Vakıf Katılım web

MİLLET İTTİFAKI HAVACILIK İÇİN NE VADETTİ?

Musa ALİOĞLU 05 Şub 2023

Musa ALİOĞLU
Tüm Yazıları
İttifakın cumhurbaşkanı adayını henüz açıklamadan duyurduğu yapılacaklar listesinde dikkat çeken ve en çok alkış alan maddeler arasında "Atatürk Havalimanı'nın yeniden açılması ve Cumhurbaşkanlığı'na ait uçakların satılıp, bu parayla orman yangınlarını söndürmek için uçak alınacağı' vaadi de bulunuyordu.

Türkiye’nin siyasi gidişatını değiştirmek için 5 Mayıs 2018 tarihinde bir araya gelen dört siyasi partinin (Cumhuriyet Halk Partisi, İYİ Parti, Saadet Partisi ve Demokrat Parti) kurduğu ve daha sonra Demokrasi ve Atılım Partisi ve Gelecek Partisi’nin de katılmasıyla Millet İttifakı adını alan siyasi oluşum, 30 Ocak 2023’te Ankara’da “Yarının Türkiyesi için ortak politikalar mutabakat metni” olarak adlandırdıkları hükümet programını açıkladı. Ulaştırma başlığı altındaki bölümü, 2015’te Ahmet Davutoğlu hükümetinde bir yıla yakın atanmış-tarafsız Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı yapan, Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Feridun Bilgin okudu.

Program, hayatın her alanından 75 alt başlıkta 2 bini aşkın vaadi içeren 244 sayfa hacminde bir kitaptan oluşmuştu. İttifakın cumhurbaşkanı adayını henüz açıklamadan duyurduğu yapılacaklar listesinde dikkat çeken ve en çok alkış alan maddeler arasında “Atatürk Havalimanı’nın yeniden açılması ve Cumhurbaşkanlığı’na ait uçakların satılıp, bu parayla orman yangınlarını söndürmek için uçak alınacağı’ vaadi de bulunuyordu.

Bu iki maddenin yanı sıra Ulaştırma ve Lojistik başlığı altında programda havacılıkla ilgili olarak şu görüşler yer alıyordu;

“*Demiryolları ve havayollarında kaza-kırım tahkikatlarını bağımsız bir biçimde yürütecek kurumsal yapılar oluşturacağız. (Çok doğru bir hedef.)

*Sivil havacılık alanında tek yetkili ve bağımsız Sivil Havacılık Düzenleme Kurulu kuracağız. (Çok faydalı olabilir.)

*Atatürk Havalimanı’nı yeniden uçuşa uygun hale getireceğiz. (Çok zor bir iş.)

*Türkiye’nin hem kargo üssü hem hava araçları bakım, onarım, yenileme (MRO) merkezi olmasını teminen yeni bir strateji belirleyeceğiz. (Doğru bir adım.)

• Her türlü havayolu taşıma aracı üretimi, bakımı ve onarımında yerlilik oranını artırıcı politika ve destekleri hayata geçireceğiz. (Güzel bir düşünce.)

• Havayolu taşımacılığı altyapısını geliştirecek ve havalimanlarımızı diğer ulaşım sistemleriyle entegre hale getireceğiz. (Yapılmasında fayda var.)

• Havayolunda iç hatların gelişimi için, çapraz uçuşlar ile mevcut havayolu bağlantı şebekesine derinlik kazandıracağız. (Çok kolay bir iş değil.)

• Turizm destinasyonları arasında charter uçuşların artırılmasını sağlayacağız. (Bu iş için bölgesel uçuş yapabilecek küçük tip uçak gerekecek.)

• Düşük ücretli havayolu taşımacılığının gelişimini desteklenecek. (Nasıl olacak?)

• Ankara’nın Türkiye’ye yönelik yolcu derinliği olan dış uçuş noktalarına bağlanması suretiyle Ankara Esenboğa Havalimanı’nın uluslararası bir odak olmasını ve Anadolu şehirlerinin yurt dışına alternatif çıkış kapısı haline getirilmesini sağlayacağız. (Bu uçuşlar Anadolu Jet’i özerk yaparak olabilir.)

• E-ticareti odağına alan bir havayolu yük taşımacılığı stratejisi geliştirecek, hava kargoda standart hıza ulaşacak ve bu suretle imalat sanayiimizin rekabetçiliğini ve e-ihracatı artıracağız.” (İyi niyetli bir yaklaşım, ama kolay değil.)

“Kamuda israfla mücadele” başlığı adı altında yer alan bir maddede ise şöyle deniliyor;

“• İktidara gelir gelmez kamuda israfa son verecek kapsamlı bir program uygulayacağız. (Çok iddialı bir söylem.)

