'ÖZEL HAYATIMLA İLGİLİ KİMSE İLE MUHATAP OLMAK İSTEMİYORUM'

Micheal KUYUCU 25 Tem 2020

Micheal KUYUCU
Tüm Yazıları
Yeşim Salkım'la Kovid-19'un müzik endüstrisine verdiği zararı ve müzisyenlerin sıkıntılarını konuştuk.

O müzik dünyasının en güçlü kadın vokallerinden biri. Çok iyi kaliteli işlere imza attı. Devamlı üretti. Ama nedense hem adı magazine karıştı. Sivri dilli, düşündüğünü söyleyen, söylediğini yapan bir kadın. Özgür ve demokrat. Pandemi öncesinde “Katil Uşak” adlı farklı bir şarkı yayınladı. Yeşim Salkım’la Kovid-19’un müzik endüstrisine verdiği zararı ve müzisyenlerin sıkıntılarını konuştuk. Yeşim yine açtı ağzını, yumdu gözünü ve doğruları tek tek sıraladı.

“Bizden daha az kazancı olan insanlar, koronadan maddi olarak daha çok etkilendi”

 Biz yorumcular ya da işte şarkıcılar koronavirüs döneminden çok fazla etkilenen kesimiz ama müzisyenler daha fazla etkilendi. Bunun sebebi, onların aldıkları ücret ile bizim aldığımız ücretler. Bu ücretler mukayese kabul etmez. Bir kere bu çok önemli. Biz paramızı biraz biriktirmiş olabiliriz, hadi 2-3 ay bir şekilde hayatımızı ikame ettirebiliriz ama onlar günlük yevmiye ile çalışan, günlük paralarını alan insanlar. Yani baktığında bizden daha da az kazancı olan insanlar onlar, bu nedenle onlar için çok zor geçti pandemi. Müzisyenler gerek maddi olarak gerek psikolojik olarak çok etkilendiler, o yüzden ben hakikaten onların adına ilk günden beri konuşuyorum, kendi adıma konuşmuyorum. İnsanların bunu hep de bütün sosyal medyalarında da aynı şekilde dile getirdim

“Müzisyenler adına kurulmuş hiçbir şey yok”

İki ay Ajda Pekkan konsere çıkmasa ne olur? Sezen çıkmasa ne olur? Tarkan zaten senede 1-2 kere konsere çıkıyor ya da işte Ebru Gündeş, Yeşim Salkım, işte atıyorum Aşkın Nur Yengi veya say say bitmez yani ya da Gülşen. Bizler kendimizi idare edebiliriz ama müzisyenler, o insanlar kendilerini idare edemediler ve çok zor şartlarda yaşıyorlar. Bunun için bir sendika olması lazım, bu insanların sosyal güvencesi yok. Her şey olması gerekiyor, artık bu olayın da buna adım atılması gerektiğini gösteriyor bence. Pandemi dönemi çok zor geçti onlar için, müzisyenler adına kurulmuş hiçbir şey yok. Yani üreten, hani beste ve söz yazanlar için var ama sahneye çıkıp da sadece enstrüman çalan insanlar için herhangi bir garanti verebilecek bir şey yok. O yüzden bu insanlar emekliliklerini bile dışarıdan kendileri ödemek zorundalar. Sigortaları dahi yok, yani eski Yeşilçam mantığıyla gidiyor iş hayatları. Bence birazcık buna değinmek lazım, bu saatten sonra artık bunu konuşmak lazım diye düşünüyorum. Bu bir, ikincisi ben tabi ki evimdeydim, işte mümkün olduğunca “evde kal” çağrısında bulundum, sokağa ihtiyacım olmadığı sürece hiç çıkmadım, alışverişlerimi yaptım, 1-2 de televizyon programına gittim. Şimdi ise normalleşme sürecindeyiz.

