RAMAZAN, ORUÇ VE FUTBOL

Mehmet Arif DEMİR
Tüm Yazıları
Şimdilerde neredeyse ortasına geldik Ramazan'ın ve dünyanın birçok memleketinde oruçlu futbolcuların iftar edişleriyle ilgili onlarca haber akıyor bültenlerde.

Bir zamanlar Mübarek Ramazan Ayı geldiğinde klasik bir tartışma yaşanırdı, Musa Sow, Aykut Kocaman ve Fenerbahçe üçgeninde. Musa “ben oruç tutacağım” der, Aykut Hoca futbolcuların oruç tutmalarının takım performansına olumsuz etki edeceğini düşünerek orucu yasaklar, Fenerbahçe de ne yapsın iki arada bir derede kalırdı. Bir tarafta Hocası, diğer tarafta golcüsü. Bu muhabbet bir iki sezon devam etti sonrasında önce Musa gitti, sonra Aykut Hoca, işte bize de muhabbeti kaldı yâdigar.

Şimdilerde neredeyse ortasına geldik Ramazan’ın ve dünyanın birçok memleketinde oruçlu futbolcuların iftar edişleriyle ilgili onlarca haber akıyor bültenlerde. İngiltere başka, Fransa başka, Müslüman ülkeler başka-başka uygulamalar içinde geçiyor günler.

İngiltere gene bu konuda da geleneksel özgürlükçü yaklaşımla oruçlu futbolcudan yana tavır takınarak kişisel hak ve özgürlüklerin her şeyin üzerinde olduğunu gösteriyor tüm dünyaya. Akşam ezanı saatinde oruçlu futbolcular için kısa bir süreliğine maçı durdurup onlara iftar etme imkânı tanıyor Premier Lig’de. Federasyon, Lig Yönetimi ve Futbolcular Birliği ortak bir anlayışla bunu şu ana kadar çok güzel bir şekilde uyguladılar.

Fransa ise Macron’la içeride, dışarıda şamar oğlanına dönmüşken bir de oruçlu futbolcular için maçların durdurulmaması kararı alarak gayet de kendisine yakışan bir Anti-İslam eyleme imza atmış oldu. Federasyon yetkilileri geçen Cuma günü tüm ilgililere bir mail göndererek “oyuncuların oruçlarını açmaları için maçları durdurmanın yasak olduğunu” duyurdu. Liglerinde sömürgelerinden devşirdikleri onlarca-yüzlerce Müslüman futbolcu varken böyle bir kararı alıp uygulamaya koymak da güya laikliğin beşiği Fransa’ya “cuk oturdu” diyebiliriz.

Hollanda’da da İngiltere gibi özgürlükten yana karar alan, liglerinde bolca Müslüman futbolcu bulunan bir lig olarak kayıtlara geçti. Orada da iftar saatinde maç durdurulup oyunculara oruçlarını açma imkânı tanınıyor.

Bizde ise Federasyon maç başlangıç ve bitiş saatlerini iftara denk gelmeyecek şekilde ayarlayarak bu tartışmaları tamamen gündem dışına çıkararak gayet basiretli bir karara imza atmış oldu.

YÖK-TEZ’de, akademide bu konuda yapılmış birçok bilimsel tez var. Oruç tutmak isteyen futbolcuların performanslarının takımın toplam performansına etkisinden, bireysel düşüş yaşanması ihtimaline ve konunun toplumsal, sosyal ve inanç özgürlüğü boyutuyla işlendiği yüksek lisans ve doktora tezleri mebzul miktarda mevcut. Merak eden, isteyen bulup okuyabilir. Hatta Tunuslu akademisyenlerin kendi ülkelerinde yaptıkları oldukça geniş bir araştırmanın sonuçları da meraklısı için ilginç tespitler içeriyor ( Chaouachi ve arkadaşları. : Strength and Conditioning Resarch 23(9) 2702-2709, 2009.)

Ezcümle bu konu; hem bireysel özgürlükler ve inanç-ibadet özgürlüğü bağlamında hem de toplam performans, ekip uyumu, bireysel performanslar açısından bakış açısına göre çeşitli değerlendirmelere imkan tanıyor.

Musa Sow örneğinden hareket edersek; sahadaki gol ve asist katkısı devam ettiği müddetçe futbolcunun oruçlu olmasının takım için de Hoca için de problem olmaması düşünülebilir. Mevcut güç potansiyelinin daha hafif idmanlarla korunup maçtaki patlayıcı anlarda dizlerinin dermanının kesilmemesine yönelik bir tutum sonuca yönelik pragmatik bir çözüm olabilir.

Neyse herkes inandığı neyse onun gereklerini yaptığında daha mutlu olacağına göre Allah’la kulu arasına girmemek esas olmalı diyor ve Nisan Ayı’nın bereketli yağmurlarla geçmesini diliyoruz.