• İtibar gerekçesine sığınılarak gerçekleştirilen tüm gereksiz harcamalara son vereceğiz. (İyi olur.)

• Temsil ve ağırlama harcamalarını en az yarı yarıya azaltacağız. (Gereklidir.)

• Cumhurbaşkanlığı’nın kullanımındaki uçak sayısını azaltacağız.” (Olabilir.)

Bir başka başlık altında da havacılıkla ilgili olan orman yangınları konusunda şu görüşlere yer veriliyor;

=*Orman yangınları ile mücadelede Havadan Erken Müdahale ve Kurtarma Milli Filosu’nu kuracağız. (İyi bir fikir.)

Acil yangın uçağı ve gece görüşlü uçuş araçları başta olmak üzere, ekipman eksikliklerini giderecek, mevsimsel ekipman kiralama usulünü terk edeceğiz. (Mutlaka yapılması gerekir.)

*En yeni teknolojik yangın söndürme uçak, helikopter ve benzeri sistemleri temin edecek, Cumhurbaşkanlığı envanterindeki uçakları satarak elde edilen gelirle alınacak yangın söndürme uçaklarını orman yangınlarını söndürme filosuna dâhil edeceğiz. (Olabilir tabii.)

• Türk Hava Kurumu’nun kapasitesini güçlendirip, orman yangın yönetiminin doğal üyesi haline getireceğiz. (Zor iş.)

Ülkeyi yönetmeye talip olan Millet İttifakı partilerin kadrolarında elbette alanında uzman kişiler vardır. Ulaştırmanın bir alt kolu olan havacılık sektörü konusundaki görüşleri kimlerin yazdığını bilmiyoruz ama, vaatler arasında en çok dikkat çeken ve kapatılmasına çok üzüldüğüm Atatürk Havalimanı’nın yeniden ticari uçuşlara açılması konusu mümkün mü, olabilir mi, nasıl olur, maliyeti ne olur gibi soruların cevabını tek tek araştırmalıyız.

Cumhurbaşkanlığı filosundaki VIP uçak sayısının azaltılması da düşünülebilir ve bu da mümkündür. Karı, zararını ödemez fakat, yine de fazla uçaklar satılmalıdır.

Diğer vaatler yeni değil ve geçmişte de yapılması istenen ama gerçekleşmeyen konulardır. Havacılık vaatlerini yerine getirmek elbette liyakatlı kadrolarla olur.

Bunu da açıklasaydılar ne iyi olurdu…

Mutlu yarınlar Türkiye’m.

musaalioglu@gmail.com

 

TAV eski Genel Müdürü Ünlü eleştirdi: 

“AHL’yi uçuşa açmak hovardalık olur!”

Millet İttifakı adıyla hareket eden altı siyasi partinin açıkladığı “Ortak mutabakat metni”nde yer alan ve kapatılması çok eleştirilen Atatürk Havalimanı’nın (AHL) ticari uçuşlara açılması konusunda ne yazık ki,’ olması mümkün değil’ görüşleri ağır basıyor.

Adını vermek istemeyen DHMİ’nin bazı eski başmüdürlerinin yanı sıra, Atatürk Havalimanı’nın eski Başmüdürlerinden ve İşletmeci TAV Havalimanları Holding A.Ş’nın son Genel Müdürü Kemal Ünlü’ye konuyu sorunca “Hovardalık* olur” dedi.

İstanbul’da hakim rüzgarın kuzey ve kuzey batı yönünde olduğunu, uçuşların rüzgar içine, rüzgar yönünde yapıldığını, Atatürk Havalimanı’ndaki 05/23 pisti dışında her iki meydandaki pistlerin de kuzey güney yönünde inşa edildiğini dile getiren Atatürk Havalimanı’nın önceki Genel Müdürü Kemal Ünlü şöyle devam etti; “Uçuşta uçaklar arasındaki yatay ve düşey emniyet ayırma mesafeleri Atatürk Havalimanı ve İstanbul Havalimanı’nın trafik sayılarını kısıtlamaktadır. Yani birim zamandaki iniş, kalkış ve uçuş sayısı sınırlıdır. Bu konuda kesin kapasite arz rakamları Hava Trafik Kontrol otoritesi tarafından belirlenir. Kesin olan şu ki, bu iki havalimanının kapasitesi birbirinden bağımsız değildir. İstanbul Havalimanı için yer seçimi yapan iradenin (AK Parti iktidarı) bu gerçeğin elbette farkında olması beklenirdi. İstanbul’un büyük bir metropol olması, uçuşlarda yüksek oranda transfer/transit yolcu ve kargo olması nedeniyle iç hat, dış hat, kargo terminallerinin birbirinden uzak ya da ayrı havalimanlarında olması, iki havalimanı arasında yüksek oranda kara trafiği ve zaman kaybını doğurur.”