“Her kanaldan farklı bir şey duyuyoruz”

Korona, pandemi süreci nereye gidecek, ne zaman geçecek, nasıl tam normalleşecek ya da normalleşmeyecek bilmiyoruz. Çünkü o kadar büyük bilgi kirliliği yaşıyoruz ki biz şu anda, hastalıkla ilgili bilgi kirliliği yaşıyoruz. Kimileri diyor ki knonikleşecek, kimileri diyor ki daha 2023’e kadar sürecek. Yani biz neyle karşı karşıyayız da 2023’e kadar bekleyeceğiz, veba bile bu kadar sürmedi ne 2023’ü? Bunları hiç sorgulamıyoruz. Bunları da sorgulamak lazım. Bizim ülkemiz ne kadar kaliteli profesörler yetiştirmiş biz bunların hepsini yeni yeni tanımaya başladık ama maalesef ki hepsinden farkı şeyler duyuyoruz. Her kanaldan farkı bir şey duyuyoruz.

“Müzisyenler aylardır oruç tutuyor. POPSAV ve MESAM bunları da düşünsün”

Ben kendi adıma, mesleğim adına, müzisyenler adına burada bir şey gördüm ki bu insanlar iki, üç aydır aç oturuyorlar arkadaşım bu kadar basit yani. Ve bu insanların bir an önce kendileri adına bir oluşumun içerisine girmesi lazım. Ne sigortaları var ne gelecek şeyleri var bunu oluşturmaları lazım. Yani bu POPSAV’dı efendim MESAM’dı öbürüydü berikiydi bunları da düşünsün rica edeceğim. Bunların da düşünülmesi lazım, bunların da bir masaya yatırılması lazım diye düşünüyorum yani benim şahsi düşüncem.”

“Katil Uşak Şarkım Doğaçlama Gelişti”

2020 yılında pandemiden önce “Katil Uşak” adlı şarkıyı yayınladım. Bu şarkı tamamen doğaçlama çıkmış bir şarkı. Bir gece evde otururken benim önüme şarkılar koydular ve “işte şunu yapalım, bunu yapalım” filan dediler. Hakan Eren’le birlikte işte bir şey çıkartalım diyorduk, “işte böyle bir şarkı var” dediler ben şarkıyı dinledim. “Dur” dedim “ya değişik bir şey yapayım, bu sefer eğlenceli bir şey deneyelim” dedim ve “Katil Uşak” çıktı. Güzel de oldu, tamam böyle bir zamana denk geldi ama en azından insanlar evet radyo dinliyorlar artık, işte ne bileyim televizyonda müzik kanalları yayında hala. Onlar süre tabi ki şarkılarımızı döndürdükçe onlar da dinlediler.”

“Magazin basınıyla konuşmama kararı aldım”

 Artık ben hiç konuşmama kararı aldım magazine ve magazin basınıyla. Ben şu anda belki evli olsaydım, çoluğumla çocuğumla kocamla Gülşen gibi oturuyor olsaydım beni didiklemezlerdi. Yani bu ülkede hep böyledir, bekar kaldığın zaman yükleniyorlar üzerine. Ayrıca benim kadar lafını, sözünü esirgemeyen ve kendiyle her şeyi ortaya koyabilen ve bu sektörü çok kolay anlatıp yüzleşebilenler de yok! Dolayısıyla da magazin burada aklınca bana zarar vereceğini ya da nemalanacağını zannediyor. Ama ben konuşacağımı Jülide Ateş’le de konuştum, gittim Enver’le de konuştum, güzel programlara çıktım, Ekşi Sözlüğe de gittim, Armağan Çağlayan’a da gittim kendimi çok güzel ifade ettiğimi düşünüyorum. Artık bu saatten sonra bunun üzerine söylenecek herhangi bir söz gerçekten bardağı taşıran son damla olur. Hani anlayan anladı, anlamayan da artık anlamamak istiyordur ve benim onlara anlatmak gibi bir lüksüm yok, çünkü artık benim zamanım çok kıymetli.

