MESELE SADECE GÜL'ÜN ADAYLIĞI DEĞİLDİ

Alican DEĞER 27 Nis 2018

Alican DEĞER
Tüm Yazıları
Çünkü Cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan ile bir önceki Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül karşılaştığında çıkacak sonucu herkes biliyor. Abdullah Gül dahil. O yüzden zaten herkes "Bu topa girmez" diye düşünüyordu. En azından Meral Akşener'in içinde bulunmadığı yarım bir çatı ile girmeyeceği konusunda görüş birliği vardı.

Ancak Abdullah Gül’ün adaylığının psikolojik bir yansıması var ki, asıl dikkatlerden kaçan o oldu. Gül’ün adaylığının bu kadar konuşuluyor oluşu, onun da bunun tersine bir açıklama yapmaması, üstüne üstlük destekler mahiyette susup görüşmelerde bulunması bir anlamda CHP’nin işine geliyordu. Çünkü AK Parti’nin iki büyük kurucusunun karşı karşıya gelmesi onların arayıp da bulamayacağı şeydi. Bir türlü adayını açıklamayıp bekleyerek bu çatışmanın kıvılcımdan aleve dönüşmesini umdu.

Gerçi iktidar CHP’nin bu durumunun farkına vardı ve topa hiç sert girmedi. Ve ortaya çıktı ki ortalama bir AK Partili, Gül’ün adaylığını en hafifinden ihanet olarak görecekti. Ve öyle sanıldığının tersine Gül’e oy vermek yerine kendi partisine daha bir sıkı sarılacaktı.

CHP takındığı bu tavrın artık işe yaramadığını görünce, söylemini “Zaten hiç aday olarak düşünmedik ki” diye değiştirdi. CHP’deki şimdiki süreç ise kendi içinden bir Cumhurbaşkanı adayı bulunması. Bakmayın siz öyle bir sürü nitelikler sayıldığına, bu adayın en önemli özelliğinin Kemal Kılıçdaroğlu’nun yerine talip olmayacak-olamayacak bir isim olması gerekiyor.

CHP’de adı geçen üç kişi var.

Muharrem İnce: Cevval mi cevval. Ancak aday olur CHP’nin oyunu yükseltirse seçilemeyecek bile olsa Genel Başkanlığa oynar. Zaten defalarca aday olmuş durumda. Peki ya oyları düşürürse? İşte o zaman da Genel Başkanlıkta iddiası kalmaz. Böylece bir rakip ortadan kalkmış olur. Ancak Sayın Kılıçdaroğlu’nun “Adayımız sakin bir kişi olacak. Kavgayı ben yapacağım” çerçevesine oturmaz. Oturmak istemez.

Yılmaz Büyükerşen için ise böyle bir tehlike yok. Kazansa da kaybetse de Genel Başkanlığa oynamaz. Yine işinin başına döner. “Sakinlik” tanımlaması sanki onu işaret ediyor gibi.

İlhan Kesici zaten kaç dönemdir CHP Milletvekili. Üstüne üstlük sağ seçmenden de oy alabilir. Çıkacak sonuç ne olursa olsun Genel Başkanlığa göz diker mi? Hayır. Üstelik “Ekonomiden anlar” tanımlamasına da fazlasıyla uyuyor. Kılıçdaroğlu’nun “Sakin” tanımlamasına gelince, daha İlhan beyin agresiflik gösterdiğine şahit kimse yok.

Unutmadan önemli bir not: Aday olacak kişinin milletvekilliğinden de vazgeçmesi gerekiyor. O yüzden önemli bir karar onlar için.

Bakalım partisinden yetki alan Sayın Kılıçdaroğlu kimi tercih edecek?