MİTOMANİK HİKAYELER…

Aslı SERTDEMİR 07 Oca 2023

Aslı SERTDEMİR
Tüm Yazıları
Yılbaşı gecesi O Ses Türkiye, yine en çok izlenen programlardan biriydi. Fakat bu yıl programın içeriğinde öyle bir şey yaşandı ki…

Yılbaşı gecesi O Ses Türkiye, yine en çok izlenen programlardan biriydi. Fakat bu yıl programın içeriğinde öyle bir şey yaşandı ki… Tüm programın önüne geçti. Kadir Doğulu ve Neslihan Atagül sahneye çıktı. Çift şarkısını söyledi. Koltuklar bir bir döndü. Şarkı bitti alkışlar filan derken sohbet başladı. Ebru Gündeş çifte, mutlu evliliklerinin sırrını sordu… Kadir Doğulu ballandıra ballandıra anlatmaya başladı. Aralara biricik eşi, sevdiceği Neslihan girip cümlelerini tamamladı. Birbirlerinin gözlerine melül melül bakarak, muhteşem evliliklerinin sırrını anlattılar. Amma velakin anlattıkları hikaye, birçok kişi için tanıdıktı. İnternette ve sosyal medyada dolaşan herkesin bildiği bir kıssadan hisseyi, kendileri yaşamış gibi milyonlarla paylaştılar.  Neydi bu parodi? Neden böyle şebeklik yaptılar, hiç anlamadım… Zaten cemi cümle Kadir Doğulu ve Neslihan Atagül’ün evliliğine imreniyordu. İstemedikleri kadar nazar, göz üstlerinde dolaşıyordu. Bizim için onlar zoru başarmış, parmakla gösterilen çiftlerdendi. Gerek vardı mıydı bu büyüyü bozmaya? Masalsı aşklarını senaryolaştırmaya… 

Bir köy var uzakta…

Nur topu gibi bir sapığımız var! Müge Anlı haftalardır bu adamla uğraşıyor. Hani derler ya… Evlat olsa sevilmez! O cins bir adam bu Sinan. Bugüne kadar karşısına çıkan tüm kadınları taciz etmiş. Köyünde rahatsız etmediği kadın kalmamış. Ama Sinan’ın esas ilgi alanı annesi yaşındaki kadınlar.                        Bu sapık yüzünden, amcalar 40 yıllık karlarını boşamış. Evini, tarlasını satıp köyünü terk etmişler. Ailesini, yuvasını dağıtan çok kişi olmuş. Ve ne yazık ki Sinan bu güne kadar işlediği hiçbir suçtan ceza almamış. Edilen şikayetler sonuçsuz kalmış. Kimse Sinan’a, yaptıklarına bir dur dememiş. Ta ki taciz ettiği teyzelerden biri ortadan kaybolup, kayıp kadının ailesi Müge Anlı’ya çıkana kadar. İşte bizde Sinan gibi bir yaratığın varlığından, böylece haberdar olduk. Programı izledikçe görüyorum ki… Bela bağıra çağıra gelmiş. Kimse görmek istememiş, gören kafasını çevirmiş. Bana dokunmayan yılan, bin yaşasın demiş. Sinan’ın yaptıkları kahve masalarında espri konusu olmuş. Deli demiş geçmişler. Taciz edilen kadınlar suçlanmış. Köyü terk edenlere, kimse “Neden gidiyorsunuz?” diye sormamış. Gidecek biri varsa o da “sapık!” dememiş. Benim bildiğim, köy yerinde kötü barınamaz. Sinan gibi adamları tükürüğü ile boğar, masumu mağdur etmezlerdi.

Yapımcılık oynayanlar…

O kadar çok film galası davetiyesi alıyorum ki...  Şaşırıyorum, bu kadar film hangi ara çekiliyor? Oyunculara bakıyorum… Güzellik uzmanı, plates hocası, işsiz, vasıfsız eleman… Yönetmen, yapımcı hakkında Google’da tek kelam bilgi yok. Adamın esas işi veteriner, avukat, tekstilci ama film çekmiş. Özgüvenleri tavan… Kötü hikayelerine, sponsor dilenciliği yaparak çektikleri şeyi sinema şaheseri sanıyorlar. Sayelerinde ortalık kötü filmden geçilmiyor. Bu yapımcı olamaya hevesli tayfa yüzünden, tüm sektörün adı beceriksize çıktı. Ve maalesef ki o filmlerde oynayanlar kendilerine utanmadan oyuncuyum, yapanlar da yapımcıyım diyorlar. Biz de anlatamıyoruz, hiç bir halt olmadıklarını.