RAHATSIZ

Mehmet Arif DEMİR
Tüm Yazıları
Önceki gece, dünyanın en güzel manzaralı stadı, yeni adıyla BJK- Vodafone Park, bizim kuşak için İnönü Stadı, babalarımızın dilinde Mithat Paşa Stadyumu'nda Lefter Sezonu'nun üçüncü hafta maçı oynandı.

İlk yarısı sürpriz bir şekilde 3-1 Antalya üstünlüğü ile biten maçın 90 dakikasının sonunda üç puan 3-2’lik skorla Antalya’nın oldu.

Gazetemizin kıymetli yazarlarının kaleminden maçla ilgili yorumları dünkü nüshamızda okumuş olduğunuz için biz şöyle oldu-böyle bitti kısmına hiç girmeyeceğiz. Dikkatinize sunmak istediğimiz bir iki ufak notu paylaşıp kenara çekileceğiz.

Maç sonunda yayıncı kuruluşun imtiyaz hakkı olarak kullandığı bir alanı (mixed zone) var, hepimizin bildiği gibi. Bu alanda da sadece yayıncı kuruluşun muhabirleri tarafından flash interview (çabuk röportaj diyebiliriz) yapılıyor. Bu alanda yapılan röportajlarda; hemen maç sonu olduğu için “adrenalin tavan” olarak gelen futbolcu ve teknik adamlar çoğunlukla maçın sıcaklığı ve heyecanı ile (beyinlerine yeteri kadar oksijen gitmediğinden olsa gerek) defolu açıklamalar yapabiliyorlar. Bazen de ustaca maskeledikleri gerçek yüzlerinin/düşüncelerinin ne olduğu hakkında fikirler verebilecek falsoları fâş edebiliyorlar.

Şenol Hoca, maç sonu ayaküstü verdiği röportajda maçın hakemi Halis ÖZKAHYA’dan “rahatsız mısın?” diye bahsederken işte bu anlardan birisini yaşamaktaydı. Antalyalı oyuncuların skoru korumak adına oyunu soğutmaya yönelik ağır çekim hareketlerine tepki göstererek (maç sonuna eklenen yedi dakikaya rağmen) maçın hakemini aslanların önüne atıverdi. Kırk küsur maç sonra evinde mağlup olmanın üzüntüsü ile ve maç içinde yaşananları objektif olarak değerlendirmeden uzak bu açıklama Şenol Hoca gibi “öğretmen” bir spor adamına pek yakışmadı.

Beşiktaş-Antalya maçının hakemi Halis ÖZKAHYA bilinen tarzı ile ne şiş yansın ne kebap modeli bir maç yönetmeye çalıştı. Yardımcıları ile koordinasyonu iyiydi. VAR odası ile iletişim halinde olmasının verdiği avantajla kritik bir pozisyonda doğru karar verdi, Antalya’nın ilk golündeki off-side tartışmasını UEFA Board’a göre doğru yorumladı. Sezon başında MHK’ya gelen tebliğe göre isabetli bir karar üretmiş oldu. (yeni off-side yorumunda; bu türden amacına ulaşmayan defans müdahalelerinde -aynı kaleciye geri pas verirken- araya giren futbolcunun attığı golün nizami olması gibi değerlendirilmesi talimatı bulunuyor.) Ne var ki; VAR’ın karışmadığı iki pozisyonda çuvalladı. Pozisyonlardan birisinde; sakatlanan Antalyalı futbolcuya tedavi uygulayan resmi sağlık ekibine Gökhan GÖNÜL’ün gösterdiği abartılı, itme-kakma da içeren müdahaleye sessiz kalarak otoritesinin hiçe sayılmasına göz yumması, diğerinde ise; Beşiktaş Kalecisi Utku’nun 80. dakikalar civarında ceza sahası dışında kontrolsüz ve faullü bir hareketle rakibini durdurmasına kırmızı kart göstermemesiydi.

Maçın sonrasında yapılan ve akredite tüm muhabirlerin katıldığı “basın toplantısı”nda ise daha sakin bir Şenol GÜNEŞ vardı karşımızda. Gene hakeme yönelik tepkisini koydu açıklamalarıyla, yine kendi takımına sahip çıktı, Utku’yu kanatları altına aldı, olur böyle şeyler minvalinde konuştu. Bu sefer “rahatsız mısın kardeşim?” modunda değil daha sakin ve hazmetmiş bir tavır vardı beyanatlarında. Bir tek yeni off-side kuralından habersiz olduğunu itiraf ettiği kısım trajikti. Lig’i domine edecek iki-üç takımdan birisinin tecrübe ve kariyeri zirvede olan Hocasının yeni off-side kuralını bilmemesi üzüntü verici oldu (hem kendisi hem de bunu kendisine iyice izah edemeyen MHK açısından.)

Spor kamuoyuna verdiği bu ufak rahatsızlığın geçici olduğunu umuyor, Şenol Hoca başta olmak üzere tüm spor/futbol ailesine sağlıklı günler diliyoruz.