​ÖYLEYSE SUÇLU KİM?

Burhan AKDAĞ 08 Eki 2017

Burhan AKDAĞ
Tüm Yazıları
Gençlik Spor Eski Bakanı Suat Kılıç, Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım Demirören, milli takım eski patronu Fatih Terim, futbolcu Arda Turan, ve Acun Ilıcalı…

MİLLİ AHLAK

Gençlik Spor Eski Bakanı Suat Kılıç, Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım Demirören, milli takım eski patronu Fatih Terim, futbolcu Arda Turan, ve Acun Ilıcalı…

İşte Türk futbolunun çökmesine büyük katkısı olan isimler. Belki bunlara Lucescu’yu da eklemek isteyenler çıkabilir ancak şimdilik onu ayrı tutacağım. Ancak söyleyeceğim birkaç şey var…

Kimden başlayalım, 

Kimden isterseniz, bir çoğunuz Acun Ilıcalı adını yazınca şaşırmış olabilirsiniz. Ama şöyle bir gerçek var Milli Takımdan kovulan Arda Turan’ın tekrar milli takıma dönebildiyse bunda Acun Ilıca’nın çok büyük emeği var. Nedir bu emek Arda Turan ile Recep Tayyip Erdoğan’ı bir araya getiren ve affedilmesi için büyük bir çaba harcayan kişilerin başında Acun Ilıcalı geliyor.

Arda Turan haftalarca Barcelona’da forma giyemezken Acun Ilıcalı’nın yaptığı halı saha maçlarında her zaman yeri hazırdı. Öyle maçlar oldu ki Arda bir halı saha maçı için İstanbul’a geldi ve döndü…

Arda Turan çok büyük ümitler ile Barcelona’ya gitti, çok iyi bir futbolcu olduğu için mi? Hayır belki iyi futbolcuydu, ama hiç bir zaman çok iyi olmadı. Barcelona’ya nasıl gittiğini, Türk Hava Yollarının bir projesi olduğunu sağır sultan bile duydu. Arda Turan Barcelona’ya gittiği günden itibaren en çok nasıl gündeme geldi.. 

Oynadığı futbolla mı? 

Yoksa yaşadığı aşklarıyla mı?

 Gazetelerin magazin sayfaları ve televizyonların magazin programları Arda Turan’ın aşk haberleri ile çalkalandı durdu.

Tabii bunlar duyulanlar. 

Bir de duyulmayanlar var, yani gazete ve dergilere yansımayanlar var… Allahtan Arda çok uzakta o yüzden duyulmuyor…

Sırada kim var, Fatih Terim.

İnanın ben Fatih Terim’in Adanalı hemşerisi ile yaptığı kavgaya inanmıyorum. Bu işte bir tezgah var. Fatih Terim milli takımın geleceğini çok iyi gördü ve milli takımdan nasıl sıyrılırım diye düşündü ve planladı programladı. Düşünsenize bu kavga en çok kime yaradı. Fatih Terim’e ve kebapçı Selahattin Aydoğdu’ya. Bu kavga olmadan önce birisi bana Fatih Terim Selahattin Aydoğdu ile kavga edecek deseydi hayatta inanmazdım. Nasıl olur çok iyi görüşen, her ikisi Adanalı, Federasyonda birlikte çalışmış. Ağabey kardeş nasıl kavga eder diye düşünürdüm. İşin içine bir takım menfaatler girince her şey oluyormuş. Bu kavga sayesinde Selahatin Aydoğdu’yu bütün dünya tanıdı. Fatih Terim de milli takımdan zeytinyağı gibi sıyrıldı. Üstelik dünyanın parasını tıkır tıkır alacak olması cabası. Fatih Terim buna benzer bir senaryoyu Milan’ın başındayken uygulamış, Milan’dan kovulmuş; yaklaşık bir yıl maaşı bankaya yatmış, Terim de afiyetle yemişti…Olacak şey mi  iki Adanalı kavga edecek hiç kan dökülmeyecek, Adana’nın hangi mahallesinde görülmüş. Yok böyle bir şey. Birçoğunuz bunlar medeni insanlar diyebilirsiniz. Çok haklısınız bir tanesi  futbolda diğeri ise kebap konusunda imparator!

Ancak ne kadar medeni olursanız olun 350-400 kilometre gelerek mekan basılır da bir kişinin yüzünde morluk dahi yoksa ben bu kavgadan şüphe duyarım…

Milli takımın da bu çöküşünde en büyük rol Federasyon Başkanı Yıldırım Demirören’in, federasyon başkanlığı süresince  yaptığı iyi bir şey düşünüyorum, hiç yok. Halbuki her şey elinde. Biraz aklını kullansa adını altın harflerle Türk Futboluna yazdırırdı. Haluk Ulusoy çok mu başarılıydı? Ama onun federasyon başkanlığında Türkiye Dünya 3’üncüsü oldu. Sana küfreden futbolcu Arda’yı yine milli takıma aldın. 

