POLİSLER IRKÇI İSE DURUM ÇOK VAHİM DEMEKTİR

Ozan CEYHUN 19 Ara 2018

Ozan CEYHUN
Tüm Yazıları
Avrupa Birliği genelinde yabancı düşmanlığı ve ırkçılık her geçen gün daha da tehlikeli bir hale gelmekte.

Son yıllarda yabancı düşmanı ve ırkçı grupları tarafından gündeme gelen tehditlerin ve saldırıların sayısı arttı.

Birçok AB üyesi ülkede yaşamakta olan sığınmacılar can ve mal güvenlikleri konusunda endişeliler. Ancak daha da vahimi birçok AB ülkesinin vatandaşları da ırkçıların hedefindeler.

Maalesef ne AB Komisyonu ne de AB üyesi ülkelerin ulusal hükümetleri ırkçılık ve yabancı düşmanlığına karşı mücadelede başarılı olamamaktalar. Daha da kötüsü ırkçıların saldırdığı insanların can ve mal güvenliğini tam olarak sağlayamamaktalar. Bu gidişat tüm Avrupalı demokratları kaygılandırmalı. 

Irkçılığa ve ırkçı terör örgütlerine karşı mücadelede en önemli misyona sahip olan polis teşkilatlarının mensupları arasında da ırkçıların olduğu şüphesi ise hepimizi çok daha fazla endişelendirmekte.

İşte son günlerde Almanya’da ortaya çıkan bir skandal durumun ne kadar vahim olduğunu gözler önüne sermekte.

Seda Basay-Yildiz çok başarılı bir avukat. Türkiye kökenli bir Alman avukat. Almanya’da 8 Türkiye kökenli, 1 Yunan kökenli ve 1 de Alman polisi katleden NSU terör örgütü hakkındaki dava da katledilen bir Türkiye kökenli insanın ailesini temsil eden Seda Basay-Yidiz “iğrenç” bir tehdit mektubu almış. “Pis Türk domuzu! Almanya’ya zarar veremezsin. Eğer yaşamak istiyorsan, defol git, domuz! Kızını keserek öcümüzü alacağız!” tehditleri kaleme alınan bu mektup aslında bizi çok şaşırtmıyor. Son yıllarda Neo-naziler ve ırkçılar bu tarz mektupları birçok Türkiye kökenli Avrupalıya göndermekteler.

Ancak bu sefer durum çok daha tehlikeli bir boyutta. Bu mektup nedeniyle Almanya’nın Frankfurt kentinin 1. Polis karakolundan 5 polis “şüpheli” konumunda. Savcılık 5 polis hakkında “Nazi-Chat gruplarında gamalı haç ve Hitler resimleri paylaşmak” ve “avukat Basay-Yildiz’e tehdit mektubu yollamak” suçları şüphesiyle soruşturma yürütmekte.

Avukat hakkındaki bilgilerin polisler tarafından Neo-nazilerin eline geçmesinin sağlandığı şüphesinin de Alman medyasında dile getirildiğini belirtelim. Almanya’da 5 polis hakkında bu suçlardan dolayı bir soruşturma açıldıysa bunu çok ciddiye almalıyız. Hiçbir savcı durup dururken polisler hakkında böyle bir soruşturma açmaz.

Özellikle NSU terör örgütü cinayetleri hakkında verilen mahkeme kararının da çok tartışıldığı bir dönemde NSU terör örgütü kurbanlarından birini temsil eden bir avukatın böylesine tehdit ediliyor olması demokratik bir hukuk devleti için “alarm çanlarının” çalmasını gerektiren bir durum.

Sadece Almanya’da değil tüm AB genelinde eğer polis teşkilatlarına güvenemezsek kime güveneceğiz? Bu nedenle bu soruşturmanın sonucu çok önemli. Polisler arasında ırkçılara yer olmamalı! Aksi takdirde ırkçılıkla mücadelenin başarıya ulaşması imkansızlaşır.

En başta Almanya’da ve tüm AB genelinde demokratlar olarak konuyu takip etmeliyiz. Biz polis teşkilatlarına ve adalete güvenmek istiyoruz. Demokrasilerde hukuk devleti işleyişi demokratik sistemin garantisidir. Bu konuda çok titiz olmak zorundayız. Frankfurt’ta savcılığın soruşturması bu açıdan çok önemli bir rol oynuyor. Sonuçları hepimizi ilgilendiriyor. Soruşturmanın sonuçlarını merakla bekliyoruz.