RESET

Mehmet Arif DEMİR
Tüm Yazıları
Yeni Koronavirüs/Kovid 19 olarak bilinen hastalıkla uğraştığımız şu günlerde; tüm dünyada olduğu gibi Ülkemizde de her türlü sportif aktiviteye ve organizasyona ara verilmesini fırsat bilerek, idari ve kanuni olarak ne yapılması gerekiyorsa gündeme getirip mevcut altyapıyı "reset"lemek gelecek nesillere yapılacak en büyük iyiliklerden olacaktır.

Bilgisayar kullanımı ile birlikte hayatımıza giren kavramlardan bir tanesi de “reset” oldu. Bu işten anlayanların dilinde resetlemek, reset atmak şekilleri de var. Bu kelime “re-set” olarak İngilizcede yeniden ayarlamak karşılığı olarak kullanılıyor, teknolojiyi biz üretmediğimiz için de aynen “icat eden”lerin dediği gibi kullanmaktayız mecburen.

Yeni Koronavirüs/Kovid 19 olarak bilinen hastalıkla uğraştığımız şu günlerde; tüm dünyada olduğu gibi Ülkemizde de her türlü sportif aktiviteye ve organizasyona ara verilmesini fırsat bilerek, idari ve kanuni olarak ne yapılması gerekiyorsa gündeme getirip mevcut altyapıyı “reset”lemek gelecek nesillere yapılacak en büyük iyiliklerden olacaktır.

Burada öncelikli olarak kast ettiğimiz düzenleme uzun zamandır Meclis gündeminde beklemekte olan Spor Kulüpleri Yasası’dır. Müteselsil sorumluluk, denk bütçe, transfer düzenlemeleri gibi konuları çözmeden Türk Futbolu’nu geliştirmek ve dünya standartlarında rekabetçi, değer üreten ve marka bir yarışma düzlemi (Lig) oluşturmak mümkün değildir. Dernekler Kanunu’nun verdiği rahatlık ve sorumsuzlukla özellikle futbol kulüplerimizin geldiği durum iflastır. Hele şimdi bu kriz durumunda bunun etkileri çok daha derinden hissedilecektir.

İlk olarak eski Amerikan Başkanlarından John F. Kennedy tarafından kullanıldıktan sonra yaygınlaşan ve özellikle pazarlama gurularının kullanmaktan hoşlandığı bir meşhur-u galat var bildiğiniz gibi; Çin alfabesinde kriz ve fırsat kelimelerinin aynı karakterle ifade edildiği şeklinde. Yani Çinliler demek istiyor ki; bir yerde kriz veya tehlike varsa orada yeni yeni imkânlar da vardır.

Hareket noktamızı bu fikir ekseninde yeniden inşa edecek olursak; Kovid-19 krizi ile durdurduğumuz tüm bireysel ve kulüp organizasyonlarımızı şöyle bir resetleyip, yapmayı ertelediğimiz veya süregelen şartlar sebebiyle yapamadığımız ne varsa şu anda yapabiliriz. Bundan âlâ fırsat mı olur?

Bu sezon artık bitti. Sizlere ömür. Belki önümüzdeki sezon bile –bu gidişle- oynanmayacak. Sağlık her şeyden önemli, hem bireysel olarak bizlerin sağlıklı olması hem de toplumumuzun bundan en az şekilde etkilenmesi temel amaç olduğuna göre bu da gayet anlaşılabilir bir karar olacaktır.

En erken 2021-2022 sezonunda tekrar Liglerin oynanması düşünülmektedir. Bu sezonun geri kalanının oynatılıp bir şampiyon belirlenmesine yönelik düşünceler dünya gerçeklerini bilmemek demektir. Bırakın Nisan’ı, Haziran’ı biz seneye Ağustos’ta sezonu açabilirsek ne mutlu hepimize futbolseverler olarak. Yaşadığımız bunalımın büyüklüğünü ilerleyen günlerde daha iyi idrak edebileceğiz nasılsa.

Bu sezonun şampiyonu kim olacak? sorusu yaşanan sıkıntılar ölçeğinde oldukça önemsiz bir sorudur ve cevabı siyasi otorite tarafından –bir şekilde- verilecektir. Esas önemli olan 2021-2022 sezonu başlarken Türk Futbolu’nun baştan aşağı yenilenmiş bir hukuki ve idari alt yapı ile “Bismillah” demesidir. Güncel borçların konsolide edilmesi ve yapılandırılmasından, yeni borçlanma düzenlemelerine, yöneticilerin dönemlerinde denk bütçe kuralına uymaları mecburiyetinden, transfer bütçelerinin gelirlerle sınırlanmasına kadar çözüm bekleyen onlarca konu var. Bunun yanında alt yapı ve öz kaynaklardan yetiştirilecek oyuncuların önlerini açan ve bu sistemi Türk Futbolu’nun temeli olarak düzenleyen bir anlayışla, sporun/futbolun okullarımıza yeniden hak ettiği şekilde sokulması da gündemde olmalıdır.

Gördüğünüz gibi çok geniş kapsamlı düzenlemeler bizi bekliyor ve hayatımıza Kovid-19 gerçeği ile devam etme mecburiyetimiz var daha uzun bir süre. Bunun için bir taraftan hastalıkla mücadele edip evde kalırken diğer taraftan da bu düzenlemeleri yapabilmeliyiz. Türk Devlet refleksimiz bu dirayeti gösterecektir.

Yazdıklarımızın 1 Nisan Şakası olarak anlaşılmamasını umut ederek, hepimize sağlıklı ve güzel günler diliyoruz. Hayat eve sığar. Evde hayat var. Haydi bastır Türkiye.