​MÜFREDAT, İDEOLOJİ, ÇANTA, TEBESSÜM

Erol ERDOĞAN 20 Oca 2017

Erol ERDOĞAN
Tüm Yazıları
Milli Eğitim Bakanlığı ilkokul, ortaokul ve liseyi kapsayan 172 sınıf düzeyi için 51 dersin taslak öğretim programını askıya çıkardı.

Milli Eğitim Bakanlığı ilkokul, ortaokul ve liseyi kapsayan 172 sınıf düzeyi için 51 dersin taslak öğretim programını askıya çıkardı. 10 Şubat’a kadar görüş ve önerilerine açılan taslak, son halini aldıktan sonra uygulanacak. Bakanlığın, müfredat taslaklarını askıya çıkararak tartışmaya açması alkışı hak ediyor. Böyle bir süreç, müfredatın zenginleşmesine vesile olacak ve hataların azalmasını sağlayacaktır. Ayrıca, uzmanlar dâhil pek çok insanın çorbada tuzunun olmasına vesile olacaktır. Katılımcı yöntemlerinden dolayı, Millî Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, Bakan Yardımcısı Orhan Erdem, Müsteşar Yusuf Tekin ve Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı Alpaslan Durmuş’u kutluyorum. Benim bu sürece katkım, birkaç yıldır söylediklerimin özetini tekrar etmek şeklinde olacak. Maddeler halinde kısa kısa yazayım.

Eğitim, ideoloji ve devlet… İdeolojik devletlerde, rejimi ve devleti koruma-kollama görevi, ordudan çok eğitim sistemine verilmiştir. Eğitimin bir türlü reforma tabi tutulamaması bundan dolayıdır. Ülkemizde de böyle olmuştur. Eğitim sistemimiz, ruh olarak, neredeyse doksan-yüz yıldır aynıdır. Eğitimde sıkça değişmesinden şikâyetçi olduğumuz şey ‘sistem’ değil sınav ve sınıf geçme kurallarıdır. 

Eğitim, fıtrat, istihdam… İdeolojik ülkelerde eğitim, insanın doğasını (fıtratını) gözetmez, devletin arzularını ve istihdam planlarını ciddiye alır. Son dönem, bu ikiliye bir de popülerlik eğilimleri eklendi. Dolayısıyla, eğitim sistemimizin şu andaki temel belirleyicileri; devletin vatandaşlık tanımı, istihdam politikaları ve reel karşılığı az ama algı değeri yüksek popülerliktir. Buna, alışkanlıkları-ezberleri de ekleyebiliriz. Eğitim, bu belirleyicilerin etkisiyle tarif bulmaktadır. Bundan dolayı, müfredat tartışmalarının ‘insanî bir eğitim’ inşasının habercisi olmasını dilerim.

Eğitimin yeniden tarifi… Eğitim sistemini “İnsanın doğuştan sahip olduğu yeteneklerini gerçekleştirecek imkânlar hazırlamak” olarak tarif etmediğimiz sürece gerçek bir reformun kapısını aralayamayacağız. İnsanın doğuştan sahip olduğu yeteneklerin önünü açan eğitim sistemi, istihdam politikalarına cevap vereceği gibi, zamanın ruhuna uygun beklentileri de karşılayacak, daha ötesi, icatlar ve keşifleri de arttıracaktır. Böylesi eğitim, insanı özgürleştirir. 

Eğitim ve hayat… Sanayileşme, modernleşme ve şuursuz şehirleşmenin doğurduğu problemlerden biri de eğitim ile hayatın birbirinden uzaklaşmasıdır. Oysa hayat başlı başına bir eğitim alanıdır. Eğitimin, aile, mahalle, üretim, uygulama, oyun, neşe-tebessüm ile bağlarının örülmesi şart. Tuvalet eğitimini okuldan bekleyen bir aile trajedisinden kurtulmalıyız. 

Makbul ve standart… İnsandan ve Allah’tan yana olan herkes, ideolojilerin makbul vatandaş ve Modernizmin standart insan yetiştirme karakterinden uzak durmalıdır. Çünkü insan, standart değil, her birimiz farklıyız, özeliz, mucizeyiz, ayetiz. Kemalizm ve Modernizmin eğitime yüklediği görevleri şimdi de biz eğitime yüklememeliyiz. 

Başlıktaki çanta ve tebessüm kelimesine gelince…  Müfredatın gerçekten insan lehine değiştiğini anlamak için önümüzdeki yıllarda iki şeye bakacağım. Her sabah okul yollarında, çocuk bedenlerini, sırtlarından geri geri çeken kocaman çantaların eni-boyu küçülmüş mü? Öğrenciler ve öğretmenlerin yüzündeki gülümsemeler artmış mı? 

Tatil başlıyor. Öğretmenlere, öğrencilere ve ailelere iyi tatiller diliyorum.