PEYGAMBER EFENDİMİZİ BUGÜN ANLAMAK

Ümit G. CEYLAN 30 Kas 2017

Ümit G. CEYLAN
Tüm Yazıları
On dört yıldır hiç aksatmadan devam eden ve Mevlid Kandilini idrak ettiğimiz hafta içinde düzenlenen bu önemli organizasyona tüm okuyucularımızı bekliyoruz.

DOST İSLAM’A HİZMET ÖDÜLLERİ

On dört yıldır hiç aksatmadan devam eden ve Mevlid Kandilini idrak ettiğimiz hafta içinde düzenlenen bu önemli organizasyona tüm okuyucularımızı bekliyoruz. Her sene belirli bir konu seçerek işlenen tören gecesinde biri yurt içinden biri de yurt dışından olmak üzere şimdiye kadar yaklaşık otuzdan fazla kişiye ödül verildi. Bu yıl ödül törenimizin konusu Fütüvvet yani yiğitlik veya kahramanlık da diyebileceğimiz önemli bir konu. Bu hafta Pazar günü (3 Aralık) saat 19.00’da herkesi Haliç Kongre Merkezine bekliyoruz. Misafirimizsiniz.

PEYGAMBER EFENDİMİZİ BUGÜN ANLAMAK

anayazıfoto1 (1)

Dün İslam Peygamberi Hazreti Muhammed’in doğumunun 1446. yılıydı. Yıllar önce dünyaya teşrif eden, İslam aleminin göz bebeği, Rahmeti Rahmanın habibim dediği o güzeller güzeli insanın gelişini Mevlid kandili ile kutladık her zaman olduğu gibi. Ancak ümmetim ümmetim diyerek bizim üzerimize düşen şefkati, merhameti yüce olan Peygamberimizi günümüzde hakkıyla anlayabiliyor muyuz? Onu içimize sindirebiliyor muyuz? Allah’ın sevgili kulu ve peygamberini yeterince sevebiliyor muyuz? Yolundan gidebiliyor muyuz?

Şekline değil haline bürünebilmek

O insanların en kamiliydi. Her haliyle eşsiz ve benzersizdi. Çölün karanlık gecelerine inen nur, susuz vahalarına su olmuştu. O Allah’a en yakin idi. Mazlumların, çocukların sevgilisiydi. En güzel eş, en müşfik baba, en cesur komutan, en sadık dost ve daha nicesiz övgüler, selat ve selam Ona’dır. Muhakkak ki bir devrin ve kültürün şekli içinde yetişmiş ve yaşamış olan Peygamber efendimizin İslam’ı yaşayışındaki ince nüansları anlamalı ve hal haline geçirebilmeliyiz. Yoksa özünden ve fikrinden saparak sadece sarığı, sakalı, cübbesiyle onu anlamaya çalışmak onu anlayamamak demektir. Her adımda onu düşünmek sorunlara, sıkıntılara, öfkelerimize onun gibi yaparak Allah’tan yardım dilemeliyiz.

O da bir insandı ama vahyolunuyordu

Allah’ın elçisi olma hasebiyle görevi ağırdı. Hiç birimizin O’ndan daha ağır ve zor bir görevi olduğu düşünülemez. En sevdiklerini birer birer toprağa vermiş olan bir insan isyan etmeden ayakta durabiliyor ve kendinden ve Allah’ından emin bir şekilde tebliğ görevini yerine getirmeye devam ediyorsa o sırdan biri değildir. Ayağımıza taş çarpsa sağa sola çatan biz insanoğlu ne haldeyiz bir düşünsek ya! Her türlü, hakarete, eziyete açlığa rağmen gülümseyen ve şikayet etmeyen bir Peygamberden bahsediyoruz. O kulluğu ile insandı ancak bir yandan da Allah’ın sevgili elçisiydi. Çünkü O’na vahyolunan Allah’ın sırrıydı ve bu sırrı sonsuza kadar taşımak da onun ezelde verdiği sözdü. 

Peygamberimizden bugüne anektodlar 

Sadece bu aşağıda sıraladıklarımızı yapsak bile Peygamberimizi anlama ve O’nun bizden razı olma seviyesine bir nebze de olsa yaklaşmış olacağız. 

