SABIR SABIR!

Fehmi KETENCİ 22 Şub 2021

Fehmi KETENCİ
Tüm Yazıları
Geçen hafta bu konu ile ilgili yazdıklarımdan bir paragafı buraya aktarmak istiyorum.

      Uzunca bir süredir biz 65 yaş üstüler, var olan kısıtlamaların ne durumda olduğu ve nereye kadar süreceği ile ilgili hiçbir bilgimiz yok. 1 Mart itibari ile kısıtlamalarda düzenlemelerden söz ediliyor ama bu düzenlemelerin ne kadarı, her şeyden kısıtlanan 65 yaş üstülere uygulanacak belirsizliği tüm gizemi ile sürüyor.

      Bizler için uygulanan kısıtlamalar konusuyla ilgili, geçen hafta yazdıklarım “şimdilik kaydıyla” hala geçerliliğini koruyor.

      Geçen hafta bu konu ile ilgili yazdıklarımdan bir paragafı buraya aktarmak istiyorum. Bunu genelde yapıyorum ama, yeni bir şey yazmak istesem de yazacaklarım onlardan pek farklı olmayacaktır.

      Şunu yazmıştım;

      Biz 65 yaş üstüler için artık şablon haline dönüşen kısıtlamarda uygulananlar;

      “Belirlenen saatler arasında dışarı çık, fazla uzaklaşmadan ortalıkta dolaş ve asla uzağa gitme sakın. Aslında istesek de uzağa gidemeyiz. Korkudan minibüslere binemiyoruz. Toplu taşımaya binmemiz yasak. Zaten binemeyiz de. Çünkü elimizdeki 65 yaş ücretsiz kartlarımız kullanıma kapalı. Benim basın kartım var ama onu da kullanamıyorum. Basın çalışanları kısıtlamalarda izinli. Ancak; seyahat kartlarımız kapalı olduğu için toplu taşımaya da binemiyoruz. Binebilsek bile, kimse basın mensubu olmamız nedeniyle izinli olduğunuzu bilemez. Sadece, 65 yaşa toplu taşıma yasağı uygulandığını bilyorlar. Tepki verebilirler, bu durumda bindiğiniz toplu taşıma aracında tartışma ve olay çıkacaktır.  

       Kısacası minibüse binemeyen, toplu taşımaya binmesi yasak olan biz 65 yaş üstüler, haftanın belirli saatlerinde sokağa çıkabiliyoruz ama, dolaşmak için çıktığımız o sokaklar bizler için çıkmaz sokak gibi..

      Artık, kısıtlama bildirilerinde biz 65 yaş üstülerden hiç söz edilmiyor bile.

      Yok gibiyiz, unutulduk mu ne!”

      Evet, geçen hafta yazdığım gibi ülke nüfüs kayıtlarında resmen varız ama maalesef ki, bu pandemi döneminde bu ülkede yaşamıyor gibiyiz. Söylediğim gibi unutulduk galiba..

      Sağlık Bakanımız tarafından yapılan son açıklamalara göre; Mart itibarı ile düşünülen kısıtlama gevşetmeleri son günlerde konuşuluyor ama, yeni düzenlemelerde, özellikle 65 yaş üstündekileri biraz olsun rahatlatacak bir değişiklik, gelişme yok.

      Bu konudaki belirsizlikler, biz 65 yaş üstülerin ne kadar düşündüklerinin en üzüntü verici göstergesidir. Anlaşılan o ki; pandemi ile ilgili kısıtlamalarda tavsiye vericiler konumunda olan Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu’nda uzmanlar bile yaşananların pek de farkında değiller. Moraller bozuk, yaşadıkları kronik sağlık sorunlarını anlayabilmek ihitiyacında olmalarına rağmen, korkudan rutin kontrolleri için hastanelere gidemeyen      65 yaş üstülerin ivedi beklentileri; Kovid-19 korkusunun çok daha ilerisine varan, giderek çözümsüzlüğe yol alan dertlerine çözüm beklemeleridir.

      Tüm bunlar için en gerekli ihtiyaçları ise; temiz hava, gün ışığı ve iyice tembelleşen vücutlarının ihtiyacı olan hareketliliğe kavuşabilmesidir.

      Bu durumda olanların en gerekli ihtiyaçları artık eksikliklerini hissettikleri normal yaşam şartlarıdır.

      Kısıtlamalarda iyileştirme düşündükleri mart döneminin çözüm bekleyen ilk sorunu budur.

BİR TUTAM TEBESSÜM   

BİZ BURADA DELİLİKTEN YATIYOZ!

   Adamın biri arabasıyla tımarhanenin önünden geçerken lastiği patlar.

   Arabasından istepneyi çıkarıp, lastiği değiştirmek için dört bijonu söker, tam istepneyi takacakken ayağı bijonlara çarpar ve dört bijon yağmur mazgalına düşer.

   Bijonları çıkarmak için uğraşır ama mazgal açılacak gibi değil. Bijonlar görünmüyor bile. Çaresizlik içinde kaldırıma oturup istepneyi nasıl takacağı konusunda kara kara düşünmeye başlar.

   Yakındaki tımarhana penceresinden adamı başından beri izleyen deli camdan kafasını uzatır;

   - “Ne düşünüyorsun lan salak!… Diğer lastiklerden birer bijon çıkar, hepsi üç bijonlu olsun, seni lastikçiye kadar götürür”.

   Adam hemen delinin dediklerini yapar. Deliye;

   - “Sağolasın birader! Merak ettim, senin ne işin var tımarhanede?

   - “Kardeşim, biz burada delilikten yatıyoz, salaklıktan değil!