MARX'I SEVMEYEN HAYALET

Halil İbrahim İZGİ
Tüm Yazıları
Chemnitz, Almanya'nın doğusunda küçük sayılabilecek bir şehir. İkinci Dünya Savaşı'nın ardından Rusların eline geçmiş.

Hatta adını değiştirmişler Karl-Marx-Stadt (Karl Marx Şehri) demişler. Ölümünün yetmişinci yılında Marx’ı, büyük sosyalist düşünürü kendi halkının gözünde onurlandırmak istemişler. Almanya’nın tekrar birleşmesinden sonra Chemnitz, eski ismine dönmüş. Şimdilerde ise aşırı sağın yuvalandığı, Neo-Nazilerin güçlü olduğu yerlerden biri. Eski Doğu Alman şehirlerinin tümü gibi. Belleği sosyalizm tarafından formatlanmış ve ortasında kocaman bir Karl Marx heykeli bulunan şehirde bu nasıl olabiliyor? Zaman değişiyor ve insanlar da değişiyor.

Chemnitz sokakları bugünlerde iki mültecinin bir Almanı öldürdüğü iddiasıyla çalkalanıyor. Geniş katılımlı gösterilere her geçen gün bir yenisi ekleniyor. Neo-Nazi değilim ama diye başlayan ırkçı görüşler gazete sayfalarında kendilerini gösteriyor.

Marx’a dönelim. Koca sakallı düşünür, 200 yaşında. Fikirleri dünyanın birçok ülkesinde yeniden tartışılıyor. Marx’ın hayaletinin Almanya’da dolaştığını söylemek mümkün. Mayıs’ta doğduğu yere heykelini dikmek istemişti Çin, Almanlar sosyalizmin despot rejimlerinin kurbanlarına ayıp olabilir diye istemedi. Doğduğu Trier şehri, sadece turistler gelsin ve fotoğraf çekilsin diye trafik lambalarının içine Karl Marx figürü yerleştirdi hepsi o. Ha bir de 5 Euro’ya satılan 0 Euro’luk Karl Marx banknotları bastı uyanık biri girişimci. Marx kapitalizmin hatırasını böyle paraya tahvil etmesi üzerine eminim mezarında ters dönmüştür.

Almanya topraklarından çıkan bir düşünürün mirası neden Alman topraklarında kabul görmüyor diye düşünebilirsiniz. Bunun farklı nedenleri var. Öncelikle Marx bir Yahudi. Din onun için önemli olmasa da Almanlar için önemli ve Yahudileri görmekten hoşlandıkları yegane yer Almanya toprakları. Bir diğer sebep Marx’ın Almanya’ya ihanet ettiğine dair yerleşik düşünce. Dünyanın tüm işçilerini birleştirmeye çalışırken Almanların gururunu bir hayli zedelemiş. Önce Fransa sonrasında İngiltere’den düşüncelerini yaymış. Mezarı Londra’da olduğu için de herhalde yeterince Alman görmüyorlar. Babası her ne kadar Alman olmak için Hristiyanlığa geçiş yapsa da, nasıl desek pek “makbul” değil. Mesut Özil gibi bir anlamda hem ırk olarak Alman değil hem de İngiltere’ye gitmiş. Marx’ın Almanların bir kısmının hoşnutsuzluğunu kazanmasında bir de Rusların Marx üzerinden bir devrim yapmış ve güçlenip Almanya’yı -amiyane olacak ama- tokatlamış olmasının payı vardır. Almanlar Marx’ın adını ne kadar silmeye çalışsalar da o bir yerden kafasını uzatıyor. Yapacak bir şey yok. Almanlar doğumunun üzerinden 200 yıl geçse de Marx’la yaşamaya alışamamışlar.

Komünist Manifesto’nun ilk cümlesinden alıntı yapalım: Bir hayalet dolaşıyor Avrupa’nın üzerinde… Ama Marx ve Engels’in bahsettiği şekilde bir hayalet değil bu, yani bir “komünizm hayaleti” değil. Faşizmin şekil değiştirmiş, gizlenmeyi öğrenmiş, mutant bir formu… Sokaklarda görünüp kayboluyor ve yeterince güçleneceği güne dek saklanmayı tercih ediyor. Şu kadarını da söyleyeyim: Bu hayalet Marx’ı hiç ama hiç sevmiyor.  Bir Hitler rüyası olarak görünmeyi tercih ediyor.