İnsanların en yumuşağıydı: Trafikte bizi ısrarla sollamak isteyene yumuşaklıkla davranalım.

İnsanların en cesuruydu: Sigara veya başka alışkanlıklarımızı bırakacak kadar cesur olalım.

İnsanların en adiliydi: Para üstünü 5 kuruş fazla aldığınızı fark ettiğinizde hangi şartta olursa olsun parayı iade etmek için geri gelelim.

İnsanların en cömertiydi: Severek aldığınız yeni bir şeyinizi fakir birine verelim.

Kendisine zararı dokunsa bile hakkı yerine getirirdi: Çok karlı bir işe girdiniz ancak işin ortasında başkalarının hakkının yendiğini gördünüz. O işi ve kazanacağınız paralara sırtımızı dönelim

Bir keresine karnına açlıktan taş bağlamıştı: Onu düşünerek sofradan yarı aç kalkalım. Hatta oruç tutalım.

Dünya işlerine dair hiçbir şey onu korkutmazdı: Yarınımızı garantiye almaktan, sürekli hesap kitap yapmaktan vazgeçelim. Faiz, repo, hisse senedi, döviz kurlarının takibini bırakalım.

Şehrin en uzaktaki hastalarını ziyaret ederdi: En azından ayda bir kere bir hasta ziyareti programı çıkaralım.

Hiç kimseye karşı mesafe koymazdı: Sokaktaki bir çingene çocuğu veya düşkünle konuşalım ve gülümseyelim. Bunu alışkanlık haline getirelim.

Daha saymakla bitiremiyeceğimiz hasletler Onda var. O bütün insanlığa örnek bir insandır. Onun yaşantısı, sözleri, fiilleri, onayladıkları, tavsiye ettikleri, emir buyurdukları her şey  Kuran’ın beyanıdır. O alemlere rahmet olarak gönderildiğine göre, Ona sarılmak, Onun yolundan gitmek bize düşen en kutsal görevdir. Dünya ve ahiret saadeti Onu sevmekle ve Onun dediklerini yapmakla mümkündür. O güzel ahlakı tamamlamak için gönderildi. Güzel ahlak fıtratın ve yaratılışın sırrıdır. Güzel ahlakla ancak adil olunabilir ve barış toplumu adaletle oluşturulur. Selam olsun Allah’ın sevgili Kulu ve Resulüne. Ne mutlu Ona gönül veren ümmetine!.. 

FOTOĞRAFIN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

Göçmen kuşlar

aas2

Yine sonbahar ve yine göçmen kuşlar!.. Önde rehber, arkasında dizilmiş bütün turnalar. Kuzeyden güneye, güneyden kuzeye göç eden göçmen kuşlar. Saklanmamışsa güneş gökyüzünde karabulutlara, akşam vakti bu; hüzün çöker gibi  bir sis çöker bütün yüreklere. Canı alınmış bir kızıllıkta canı alınmış fersiz bir güneş. Elvada vaktidir bu an!.. Yüzbinlerce sığırcık sürüsü, estetik bir gösteri yapacaktır şehrin üstünde birazdan. Son selamlama böyle olmalı; bütün yaralı kalplere merhem olmalı. Bir kalp düşünün dört odacık; her odasında bir hüzüncük. Ömür dediğin nedir ki; bir gecekonduda da mutlu olur insan!.. Sen de bir gün verirsin son nefes!.. Geride bıraktığın seni sevenlerin ve sevdiklerin. Bir veda busesiyle uğurlanırsın; bırak köşkleri, konakları ve sarayları, hepsi geride kalsın... Hepimiz inanan insanlarız ya; bizim için hakikat kapısı aynı zamanda cennet kapısı!..  