Almayacaksın. Eğer birileri diretiyorsa basacaksın istifayı, hemen dolduruşa gelip Fatih Terim’in ipini çekmeyeceksin, tıkır tıkır parasını ödüyor musun? 

Ödüyorsun.

Sonra Fatih Terim’den hemen sonra Lucescu ile görüşmen ve anlaşman hiç etik bir hareket değildi. 

Neden mi? 

Lucescu Galatasaray ile görüşüyor neredeyse anlaşacaklar diye beklerken bir anda Milli Takımın hocası oldu. Buna benzer bir organizasyon Beşiktaş’ta olmuştu, hatırlatayım. Yıldırım Demirören Beşiktaş’a başkan olduğu zaman Lucescu’yu kovmuş, Almanların efsane futbolcusu Matheus'la anlaşmış ve “uçakla Türkiye’ye geliyor” haberleri tüm gazetelerin spor sayfalarını süslemişti. Uçak Türkiye’ye geldi ve uçaktan Matheus değil İspanyolların ünlü hocası Del Bosque çıkmıştı. Yıldırım Demirören’in futbol hayatında buna benzer terk köşeler var. 

Bir passolig uydurdu, futbol’da şiddeti, küfürü bitirecekmiş. Ne küfür bitti nede şiddet. Beşiktaş Konyaspor maçını gördük, hatta bunun gibi birkaç maç daha oldu. Eğer can kaybı olmadıysa yatsın kalksın dua etsin. Eskiden stat kapanıyordu şimdi tribün. O tribünde sessiz sedasız taraftarı olduğu takımın maçını izleyen taraftar, başkalarının yaptığı taşkınlık yüzünden alınan tribün cezası yüzünden bir sonraki maça gidemiyor. Passolig’in ne kıymeti kaldı. Küfür etmeyen şiddet göstermeyen futbol sever yine maça gidemiyor. Yurt dışından bir misafirin geliyor maça götürmek istiyorsun, passolig karşına çıkıyor. Ve misafirini maça götüremiyorsun.

Bir de Federasyon Başkanlığı koltuğunda oturmak için siyasilere yalakalık yapmak çok mu lazım. Özellikle bu yalakalığı yurt dışında milli maça gidenler anlata anlata bitiremiyor… 

Gençlik Spor bakanı Suat Kılıç’ın özellikle futbola hiçbir faydası olmadığı kesin.. O koltukta birisinin oturması gerekiyordu, evet birisi oturdu bu Suat olur, Ahmet olur Mehmet olur fark etmez. Nasıl olsa o koltukta oturan kişinin hiçbir yaptırım gücü yoktu.. Aldığı talimatı federasyon başkanlarına iletir. Bazen kupa ve madalya verir. Arada maçlarda boy gösterirdi.

Recep Tayyip Erdoğan, Bence futbolun içinden gelen birisi olmak, Türk futbolu için çok önemli. Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan beri spor ile iç içe ne Başbakan ve Cumhurbaşkanı görmedi. Bu bence Türk futbolu hatta Türk sporu için bulunmaz bir nimet. Ancak gönül isterdi ki Sayın Cumhurbaşkanı yabancı futbolcu sayısından duyduğu rahatsızlığı, bu karar alındığı zaman gösterseydi. 

Lucescu’ya da birkaç lafım var. Kendisi çok beğenir ve saygı duyarım, Galatasaray ve Beşiktaş ile birçok başarıya imza atmış. Avrupa’da çalıştırdığı takımları başarıdan başarıya sürüklemiş çok önemli bir isim. Ancak milli takımın başına gelişi hiç Lucescu’ya yakışan bir tavır değildi. Galatasaray ile neredeyse imza aşamasına gel, bir anda milli takımın başına geç. 

Bence olmadı.

Oğuzhan olayını geçtim, Arda Turan son aylarda resmi hiçbir maça çıkmadan nasıl milli takımda banko oynar. Üstelik bu Arda uçakta bir gazeteciye saldırmış, tehdit etmiş, Federasyon Başkanı ve milli takım hocasına küfürler etmiş, milli takımı bıraktığını açıklamış bir futbolcu. Disiplini ile tanıdığım Lucescu’ya yakıştıramadım..

Disiplinin olmadığı yerde  Arda olur Emre olur. Bunları ve bunlar gibi futbolcuları milli takımda görmek istemiyorsak, milli ahlak istiyorsak, milli takımın başına yine kendi evlatlarımızdan birisini koymak gerekir..

Bu çocuklara hak ettiklerin den fazla değer veren sanki kanserin tedavisini bulmuş uzaydan gelen bir varlık gibi davranan halk, 

şimdi yuhalıyor!

Öyleyse suçlu kim?