Bu hafta, Süper Ligimizde oldukça hareketli ve sıkıntılı bir haftaydı. Dört takımımız hafta sonu ligdeki zorlu mücadelelerine çıkmış, bunun yanı sıra, UEFA takımları arenasındaki grup karşılaşmalarına devam ettiler ve bu karşılaşmalardan dörtte dört gibi bir başarı oranıyla ve alınlarının akıyla çıktılar. Ülke puanımıza da çok önemli katkı sağladılar.

      Bu dönem Süper Lig takımlarımızın heme hemen hepsi, geçmiş dönemlere göre daha güçlüler. İyi transferler yaparak rekabet güçlerini iyice üst seviyelere çıkardılar.

      Kolay iş değil. Hem hafta arası hem de hafta sonu maç yapmak futbolcuları oldukça zorlayan bir durum. Bu konuda çok değişik taktikler sergileyen Fenerbahçe Teknik direktörü Jorge Jesus çok iyi bir rotasyon uygulaması ile futbolcularının hepsini ilk on bir kadrosuna hazır halde tutabiliyor. Çok rotasyon yapıyor olması taraftarı biraz endişelendiriyor olmasına rağmen taraftar takımın gidişatından memnun gibi.

      Haftanın öne çıkan olayı, Fenerbahçe kalecisinin ıslıklanmasıydı.

      Bu yoğun tempoda her hafta ilk on birde yer alan; Altay Bayındır, Crespo, Atilla Slazai’de yorgunluk belirtilerinden kaynaklanan hatalar göze batmaya başladı. Bunun ilk belirtileri, son Karagümrük karşılaşmasında kalesinde dört gol gören Altay Bayıdır’ın üzerine yüklenen eleştirilerdi. Bir ara ıslıklanan Altay Bayındır’a yapılan o eleştirel davanışlar hiç de hak etmediği tepkilerdi.

      Yenilen gollerdeki hataları tümüyle kaleciye yüklemek büyük haksızlıktı. Savunma arkasına atılan toplarda savunmanın yaptığı hatalardan kaleciyle karşı karşıya birçok durum oluşmuştu. Bu gollerde kalecinin hatası kadar savunma hataları da göz ardı edilmemeliydi. Özellikle kaleci Altay’ın ıslıklanması taraftarın yaptığı en büyük yanlıştı. Karşılaşma sonrası açıklamalarında Jorge Jesus, Altay Bayındır’a yapılan ıslıklı tepki davranışında taraftarlara gereken yanıtı verdi.

      O ıslıklayanlar bilmeli ki, Türkiye’nin en iyi kalecisi Altay Bayındır’ın bu takımdaki kredisi öyle kolay tükenmez. Fenerbahçe taraftarı daha dikkatli davranmalı.

      Süper Ligimiz ve UEFA Avrupa Liglerinde ülke puanımızı biraz olsun yükseltebilmek için Avrupa kupaları kategori ve gruplarında mücadele eden takımlarımız ellerinden geleni yapıyorlar. Ama asıl endişe yaratanı, şu an ulusal takımlar düzeyinde nerelere gelebildiğimizin hala sıkça tartışılıyor olmasıdır.

      Son zamanlarda UEFA Avrupa Uluslar Kupası karşılaşmalarında oynadığımız futbol, değil A Liginin, çok kolay bir grubu aşarak çıkabildiğimiz B Liginin seviyelerinde bile değil. Henüz tam olarak takım oyunu oynamıyoruz. Daha çok bireysel becerilere dayalı oyun oynuyoruz. Çok sevindiğimiz ve yükselebildiğimiz B ligi takımları C ligi takımlarının çok daha üzerinde takımlar ve bu form düzeyimizle işimiz hiç de kolay değil.

      Son gelen bilgiler, perşembe gecesi UEFA arenasında, UEFA Avrupa ligi ve UEFA Avrupa Konferens liginde ellerinden geldiğince iyi mücadele eden Süper Lig takımlarımızının gruplarında aldıkları başarılı sonuçlardan gelen puanlarla, UEFA ülkeler sıralamasında ondördüncü sıraya kadar yükselmemizi sağladı.       

      Fenerbahçe gruptan çıkma konusunu garantilemiş gibi görünüyor. Başarısını sürdürebilirse daha çok puan kazandırcak gibi.

      Trabzonspor grup karşılaşmasında Fransız rakibi Monaco karşısında 4-0 gibi muhteşem bir sonuç alarak hem Fransız rakbine korku saldı, hem de gruptan çıkma konusunda çok avantajlı bir duruma geldi.

      Konferens Liginde mücadele eden Başakşehir rakibini farklı yenerek liderliğini sürdürdü. Bir diğer ekibimiz Sivasspor da deplasman galibiyeti ile yoluna devam ediyor.

      Süper Ligde şampiyonluk mücadelesi veren dört takımımız, şimdilik başarılı bir şekilde yollarına devam ediyorlar. Bu başarılı gidiş sürerse, gelecek yıl Avrupa kupalarına katılan takımlarımızın sayısına etkili olacak ve Sampiyonlar Ligi’ne katılan takmımızın Şampiyonlar Ligi’nin gruplarına doğrudan katılmasını sağlayabilecektir. Bu başarılı gidiş, alınan ülke puanına da olumlu şekilde yansıyacak ve onuncu sıraya kadar çıkabilmemizin yolunu açabilecektir. Bu arada bu durum ulusal takımımızın UEFA uluslar kupasında alacağı başarıyla da doğrudan endekslidir.

      Oldukça gençleştirilmiş, ulusal takıma seçilen oyuncu kadromuzun birçoğu Avrupa liglerinin üst sıralarındaki takımlarda oynayan Türk futbolculardan kurulu.. Yerimiz C, veya B ligi olmamalıydı ama, geriye bakıp hayıflanmak yerine, çok daha iyi bir teknik yönetim ve ulusal takıma oyuncu seçimlerini yansız ve çok daha dikkatle yaparak mücadele edebilmeliyiz. Sıralamadaki en üst seviyeleredeki yere ulaşabilmek için o eski günlerimize dönebilme hesaplarını ivedilikle yapmamızın zamanı geldi de geçiyor bile.