstitüsü’nün 15 Temmuz gecesi yaptığı kulis çalışmaları birilerinin yanını yakmış olacak ki, hain darbe girişimi sonrası Fetullah Gülen yaptığı konuşmalarda Yunus Emre Enstitüsü’nü anıyordu. Gülen’e göre hareketin bu alandaki başarıları hazmedilemediği için Yunus Emre Enstitüleri kurulmuş ve başarı ile götürülememiş. Evlere ateşler salındığı gecenin akabinde Yunus Emre’nin sohbet konusu yapılması oldukça manidar. 

Şeref Ateş Londra’da meydana gelen saldırı ile ilgili de detaylar verdi. Kasım ayının başında Londra’nın Hornsey bölgesinde bulunan merkeze PKK yandaşları saldırmıştı. Saldırganlar çektikleri 4 dakikalık videoyu HDP Londra isimli Facebook sayfasından yayınladı. Görgü tanıkları saldırının yaklaşık 30 dakika sürdüğünü söylemiş. Çok ilginçtir, polis saldırıdan 45 dakika sonra ancak olay yerine varabilmiş. Başkan Ateş, kamuoyuna açıklama yapmadıklarını ve bunun bilinçli bir tercih olduğunu söylüyor. “Amaç insanları terörize etmek ve bu merkezlere gelmemelerini sağlamaktı. Açıklama yapmadık. Bizim açıklama yapmamamızdan rahatsız oldular.”

Hem FETÖ hem PKK’ya kucak açan Avrupa Birliği ülkelerinde önümüzdeki günlerde Yunus Emre Enstitüleri ile ilgili dava süreçleri başlayabilir. Başkanın söylediğine göre bu ülkelerdeki kurum müdürlerini mahkemeye vermekle tehdit eden gruplar var. Muhteşem Avrupalı adaletini bir kez daha görmek için bizler için de iyi bir imkan olur.

Bir iletişimci olarak lobi faaliyetlerinin bazı durumlarda olmazları olur yaptığına şahit oldum. Bu nedenle lobi faaliyetlerini ve kültür diplomasisini önemserim. Yunus Emre Enstitüsü rakiplerinin gerisinde görünse de hali hazırda elindeki muhteşem kültür hazinesi ile kısa zamanda fark atabilir. Önemli olan gerçekten doğru insanlarla, doğru adımlar atabilmek. 

Bu vesile ile hem Enstitü Başkanı Prof.Dr Şeref Ateş’e hem de Doha Kültür Merkezi Müdürü Dr.Mehmet Aykaç’a misafirperverlikleri için teşekkür ederim.

——

SEYYAHLAR İÇİN NOT: Katar’a muhakkak gidin. Souq Vaqif isminde keyifle gezebileceğiniz bir çarşısı var. Kornish dedikleri Manhattan görüntüsünde bol gökdelenli sahilden çok daha sahici ve yaşayan bir yer. Ayrıca tekne gezisi önerilir.