ORMANLAR VE BOLU

İsmail ŞAHİNBAŞ
Tüm Yazıları
Ormanlar kara ekosistemlerinin en büyüğü ve en karmaşığıdır.

Büyük bir ekolojik sistem oluşu, onun kapladığı alanın büyüklüğünden değil, en küçük bir orman parçasında dahi bir o farklı ekosistemin var olmasından kaynaklanır. Orman ekosistemlerinin oluşmasında ve gelişmesinde dört temel faktör etkili olur. Yeryüzü şekli, iklim, toprak ve canlılar…

Bilimsel tanımına göre; belirli büyüklükteki bir alanda kendisine özgü iklim yaratabilen, boylu ağaçlarla, onlardan küçük ağaççıklar, daha küçük çalılar ve diğer otsu bitkilerle birlikte, toprakaltı ve üstündeki mikro ve makro faunanın, toprak, hava, su, iklim gibi cansız faktörlerle birlikte karşılıklı etkileşimlerinden oluşan bütüne ‘orman’ denir.

Orman nedir?

Bu tanımda da ifade edildiği gibi, orman yalnızca ağaçların olduğu bir yer değildir. Öncelikle etrafındaki diğer alanlardan, iklim bakımından farklı kılacak, belirli bir büyüklüğünün olması lazımdır. Çünkü biliyoruz ki; orman alanları %3 oranında bile olsa etrafına göre daha fazla yağış almaktadır. Yine biliyoruz ki; ormanlar kapalılık durumuna göre güneşi az ya da çok emerek, etrafına göre yazın daha serin, kışın ise daha sıcak bir iklime sahiptirler. İşte orman içindeki bu farklı yaşam ortamları birçok canlı türü için farklı yaşam alanları (ekosistemleri) oluşturur. Yine yukarıdaki tanım içerisinde geçen makro fauna (gözle görülebilen hayvanlar) ve ormanda daha çok ayrıştırıcı görev yapan mikro fauna (gözle görülemeyen hayvanlar) ormanlık alanların en önemli elemanlarıdır. Eğer bu küçük hayvanlar olmasaydı; dökülen yapraklar çürüyemezdi. Böylece ormanlar adeta bir çöp dağına döneceği gibi, önemli de bir besin maddesinden yoksun kalmış olacaktı.

Ormanlar yaban yaşamına muhtaçtır

Görülen o ki; ormanlık alanlar yaban hayatına muhtaçtır ve bu durum sadece tersine ve tek taraflı değildir. Bir an için bir çam ormanından, ağaç kabuklarındaki böceklerle beslenen ağaçkakanların uzaklaştığını düşünelim. Hiç şüphesiz ki, bir süre sonra artan böcek sayısı ağaçlar ve hatta orman üzerinde ciddi tahribat meydana getirebilecektir. Tersini düşünecek olursak, yangınla ağaçları kaybolmuş bir ormandaki ağaçkakan kuşları, daha ne kadar bu alanda yaşamaya devam eder.

Bolu ormanları

Anadolu toprakları ve kendi ölçeğinde Bolu, etrafı ile kıyaslandığında biyolojik çeşitlilik bakımından son derece zengin ve şanslıdır. Sahip olunan bu zenginlik şüphesiz doğanın bu coğrafyalara armağanı… Doğal ormanlarının neredeyse tamamını bir daha geri dönüşümü mümkün olmayacak şekilde kaybetmiş bulunan Avrupa’ya göre Türkiye son derece şanslıdır. Çünkü Anadolu’daki ormanların yarısının verimsiz ve bozuk yapıda olmasına rağmen, halen büyük bir kısmı (%80-90) doğaldır veya doğal yapısına tekrar kavuşabilecek durumdadır.

Yedigöller, Çele ve Aladağ

Bu noktadan hareketle yarım yüzyıldır milli park koruma statüsü altında bulunan Yedigöller Bölgesi ve onun devamı niteliğindeki Çele Ormanları ile adeta bir ormancılık okulu sayılabilecek Aladağ Ormanları’nın bugünkü varlığı son derece önemlidir.

Ormanlar, Bolu’da hâkim bitki örtüsü tipidir. İl topraklarının %55’i ormanlarla kaplıdır. Karadere, Seben, Aladağ ormanları yurdumuzun en zengin ormanları arasındadır. Hiç kuşku yok ki, çoğu insan için Bolu kelimesi ormanla özdeşleşmiş durumdadır. Uludağ Göknarı, doğu kayını, sarıçam, karaçam ve meşeden oluşan saf veya karışık ormanlar… Karışıma katılan diğer ağaç türlerinin zenginliği ve bunların bazılarının Bolu ile özdeşleşmiş (Bolu fındığı gibi) olması bu ormanların önemini artırmaktadır. 

Zonlar

Bolu ormanlarında ortalama bin metre yüksekliğe kadar mutedil sıcak kuşak-soğuk bölge orman kuşağı (Fagetum zonu) yer alır. Bu zondaki önemli ağaç türleri kayın (Fagus orientalis), Uludağ göknarı (Abies bornmülleriana), karaçam (Pinus nigra subsp. pallasiana) akçaağaçlar (Acer trautvetteri), karaağaç (Ulmus glabra) ve kızılağaçlardır (Alnus spp.).

Abietum zonu

1000-2000 metre yükseklikler arasında mutedil soğuk orman kuşağı (Abietum zonu) bulunur. Uludağ göknarı (Abies nordmanniana subsp. bornmülleriana), sarıçam (Pinus sylvestris), doğu kayını (Fagus orientalis) bu kuşağın önemli ağaçlarıdır. Alt tabakada orman gülü (Rhododendron ponticum) bu ormanlara genellikle eşlik eder.

Alpin zonu

Yaklaşık 2000-2300 metreden sonra yüksek dağ kuşağı (Alpinetum zonu) bulunmaktadır. Bu kuşakta ancak bazı bodur ve çalımsı ağaçlar görülmektedir. Burada orman meydana gelmesini engelleyen başlıca faktör, kar, rüzgâr ve düşük sıcaklık gibi etkenleri bir araya getiren sert iklimdir. Bu kuşak aynı zamanda ormanın üst sınırının bulunduğu bölgedir. Alpinetum kuşağının daha yüksek kısımları tamamen ağaçsız olup, burada çeşitli otsu bitkiler bulunur. Halk arasında ‘yayla’ adı verilen yüksek kuşakta, yaz aylarında düzensiz hayvan otlatmanın, bitki birlikleri üzerinde büyük baskısı bulunmaktadır.

Metin: Mehmet Tokcan