Vakıf Katılım web

NE GÜZEL ÖLDÜ, NE GÜZEL OLDU!

Doç. Dr. Can CEYLAN
Tüm Yazıları
Necip Fâzıl'ın dediği gibi "hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber!" Dersini çalışan öğrencinin sınavdan korkmaması gibi, ölümden korkup korkmamak da nasıl yaşadığımız ile ilgili bir duygudur.

Yazının başlığı bir Rifâî dervişinin bir cenâze namazı sonrasında söylediği cümledir. Güzel ölüm olur mu, demeyin. Güzel yaşayanlar için ölüm güzeldir. Necip Fâzıl’ın dediği gibi "hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber!" Dersini çalışan öğrencinin sınavdan korkmaması gibi, ölümden korkup korkmamak da nasıl yaşadığımız ile ilgili bir duygudur.

Rifâî dervişine âit olan bu cümlenin söylendiği cenâze, 2 Ağustos Cuma günü can emânetini beden zarfından çıkarak teslim eden Emin Işık Hoca’nın cenâzesiydi. Münevver bir İslâm âlimi, ilâhiyatçı, mütefekkir ve hepsinden önemlisi bir mutasavvıf olarak sayısız talebe yetiştirmiş olan Emin Işık'ın cenâze namazı, yıllarca Mesnevî sohbetleri yaptığı Şişli Câmii'nde kılındı. Son vazifelerini yapmak için cenâze namazına gelen sevenleri o kadar kalabalıktı ki, câmi ve avlu yetmedi. Gönül, cenâze namazının daha büyük bir câmide kılınmasını istemedi değil, ama bunu vasiyet ederek yıllarca sohbetlerine ev sâhipliği yapmış mekâna olan vefâsını da göstermiş oldu.

Birkaç gün önce yoğun bakım için hastaneye yatırılana kadar Mesnevî sohbetlerine devam eden ve nerede olursa olsun konferans dâvetlerine icâbet eden Emin Işık Hoca’ya haklarımızı helâl ederken, cemaatten birçok kişi, böyle bir ölüme gıpta etmiştir. İmamın “Haklarınızı helâl ediniz” dedikten sonra binlerce kişi ama tek bir ağızdan “helâl olsun” derken, sanki Emin Işık’ın da bize hakkını helâl etmesini istiyor gibiydik.

Suudî Kur’an tilâvetine karşı klâsik İstanbul ağzının son hâfızlarından olan Emin Işık, seksen üç yıllık dünya hayâtını sonlandırırken, böyle gıpta edilen bir cenâze namazı ve merâsimi için nasıl yaşanması gerektiğini de şâhit olanlara göstermiştir. Lafı eğip bükmeden ve “kitabın ortasından” konuşarak âdeta bir “uyandırma servisi” gibi hizmet etmiştir.

Kimi kaba softa ham yobaz hoca bozuntularının aksine, vaaz ederken, İslâm’ı korkutarak değil sevdirerek anlatmayı şiâr edinmiş olan Emin Işık Hoca, sık sık “Korkmayın Allâh’ın affediciliği, sizin günahınızdan büyüktür” derdi.

Emin Işık Hoca’nın bir sohbetine iştirak etmiş olanlar bile bu köşeyi günlerce dolduracak şeyler anlatabilir. Ama ben size iki yorumunu aktaracağım.

“Er kişi” niyetine

Bilirsiniz cenâze namazına başlarken imam, “er kişi niyetine” ya da “hâtun kişi niyetine” diyerek tekbir alır. Ancak Emin Işık Hoca, 1993 yılında Sâmiha Ayverdi’nin cenâze namazını kıldırırken “hâtun kişi niyetine” değil, “er kişi niyetine” diyerek tekbir almıştır. Bir kadının cenâzesinde neden “hatun kişi niyetine” demediği sorulduğunda da şu cevâbı vermiştir: “Erlik, tıpkı mertlik gibi cinsiyetsiz bir makamdır”.

Yahya Kemâl’e bakışı

Türk-İslâm kültürünün son büyük kalemlerinden biri olan Yahyâ Kemâl Beyatlı’yı çok iyi anlamış olan Emin Işık Hoca, Yahya Kemâl ile ilgili şu sıra dışı yorumu yapmıştır: “Yahyâ Kemâl için, içki içiyordu derler, keşke bir kadeh daha içseydi de bize bir dize daha bıraksaydı”.

Kimilerinin “kucaklaşma”, kimilerinin “kutuplaşma” diye tutturduğu günümüzde, başımızdaki sorunların çözümlerini bilenlerden biri olarak Emin Işık da aramızdan ayrıldı. Turizm ve Kültür Bakan Yardımcımız Prof.Dr. Haluk Dursun’un özür dileyerek belirttiği gibi Emin Işık Hoca’yı gençlerle yeterince tanıştıramadık. Ama Emin Işık Hoca’nın ardında bıraktıkları onu tanıtmak için yeterli olacaktır.

Allah, mekânını cennet etsin.