MADMAN

Mustafa Kadir ATASOY
İspanya kralı II. Filip'in danışmanlığını yapmış olan Antonio Pérez hükümdarların kadınları çirkin resmeden ressamlardan çok tarihçilerden çekinmesi gerektiğini söyler.

Bense Bedri Baykam'ın dış politika yorumlarından endişeleniyorum. Ülkemiz için seksek oynayan bukalemun yakıştırması yaparken Ortadoğu'yu kana bulayanları ıskalamasını anlayamıyorum. Menderes'in ABD'ye yakınlığı, İnönü'nün Johnson'a mektubu gibi olayları zikrettikten sonra Türkiye'nin dış politika zig-zaglarından dem vurup iktidara tutarlı olmayı öğütlemesini merak ediyorum. Bütünüyle bir ülkenin yanında yer almayı kastetmiyordur umarım.

Türkiye dış politikada Batılı müttefikleriyle uyumlaştığında terörle mücadele gibi esaslı bir konuda beklemediği zaaflarla karşılaştı. Yakın münasebet içinde bulunduğumuz ülkelerin terör örgütlerine müsamahakâr bir yaklaşım sergileyip Türkiye ile sürdürülebilir ilişki kurmaları mümkün değildi. Türkiye uluslararası hukuku işletmeye çalışırken burada çelişki Türkiye'de değil müttefiklerindeydi yani.

Düşünün ki YPG ve Türkiye'yle aynı zamanda müttefik görünen bir Trump var. Bu sadece bizimle ilgili değil. Genel olarak çelişkilerle dolu bir ABD diplomasisi var.

ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi'nin eski danışmanlarından Dennis P. Halpin önce Kuzey Kore'ye tahammülünün bittiğini söyleyip tabiri caizse köprüleri atan sonra Kim Jong-un'la görüşme talep eden Trump'ın çok sınırlı bir sabrı ve fikrini değiştirme alışkanlığı olduğunu tespit ediyor [1]. ABD yönetiminin kendi içerisinde çelişkilerin yaşandığı bir dönemde Trump Kuzey Kore'nin liderine hakaret ederken veya İranlıları aşağılarken ABD yetkilileri bu ülkelerle gizli diplomasi yürütmeye devam ediyor. Trump, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ile koşulsuz görüşeceğini söyledikten sonra dışişleri bakanı Mike Pompeo İran'la görüşme için üç koşul öne sürüyor. İşte bu gerçek zig-zag ve rakiplerin enerjisini azaltmaya ve bölmeye dair bir strateji barındırıyor.

Bazı uzmanlarca ABD yönetiminin bugünkü çelişkilerine eşlik eden bir başka yaklaşıma sahip olduğu, bunun da Madman Theory (Çılgın Adam Teorisi) olduğu öne sürülüyor. Literatürde bu yaklaşım rakipleri hiçbir ahde ve kurala bağlı olmayan bir delilik sergilemekle çatışmadan caydırmayı barındırıyor. 

Madman tanımı en çok Richard Nixon'un Vietnam stratejisini tarif etmede kullanılıyor. Nixon Amerikan askerlerini geri çekip eşzamanlı olarak nükleer saldırıda bulunacağı korkusunu teşvik ederek komünistlerden istediği tavizleri almayı ummuştu. Nixon, ulusal güvenlik danışmanı, daha sonra dışişleri bakanı Henry Kissinger’dan yabancı ülke liderlerine ABD başkanının yıkanmadığını ve Vietnam’da olumlu sonuç alma konusunda takıntılı olduğunu yaymasını istemişti [2].

Ama Nixon ve Kissinger'ın Madman stratejisi başarısız oldu. Çünkü Dogu Bloku'nun liderleri ABD’nin Vietnam Savaşı’nı nükleer bir çatışmaya dönüştürmekle kaybedecek çok şeyi olduğunu görmüştü. Sonuç olarak Texas Üniversitesi'nden tarihçi Jeremi Suri'nin dediği gibi başarısız bir blöf, blöf yapmamaktan daha kötü sonuçlar doğuruyor.

[1]https://nationalinterest.org/feature/trumps-zig-zag-china-policy-confusing-us-allies-21595
[2] https://www.wired.com/story/donald-trump-madman-strategy-north-korea-nuclear-weapons/