POZİTİF (+) VE NEGATİF (-)

Çocuklarımızla ilgilenmek

Anne ve bebek arasında garip bir ilişki ve iletişim vardır. Garip dedim, garip kelime manası olarak en yakın anlamında kullanılır. Bu tabir asla garipsenmemeli. Annenin bebeğini ihmali, bebek emzirirken görülebilir. Bebek annesini emerken, zaman zaman annesinin memesini ısırabilir ve annesinin canını acıtabilir. Bu tavır bebeğin ihmali ve öfkenin bir karşılığı olabilir. Ayrıca bu ısırma ve can yakma hali bir alışkanlığa dönüşebilir. Çocuk büyüdükçe, annesini üzebilir, annesinin kalbini kırabilir ve canını yakabilir. Çocuk gereken ilgiyi ve sevgiyi her aşamada göremezse anneye ve babaya olan saygısını yitirebilir. Böyle durumlarda anne ve babalar çocuklarına odaklanmaları gerekir ki, çocuklarını geri kazanabilsinler. Onları hayırlı bir evlat olarak görebilsinler. Her yaşta doğal olarak çocukların problemleri olacaktır. Anne ve babalar ömür boyu çocukların yanında duracak ve onlara rehber olacaklardır. Aksi takdirde onların annelik ve babalıkları tartışılır duruma gelir. Çocuklarımızın bazı zaafları ve huysuzlukları olabilir. Kekemelik bile eğitimle giderilebiliyorken, güzel ahlakı onlara kazandırmak zor olmasa gerek.

Çocuklarımızla ilgilenmek ve onlarla ruhsal bir bağ kurmak gelecek nesil için pozitif bir tutumdur. Aksi takdirde; çocuklarımızı ihmal etmek, saldım çayıra mevlam kayıra diyerek çocuklarımızı kendi haline bırakmak negatif bir tutum olsa gerek.

PERİSKOP

Periskopfoto

Yaz saati uygulamasından memnun olanlar

İki yıldır uygulanan yaz saati uygulamasına itirazlar azalarak devam ediyor. Geçen sene yoğun bir şekilde anaokul ve ilkokul çağında çocukları sabahın karanlığında okula göndermenin vahametinden bahsediliyordu. Bu konu bolca sosyal medyada anneler tarafından paylaşılıyor dramatize ediliyordu. Bu uygulamanın çocukların vücut saatlerinin tersine işlediği için çocukları olumsuz etkilediğine dair konuşmalar oluyordu. Eğitim sistemimizi eleştirebiliriz. Çocukları koyun sürüsü gibi servislere bindirip uzaktaki okullara göndermenin mantıksızlığından bahsedebiliriz. Sınıflarda topluca insan ırkını eğitmenin Prusya döneminden kalma bir sistem olduğunu da söyleyip itiraz edebiliriz. Ancak olaya bir başka açıdan bakabilenlerden olmak lazım diye düşünüyorum. Çocuklarımızı hazırlayıp okula göndermek için sabah 6.30’da kalkanlardan biriyim. Sabahın seherinde vakit ile birlikte uyanmanın bereketini yaşadığım için kendimi mutlu ve huzurlu hissediyorum. Bir kere sabah namazını güzelce kılabiliyor, dualarımızı edebiliyoruz. Bundan daha güzel bir nimet düşünülebilir mi? Çocuklara gelince onlara bir şey olmuyor. Biz lütfen çocuklara olumsuz enerji göndermeyelim. Bu uygulamanın olumlu yanı çocuklarımızın erken kalkmayı ve erken yol almayı öğrenmeleridir.

75 yaşında hizmet etmeye devam ediyor

Geçenlerde emekli bir kadın öğretmen tanıdım, eli öpülesi bir hanım teyzeydi. Aslında ayakta biraz da zor duruyordu. Belliki bazı rahatsızlıkları vardı. Ama o bunlardan bahsetmek yerine yapılacak çok şey var diyordu. Torun torba sahibi ama hala çalışıyorum diyordu. Artık yaşlandım öğretmenliğimi de layıkıyla yaptım şimdi oturup dizi seyredeyim demiyordu. Hizmet mahalleden başlar evladım, diyor. Etrafta ne kadar okuma yazma bilmeyen kadın varsa evine toplayıp evli barklı kadınlara okuma yazma öğretiyor. O da yetmiyor kendi torunlarına evde yazın biçki, dikiş, yemek yapma, adabı muaşeret dersleri veriyormuş. Bunu duyan torunlarının arkadaşları da bu derslere katılmışlar. Sizin de mutlaka mahallenizde elinizin uzanacağı birileri vardır, düşünün ve harekete geçin diyor. Ne güzel bir örnek, öyle değil mi?