​SADAKAT İÇTEN BAĞLILIKTIR

Cemalnur SARGUT 03 Ağu 2017

Cemalnur SARGUT
Tüm Yazıları
İslam inancında, sadakatin bir anlamı da iman esaslarına ve iman hakikatlerine tam olarak bağlılık demektir. İman esaslarına ve hakikatlerine inanmak, aynı zamanda ona olan sadakati de amellerimizle göstermek olur.

İslam inancında, sadakatin bir anlamı da iman esaslarına ve iman hakikatlerine tam olarak bağlılık demektir. İman esaslarına ve hakikatlerine inanmak, aynı zamanda ona olan sadakati de amellerimizle göstermek olur. Fıkıh alimlerinin “Amel imandan bir cüzdür” demesi aynı zamanda  amelimizle imanımızı doğrulamak anlamına da gelir. Onun için Sadakat en başta Peygamber Efendimizin bize tebliğ ve irşad ettiği, İslam’ın getirdiklerini hakkıyla yerine getirmek, kulluk şuurumuzu sadakatle pekiştirmek demektir. Peygamberlerin sıfatlarından biri de sadakattir.  Sadakat bilindiği gibi Arapça bir kelime olup “sadaka” kökünden türetilmiştir. Aynı inancı, aynı şeriatı, aynı ibadet ve dini esasları paylaştığımız için, bir kültür olarak, sadakat kelimesi bütün İslam dünyasında kullanılmaktadır. Sadakat demek; önce inanacağız, sonra da inandıklarımızla amel edeceğiz demektir. İman ve amel kelime olarak  aynı zamanda sadakate bir işarettir. Peygamberimizin en yakın dostu, arkadaşı ilk müslümanlardan olan Hazreti Ebu Bekir cömert olduğu kadar da sıddıktır. O malıyla, mülküyle, bütün varlığıyla hep Peygamberimizin yanında olmuştur. O İslam’ın ve Peygamberimizin hadimiydi. Yine bilmemiz gereken sadakat kelimesinin yanında, sadık, sıdk, sıddık, sadaka, tasdik, musaddik gibi kelimeler birbiriyle akraba kelimelerdir. Önemli olan bütün bu kelimelerin  özünü teşkil eden sadakati anlamak ve müdrik olarak yaşamaktır.

Aslolan bir mümin ve müslüman için sadâkat, Peygamberin ahlâkı ile ahlâklanmak ve onun rengine boyanmak demektir. Sâdık olmak, sevdiğinin hakikatini giyinmek demektir. Yani Peygamberi her şeyden çok sevmek demek demektir. Onun yaşadığı gibi yaşamak, onun ahlâkını hal haline geçirmek ile ahlâklanmak, onun insanlara örnek olmak demektir. Sadık olabilmek için de, onun Allah’ından emin olduğuna şahitlik etmesi lazım gelir ki; o şahâdet insanın, kendini de emin makamına yükseltmiş olur. Sâdık insan da emin insandır, o bakımdan çok önemlidir. Hazreti Ebu Bekir’in sadâkatındaki şahâdet, Peygamberin her hâlinin hakikatine iman etmesidir. O, sorgusuz sualsiz sevdiğine iman etmiş ve harfiyen Peygambere itaat etmiştir. Normal arkadaşlıklarda bile sadâkat, arkadaşının  yaptığı hatadan dolayı  kendi yapmış gibi yüzünün kızarmasını gerektirir ve ancak gerçek dostluk, böyle gösterir kendini... 

Sadâkat aynı zamanda, Kenan-er Rifai’nin annesi Hatice Cenan hanımefendinin söylediği gibi: “İnsanlarla o kadar bir ve beraber ol, o kadar onlara sâdık ol ki; ölümleriyle ölecek, doğumlarıyla çoğalacak kadar kalbinde onu hisset” demesi gibidir.  O sâdık olduğu insanla beraber yaşar, onun acısını paylaşır, onun sevincini paylaşır, aynen kendi yaşamış gibi o mutluluğu yaşar. O daima dosttur ve güzel gününde de, zor gününde de  onunla bir ve beraberdir. Şahâdet demek; dil ile ikrar edilenin kalp ile tasdik edilmesidir. Dil söyler, kalp doğrular. Sadece dilin söylemesi yetmez, kalbin doğrulaması gerekir ki, bütün varlığımızla  İslam dairesine girebilelim. İslam’ın emrettiklerini bir şuur halinde yerine getirebilelim.  Allah’a, Kuran’a, İslama ve Peygambere sadakat ancak böyle olur. Zaten  Kalp bir bilgiyi gördüğü zaman, ona şahitlik etmiş olur.  Bu gözle görmek gibi değildir. Belki gözle görmez, ama çok emindir. Kalp emin olduğu zaman, oradan geri dönüş olmaz. Aklın bilgisinden geri dönülür ama, kalbin bilgisinden geri dönülmez. İşte o zaman da o bilgiye ve o hakikate   şahitlik etmiş olursun.

Bir bakıma sadakat doğruluk, dürüstlük, ihlas, samimiyet, dostluk ve kalp doğruluğudur. Sadakat Hakikate içten gelen bir bağlılıktır. Allah’a verilen sözün yerine getirilmesi ve sözünde durmaktır. Sadakat iman hakikatlerinin ahlaki  davranışlarımıza yansımasıdır. Sadakat her tür işimizde adaletli olmak hakkı hukuku korumaktır. Sadakat  yalandan uzak durmak, Allah’ın razı olduğu salih bir kul olarak şuur sahibi olmaktır.