“Ülkemizin ayıbı”

Bugün Işın Karaca da şarkı çıkarsa özel hayatını konuştular, Demet Akalın da şarkı çıkarsa aynısını konuşurlar, kim çıkarırsa çıkarsın özel hayatını konuşuyorlar şarkısını değil. Bu da ülkemizin ayıbı oluyor. Sürekli aynı şeyleri konuşmanın hiçbir faydası yok. Bir de içi boş şeyleri konuştukları için de ne üretim var, ne tüketim var kalite de yok. Dolayısıyla da ben artık hiç konuşmak istemiyorum. Ne sorarlarsa sorsunlar, bana müzikle ilgili soracakları soru varsa cevaplarım, ama özel hayatımla ilgili kimseyle hiçbir şekilde muhatap olmak istemiyorum artık.

Bilim Kurulundan şok AVM uyarısı

Bilim Kurulu Üyesi Profesör Doktor Mustafa Necmi İlhan, alışverişin yoğunluk kazandığı Kurban Bayramı öncesi alışveriş merkezlerinde dikkat edilmesi gereken konuları açıkladı.

Kontrollü sosyal yaşama geçiş ile birlikte alışveriş ve sosyal ihtiyaçlarını karşılamak isteyen vatandaşlar Kurban Bayramı’nın da yaklaşması ile alışveriş merkezi ziyaretlerine hız veriyor. AVM’lerde tüm tedbirlerin alınması kadar ziyaretçi davranışlarının da önemine dikkat çeken uzmanlar önemli uyarılarda bulunuyor. Bunlardan biri de İhan. Prof. İlhan TRT muhabiri Çağla Tül Tuncer’e yaptığı açıklamada bayram öncesi ve bayram döneminde AVM’lere gidenlerin şu kurallara uyması gerektiğini söyledi:

“Maskeyle girilmeli ve maske içerde çıkarılmamalı”

Prof. İlhan, girişlerde kontrollü girişin sağlandığı AVM’ye giriş kapılarında vücut ısısını ölçen kameraların ateş ölçerken maskeli/maskesiz girişleri de takip ettiğini, gerektiğinde uyarıda bulunulduğunu ve bunun bir avantaj olduğunu söyledi. Ancak her AVM’nin bu imkana sahip olmadığını bu nedenden dolayı tüm ziyaretçi ve çalışanların çok dikkatli olması gerektiğini söyledi.

“Sosyal mesafe unutulmamalı”

AVM içerisinde tüm hijyen çalışmalarının yapılması yanında ziyaretçilerin de kuralları ihlal etmeden ve sosyal mesafeyi göz ardı etmeden ihtiyaçlarını karşılamasının büyük önem taşıdığını ifade eden İlhan “AVM içerisinde dolaşırken önümüzde yürüyenlerle aramızda mesafe bırakmaya dikkat etmeli, buna uymayanları ise uyarmalıyız. Bu sayede riski azaltmış oluruz” dedi.

“Yürüyen merdivenlerde 3 basamak ara bırakılmalı”

İlhan, yürüyen merdivenlerde 3 basamak ara bırakmanın ve sürekli temizlense de risk oluşturabileceğinden merdiven bantlarına dokunmamak gerektiğini ifade etti.

“Asansörlere mümkün olduğunca binilmemeli”

Pandemi öncesinde AVM içerisindeki asansörlerin yoğunluğuna vurgu yapan, ancak bu süreçte minimum ölçüde kullanılmasının büyük bir avantaj olduğuna değinen İlhan, “Pandemi öncesinde yoğunluk gösteren asansörler şu an çok kullanılmıyor. Bu noktada duyarlılıklarından ötürü ziyaretçileri de kutlamak gerekiyor. Ayrıca 17 kişi kapasitesi olan asansörler şu an 4 kişi binecek şekilde ayarlanmış, bu çok doğru” dedi.

“Yemekte kalabalık gelindi ise farklı masalara oturulmalı”

Ziyaretinde yemek katını da gezen İlhan, masalar arası bırakılan mesafenin çok uygun olduğunu belirtti. Kalabalık gruplar halinde gelenlerin tek masa yerine iki, üç masada oturmalarının riski azaltacağına dikkat çeken İlhan “Son dönem vakalarında aynı aileden hastalananların fazla olduğunu gözlemliyoruz. Vatandaşlarımız ailemden bana bulaşmaz diye düşünüyorlar, bu yanlış bir düşünce. Yemek yerken maskemizi çıkaralım, ancak yemeğimiz bitince muhakkak maskelerimizi takalım” diye konuştu.

