MİNİK FİLOZOF ATAKAN;

Aslıhan AKDAĞ TÜRKER
Küçücük bir çocuğu kanal kanal gezdirip, aynı soruları defalarca sorup sosyal medyada olumsuz binlerce düşünce ile yapılan yorumlarla linç etmek ona zarardan başka hiçbir şey vermeyecektir.

Birkaç gündür sosyal medya, ana haber bültenleri ve gazete manşetlerinin tamamını 10 yaşındaki bir çocuk kaplıyor. Herhangi bir deney, başarı, üretim yok. Tek yaptığı yaşından büyük kitaplar okuyarak hayatta deneyimlemediği şeyleri yorumlamak. Bu yaşta ki çocuğun bir anda bu kadar ilgi ve linç arasında kalması gelişim sürecinde ne gibi zararlara yer açabileceğini kimse düşünmeden üstüne çok fazla gidildiğini düşünüyorum. Ve bu süreçte neler olacağını merak içinde bekliyorum. 

Bende bu yaş grubundaki çocuklar ile çalışmalar yapıyorum. Günümüz çocukları kitap okumak, kendini geliştirmek, bilgilenmek yerine, tablet, telefon ve bilgisayar oyunlarını tercih ediyor. Her çocuğun bir filozof ya da matematik dahisi olmasın bekleyemeyiz. Hatta bunun çok düşük ihtimalli olması normal olan. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk; ‘Pedagojik olarak, hiçbir çocuğumuzun sosyal medyada bir tüketim öznesi olarak yer almasını ve onun üzerinden tartışma yapılmasını asla onaylamayız. Şunun bilinmesini isterim; medyanın gündeminde yer alan çocuğumuzun bireysel ihtiyaçlarını belirlemek ve karşılayabilmek için gerekli her türlü uzmanlığa sahibiz. Ne gerekiyorsa yapacağız ama sessizce. Çocuğumuzun kişiliği, başka çocukların psikolojileri, başka ailelerin beklentileri ile ilgili olumsuz durumlarla karşı karşıya gelmemek için aynı hassasiyeti herkesten beklediğimin altını çizmek isterim.” paylaşımı ile bu konuya en doğru noktayı koyduğunu söyleyebilirim.

Küçücük bir çocuğu kanal kanal gezdirip, aynı soruları defalarca sorup sosyal medyada olumsuz binlerce düşünce ile yapılan yorumlarla linç etmek ona zarardan başka hiçbir şey vermeyecektir. Geleceğe dair hiçbir tecrübesi olmayan meraklı ve bilgili bir çocuğun ihtiyacı olan tek şey doğru yönlendirme ve doğru eğitim.

Milli Eğitim Bakanımızın da anlatmak istediği gibi bu süreçte birçok ailenin Atakan’ı örnek göstererek çocuklarının üzerinde ağır baskılar kurup, sosyal yaşamlarına yasaklar getirmesi gibi durumlarla karşılaşmakta ayrı bir vaka olacaktır. Her çocuğun karakteri gibi ilgi ve yetenek alanı da birbirinden çok farklıdır. Bu durumda mühim olan çocuğunuzu yetenekleri doğrultusunda doğru yolda yönlendirebilmenizdir. Ailenin egoları değil, ilgi ve gözlemleriyle çocuklarına yaklaşmaları geleceğe dair onları yönlendirmede her zaman daha faydalı olacaktır. Umarım ki Atakan çocukluğunu kaybetmeden bu edindiği bilgiler ve doğru yönlendirme ile ülkemiz adına ileride isminin kazınacağı büyük başarılara imza atar.

Sevgi ile kalın...