Atatürk Havalimanı’nın iç hat ve kargo, İstanbul Havalimanı’nın da dış hat olarak kullanılması pratiğinin gerçekte uygulanmasının mümkün olmadığını, zaman ve enerji kaybına sebep olacağını sözlerine ekleyen Kemal Ünlü, şöyle devam etti; “Bir diğer konu da ülkemizde kargo taşımacılığının yaklaşık yüzde 60’ı yolcu uçaklarıyla yapılmaktadır. Yolcu ve kargonun ayrımına göre her iki havalimanının kullanılması, sektörün insan ve araç kaynaklarının kullanılmasını da olumsuz yönde etkiler. Şu an Atatürk Havalimanında iki 17/35 paralel pistleri, paralel ve bağlantı taksi yolları ve bazı apronların kırıldığını orada bir hastane yapıldığını, halen millet parkı yapılmaya da devam edildiğini, terminal ve ofislerin kamu kuruluşlarına tahsis edildiğini biliyoruz. Bu büyüklükteki PAT (Pist, apron, taksi yolu) sahalarının temel altı, temel, beton kaplamalarının yeni baştan yapılması oldukça büyük harcamalar gerektirir. Elde kalan 05/23 pistinin büyük gövde uçakların tam yük uçuşları için kısıtlama getirdiği de başka bir gerçek. Atatürk Havalimanı için en büyük handikap son yıllarda kontrolsüz yapılaşmayla mania planının zamanla delinmiş olmasıdır. 2019 yılından sonra ise mania planı tam delik deşik oldu, 17/35 pist başına yaklaşmanın içine E-5 karayolu kenarına 6-7 katlı adliye binası dikildi. Polis Okulu bölgesi toplu konut yapımına açıldı. Batı ve kuzey yönünde çok yüksek binalar yapıldı. Yani Atatürk Havalimanı’nı olağan trafiğe açmak için sadece havalimanı içini yeniden inşa etmek yetmiyor, yakın çevresini de mania planı limitlerine uygun olarak düzenlemek gerekiyor.”

Tüm terminallerdeki sistem ve cihazların dört yıldır kullanılmadığını, bakımsız ve her türlü çevre şartlarına maruz bırakıldığını, bu sistemlerin bazılarının DHMİ tarafından başka havalimanlarına deplase edildiğini de anlatan AHL’de en uzun süre yöneticilik yapan Kemal Ünlü, “Tüm terminallerin alt yapı ve üst yapı sistemlerinin gözden geçirilmesi ve/veya yenilenmesi gerekmektedir” diyerek sözlerini şöyle noktaladı;

“Aslında, Atatürk Havalimanı esasen hava trafiğine açıktır. Ancak iç hat, dış hat yolcu ve kargo için konvansiyonel hava taşımacılığına açılması 1-) Hava sahasındaki kapasite kısıtlaması 2-) İç hat, dış hat ve kargo uçuşlarının ara kesitlerinin büyüklüğü ve entegrasyonu zorunluluğu 3-) Havalimanı mania planlarının emniyet kriterleri içine çekilmesi 4-) Havalimanı hava tarafı ve terminal yapılarının hemen hemen baştan yapılması mecburiyeti büyük harcamaları gerektirmektedir. O nedenle Atatürk Havalimanı’nı artık hatırı sayılır bir trafik seviyesine getirmek, milletin cebinden hovardalık yapmak olur. Kaldı ki, İstanbul Havalimanı sözleşmesi imza altına alınırken ‘Avrupa yakasında ticari yolcu ve kargo uçuşu yapılacak başka bir havalimanı olmayacak’ şartı da bağlayıcı bir maddedir. Bunun ihlali de yüksek maddi tazminat ödenmesine neden olur.”

Elbette AHL’nin yeniden ticari uçuşlara açılmasını biz de isteriz. Fakat, Ünlü’nün açıkladığı konuların üzerinde uzmanların kafa yormaları ve düşünülmesi gerek.

Bu iş, “Tekrar açacağız” demekle olmaz.

Öte yandan, Cumhurbaşkanlığı adına kayıtlı devlet filosundaki uçakların sayısının azaltılması elbette mümkün. Bu uçakların bazılarının satılarak, parasıyla yangın söndürme uçağı almak doğru bir hareket olur. Filodaki uçak sayısını Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay 2021’de 8 olarak açıklarken, muhalefet filoda 13 uçak ve iki helikopter bulunduğunu söylüyor.

Filodaki uçaklar Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığı envanterinde kayıtlı olup, işletmesi THY Yönetim Kurulu’na bağlı Genel Havacılık VIP Uçaklar Operasyon Başkanlığı tarafından yapılmaktadır. Bu uçakların masrafları da Cumhurbaşkanlığı bütçesinden karşılanmaktadır.

(*Hovardalık: Zevki için para harcamak.)