“Çocuklar da maske takmalı”

İlhan, anne babaların maske takarken çocukların maske takmamasının yanlış olduğunu hatırlatarak şunları söyledi:

“Mutlaka çocukların da maske takması gerekiyor. Maskesiz bir şekilde çocukların da riski artıyor. Çocukların enfeksiyon alması, enfeksiyonu eve taşımaları anlamına geliyor. Şu anda Türkiye’deki vakaların yüzde 5’i 18 yaş altında… Yani küçükler de hasta olabilir. 18 yaş altında nasıl etkiler yapıyor bilmiyoruz, belki onlarda kalıcı etkiler de yapabilir’’ dedi.

İki efsane buluştu

Müzik dünyasının efsane yorumcularından Işıl Yücesoy, Sezen Aksu’nun efsane şarkısı “Kaybolan Yıllar”ı seslendirdi.

“Sezen Aksu Sokağı" adlı bir YouTube projesi hazırlayan Işıl Yücesoy, hayranlarından gelen yoğun istek üzerine bu projenin ilk şarkısını single olarak Ossi Müzik etiketiyle tüm dijital müzik platformları üzerinden müzikseverle paylaştı.

Tamamı 10 şarkıdan oluşan "Sezen Aksu Sokağı" isimli projenin açılış single'ı söz ve müziği Sezen Aksu'ya, düzenlemesi besteci ve piyanist Murat Aşkan'a ait olan “Kaybolan Yıllar” oldu. Bu önemli klasik bu önemli yorumcunun yorumundan dinlenir arkadaş.

Göle düşmekten son anda kurtuldu

Pandemi öncesi "Ömrüm" ve pandemi süresinde de "Yara'' adlı single'ları çıkaran Ziynet Sali, şimdi de "Kalbim Tatilde'' isimli yeni bir single ile yaza merhaba dedi. Söz ve müziği Emrah Karakuyu'ya ait olan şarkının klip versiyonunun düzenlemesi Mustafa Ceceli'ye ait. Şarkının diğer versiyonu ise Tolga Erzurumlu imzası taşıyor.

Ziynet Sali şarkının klibinde gölde Kano kullandı. Çekimler esnasında bir ara göle düşme tehlikesi de yaşayan Sali, sırılsıklam ıslanmasına rağmen çekimleri neşe içinde tamamladı. Ziynet Sali, zor bir süreç olan pandemi döneminde üretmenin, müziğin ve bunları paylaşmanın çok iyi geldiğini, bu şarkının da herkese iyi gelmesini dilediğini söyledi.

Instagram para peşinde

Instagram platform üzerinden para toplama özelliğini kullanıcılara sunmaya başladı. Bu yeni özellikle birlikte Instagram üzerinden kendiniz için, küçük işletmeniz için, bir arkadaşınız için ya da sizin için önemli bir konu ile ilgili para toplayabileceksiniz.

“Kişisel Bağış Toplama” olarak adlandırılan bu özelliğine Instagram, ABD, İngiltere ve İrlanda'da küçük bir test ile başlayacağını duyurdu. Ayrıca bağış çıkartmaları vasıtasıyla bağış yapılabilen ülkelerde de kişisel bağış toplayan kişilere yardımda bulunulabilecek.

Para toplama hizmeti veren kuruluş ABD'deki kullanıcılar için Stripe olarak belirlenmiş. Bu konu henüz Türkiye’de başlamadığı için Türkiye'de bu konuda hangi şirketin hizmet vereceği belli değil. Ama bu hizmet Türkiye’ye de gelirse, yani Instagram ve onun ağabeyi Facebook’tan yardım-para- bağış toplama özelliği ülkemizde de başlarsa kesin bu hizmete aracılık yapan kuruluş köşeyi dönecek. Bu ara sosyal medyadan bağış toplama konusu da bana çok anlamsız ve suistimale açık geldi. Bana sorarsanız Instagram ve Facebook bu bağış aracılığı ile küçükte olsa alacağı komisyondan kendisine ek gelir yaratma derdinde. Akıllıca!