ONE MİNUTE MR.PERES ONE MİNUTE!

Vehbi BAYSAN 22 Eyl 2016

Vehbi BAYSAN
Tüm Yazıları
İsrail'in 9. Cumhurbaşkanı (2007-2014) Shimon Peres 93 yaşında, beyin kanaması geçirdi, yoğun bakımda. Doktoru ve aynı zamanda damadı olan Rafi Walden, durumunun ciddi ama stabil olduğunu söylüyor.

İsrail’in 9. Cumhurbaşkanı (2007-2014) Shimon Peres 93 yaşında, beyin kanaması geçirdi, yoğun bakımda. Doktoru ve aynı zamanda damadı olan Rafi Walden, durumunun ciddi ama stabil olduğunu söylüyor.

En baştan geçmiş olsun dileklerimizi iletelim! Türkiye Peres’i daha çok Davos’ta tanıdı, daha doğrusu adı en çok oradan sonra anılmaya başladı. Ocak 2009’da o zamanın başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile World Economic Forum toplantılarından birinde aynı sahnede bulunma talih veya talihsizliğine (nereden baktığınıza bağlı) uğradı. Oysa kendisi için sıradan bir sahne birlikteliğiydi, aslında yanında kimin olduğu muhtemelen pek de önemli değildi.

Ortada bir tek amaç vardı: İsrail liderlerinin her zaman her platformda yaptığı gibi İsrail’in ‘haklı tezlerini!’ dünyaya haykırmak. Dünyanın en iyi think-tank’larının da desteğiyle üzerinde günlerce, haftalarca, aylarca çalışılmış ve istisnasız tüm lider kadronun ezberlediği söylemlerden biriydi dile getireceği. O yüzden oturum başkanının Peres’e sorusu gayet net bir ‘kafa pası’ idi: İsrail ve Filistin arasında barış nasıl geri getirebilir? O günlerde uzun süredir kesintiye uğramış görüşmeler uluslararası camianın çabalarıyla yeniden başlatılmaya çalışılıyordu.

Peres’in başlangıç cümlesi sözlerinin nereye varacağı hakkında ipucu niteliğindeydi, “Demokratik bir ülke için illegal bir terörist yapı ile mücadele çok zor, ne yapsanız fotoğrafı çekiliyor, onlar ne yapsa, hiç kimse görmüyor! Örneğin, bir yerleşimciye roket atılsa, çocuğunu korumaya çalışan anne için uykusuz geceler başlıyor. Siz hiç uykusuz geceleri televizyonda gördünüz mü?..” Haklı olarak Peres, işgal edilen Filistin topraklarından sürülen insanlardan, işkence edilen, öldürülen, uzun yıllar hapiste tutulan Filistinlilerden falan söz etmiyor. Hatta, o ‘demokratik ülkede’ yerleşimcilerin kendilerine ait olmayan ve işgal edilmiş, yani Filistinlilerden çalınan topraklarda nasıl ‘yerleşimci’ olduklarını da bize söylemiyor. Tamamına yakını Filistinlilerden gasp edilen topraklardan asırlık zeytin ağaçları sökülerek inşa edilen güvenlik duvarından da söz etmiyor. Ama, sabaha kadar bebeğiyle uyuyamayan ‘zavallı’ yerleşimci annenin dramının dinleyicilerin içini sızlatmasını bekliyor.

Sözlerinin devamında, Gazze’den kendi iradeleriyle çekildiklerini, hatta, Gazze’ye 20 milyon dolar yardım yaparak orada seralar kurduklarını ve o seralarda çilek yetiştirdiklerini anlatıyor. Ama, nankör Gazzeliler bu seraları yıkarak güzelim çilekleri heba etmişler! İsrail, Hamas hakkında pek çok şey söyledi ama ‘çilek katili’ olduklarını daha önce zikretmemişlerdi. Başka neler söyledi? Gazze’den İsrail’e yağan füzeler ve geceleri doğru dürüst uyuyamayan bir milyon insan..

Ne yaptıysak, elimizde olmayarak yaptık, seçme şansımız olmadığı için yaptık, seçme şansımız olsaydı elbette tek seçimimiz barış olacaktı. Peres Gazze’yi nasıl dünyanın en büyük açık hava hapishanesine döndürdüklerini, hedef gözetmeksizin günlerce bombaladıklarını, Birleşmiş Milletlere ait ve bayraklarıyla, boyasıyla, görünüşüyle resmi olarak İsrail hükümetine bildirilmiş okulu niye bombaladıklarını ve çocukları öldürdüklerini, sahilde top oynayan çocukların üzerine önce küçük bir bomba atıp ardından kaçtıkları yöne doğru gerçek bir füze atarak hepsini parçalayıp öldürdüklerini anlatmadı.

Neyse ki argümanlarını Hamas üzerinden sürdüren Peres, daha önceki söylemlerinden biraz usul olarak uzaklaşmış ama içerik olarak aynı kalmış. Önceden, birinci intifada sırasında İsrail askerlerinin niçin Filistinli çocukların üzerine ateş açtıklarını sorduklarında İsrail’in Londra büyük elçisi ‘görmüyor musunuz bize taş atıyorlar..’ diye yanıt veriyordu. Yine de sayın Peres’in hakkını yemeyelim, barış çabalarının her şeye rağmen takdir edilmesi gerek.

1994 yılında o sırada yüksek lisans programında iken aynı üniversitede öğretim üyeliği de yaptığım Ürdün ile İsrail barış görüşmelerini başlattı. Yitzak Rabin’in liderliğinde Peres’ni de katkılarıyla bu görüşmeler başarıyla sürdürüldü. Nihayetinde, Ürdün kralı merhum Hüseyin bin Talal ile barış anlaşması imzalandı. Ürdün nüfusunun yarısından çoğu Filistinli olmasına rağmen İsrail ile barış yapılması tepki çekmedi, aksine çoğu insan bunu gerçekten destekledi. Kısa süre sonra İsrailliler kafilelerle Ürdün’ü ziyaret etmeye başladı. Bu yakınlaşmanın halklar arasındaki toplumsal ve ekonomik boyutlarını ileriki yazılarımızda daha detaylı irdeleyeceğiz.